Original Title

Al-massir

Year

1997

Duration

136 minute

Director

General Information

Ortaçağ’da İspanya’nın Córdoba bölgesi Arapların egemenliği altındadır. Burada çok kültürlü bir toplum ortaya çıkmıştır. Averroes olarak da bilinen özgürlükçü filozof İbn-i Rüşd, köktenci bir tarikatın fanatik fikirleriyle yüzleşmek zorundadır.

Screenwriter

Last 3 Reviews

Mevlüdiye Ögeday

03.01.2025 17:32

"Nerede olursak olalım, ilim anavatanımızdır, cehalet ise yabancı bir yer" repliğinin geçtiği Film de -Allah'ın kelimelerini yaymak istiyorum diyen Halife Mansur'un küçük oğluna İbn-i Rüşd şöyle cevap verir: -Ben kiminkini yayıyorum, şeytanınkini mi? Sen? Allah'ın kelimelerini mi yayıyorsun? Çok iddialı. Bu kadar boş olursan, başkalarının sana söylediklerini tekrarlarsın. Bir kaç şiir ve ayet öğrenmekle, şair ve alim mi olduğunu sanıyorsun? Tıp, astronomi, matematik, kimya hakkında ne biliyorsun? Ya felsefe? Aşk, doğruluk, adalet hakkında yeterince şey biliyor musun da Allah'ın kelimelerini yayabileceğini iddia ediyorsun? Cevap ver.Sence hala neden yazıyorum...Neden kitaplarımı yakmalarını bekliyorum ki... İbn Rüşd'ün İslam felsefesinde ve genel felsefe tarihinde ki yeri kuşkusuz oldukça mühimdir. Filmde felsefe tarihinin dönüm noktalarından biri, mihenk taşı olan ibn rüşd ün hayatını daha ciddiyetle ele almasını ve senaryonun ibn rüşdü daha fazla görebileceğimiz şekilde onu daha çok merkeze alarak ilerlemesini beklerdim. Filmi izlerken karakterler bir anda şarkı söylemeye başlıyor, böyle bir filozofun hayatının anlatıldığı filmde müzikale yer verilmesi bana anlamsız geldi( mesela filmde anlatılan farabi olsaydı kesinlikle yadırgamazdım hatta müzikal çok hoş olurdu, çünkü farabi müzik ile ilgili önemli çalışmalar yapmış, bu alanda ilklere imza atmış bir filozoftur) bu filmde müzikal kısımlar yerine filozofa dair daha çok detaya yer verilebilirdi, bunun yerine yan karakterlere çok yer verilmiş, bazı sahneler ise ani gelişiyor ve kopuk. Fakat yine de çekildiği döneme göre değerlendirecek olursak tüm bunlara rağmen sinema tarihinde ibn rüşd ile ilgili seyredebileceğimiz, en azından dönem ve filozof ile ilgili az da olsa fikir sahibi olunabilecek bir yapım olduğunu söyleyebilirim.

Uluöz Alkim

03.01.2025 02:53

Ayetleri katı bir şekilde kullanan Abdullah'ı İbn Rüşd, aklî metotlarla ikna eder. Akıl ve nakil arasındaki ilişkiyi çok güzel bir şekilde izah eder. Bunu şu sözlerle anlatır: "Hikmet fakihleri "fıkhî kıyas" diye isimlendirilen tefekkür ve istinbata yöneltir. Şeriat filozofları "aklî kıyas" diye isimlendirilen tefekkür ve istinbata yöneltir. Şeriatın araştırma konusu akıldır, hikmetinki ise fıkıhtır. Şunu kesin olarak diyebiliriz ki: Burhana götüren ve şeriatın zahiriyle çelişen her şey tevile açıktır.Hiç bir mümin bu konuda şüphe etmez, kuşkuya kapılmaz. Hikmet Şeriat'ın eşi, rızanın kardeşidir. İkisi arasındaki düşmanlık; buğz, kin ve art niyetten ileri gelir," der. İbn Rüşd, Abdullah'ın karşıtı olan bazı gençlerin de dini cahillik sandıklarını, yetişkinlerin de cahilliği din sandıklarını ve nerde olursak olalım ilmin ana vatanımız olduğunu, cehaletin ise yabancı bir yer olduğunu belirtir. Yüce olmak isteyenin, başkaları için bir şeyler yaparak bunu deneyebileceklerini söyler. İbn Rüşd zaman zaman da halifeyle ters düşer, kendi üzerinde kurulmaya çalışılan baskıyı kırmak için mücadele eder. "Ey Halife Mansur, bu gün halkın çocuklarının başına musibet geldi, yarın senin çocuklarının başına gelir, unutma ki halkın de senin çocuklarındır, halife kanunların üstünde değildir, senin yaptıklarının da hesabı sorulur," diyerek, çocukların idamıyla İslam'dan neşet etmiş kültürlerinin tehlike altına girmiş olduğunu belirtir. İbn Rüşd kendi hükmü olan 5 yıl hapis cezası uygulanmayıp da çocuklar idam edilince istifa etmek ister, arkadaşları: Halife Mansur sana kütüphane kurdu, Aristo'yu şerh ettirdi, istifa edemezsin derler. İbn Rüşd karar vermekte zorlanır, en sonunda istifadan vazgeçer. İbn Rüşd'ün en büyük düşmanı devletin dini işlerden sorumlu başkanı Raid'dir. Raid dini hem kendi ikbali için hem de devletin Hristiyan düşmanlarının lehine olacak şekilde kullanan bir kişidir. İbn Rüşd'ü ve eserlerini yok etmek için elinden geleni yapar. Önce İbn Rüşd'ün evini ve kütüphanesini yakar ama öğrencilerinin ana nüshaları saklamasıyla eserler tekrar kazandırılır. Bu defa da şehir meydanında bütün kitaplarının yakılması için halifeyi ikna eder ve yakılır. Fakat halifenin büyük oğlu birer nüshasını Mısır'a götürüp Razi'ye teslim eder. Bu şekliyle eserlerin günümüze kadar gelmesi sağlanmış olur. The Destiny (Kader) filmi, 1997 yılında Cannes Film Festivalinde ilk kez yarışma dışı kategorisinde gösterime girmiştir. Filmde, İbn-i Rüşd'ün bilgiye, bilime ve kitaplara olan tutkusunu ortaya koyan en anlamlı sözü ise şu cümleyle son bulur: “Fikirlerin kanatları vardır. Kimse fikirlerin insanlara ulaşmasına engel olamaz”

Similar Movies or TV Shows