Altmış sene öncede iyi filmler yapılabiliyormuş dedirtiyor.Bunun birde renklendirilmişi var çok dandik hiç çekilmiyor.

döneminin kaliteli filmi şuan da efsane olarak anılır hep.

Şimdi buna klasik bir aşk filmi denir ama yorum yaparken veya filmi şöyle bir düşünürken yapıldığı yılı da düşünmek gerekli. O dönemlere göre gayet şık bir film olmuş. İnsanın içine işleyecek türden bir 'aşk' filmi olmuş. Humphrey'in rolü karizmasına tam tamına uymuş  veya cuk diye oturmuşda denilebilir ( cümle ne kadar da devrik oldu yea ) . Birde filme odaklanamaz insan ya, ona sinir oldum. ' Anaa, eskiden böyleymiş' falan diyorsun dkda bir. Ama neyse, niye uzatıyosam ...

2.Dünya Savaşı esnasında geçen bu hikayede,hem siyasi olarak hem de sosyal olarak karışık kentte basit bir hikaye eşsiz bir başyapıta imza atmışlar,filmin etkisi tüm dünyayı etkisi altına aldı,saysız kez tiyatroları oynandı farklı ülkelerde farklı kültürlerde farklı oyuncular ile. Birçok otorite tarafından şu ana kadar çekilen en iyi senaryoya sahip film olarak kabul edilmiştir.Çoğu yerde de dünyanın en iyi filmleri arasında gösterilmiştir.Benim de en sevdiğim 5 filmden biridir CASABLANCA Sinema klasiklerini beğenen herkesin izlemesi gereken bir başyapıt CASABLANCA !!!

Bu filmi yorumlamadan önce gereksiz tekrarlardan kaçınmak için film hakkındaki sitede yazılmış olan tüm detaylı yorumları okudum ve filmin o dönem itibariyle üstlendiği sosyo politik vizyona hemen hiç ya da yeterince atıfla bulunulmadığını görünce arkadaşlarımızın daha sağlıklı bilgilenmelerine katkım olabileceği kanaatiyle yazayım istedim. Şahsi kanaatim “ bir başyapıt ” sıfatıyla tanımlanmaktan çok daha öte iltifatları hak eden bu film hakkındaki görüşlerimi haddimi aşmadan ve tüm diğer yorumcuların görüşlerine saygılı olarak ifade etmeye çalışacağım. Bazı yorumcuların da değindiği üzere film 2. Dünya savaşı süresince çekilmiştir ve gösterime girdiğinde savaş halen devam etmektedir. Film savaşan taraflara alenen çok açık mesajlar taşımaktadır ve kurgu bilinerek yapılmıştır. Bilindiği üzere I. Dünya savaşı sonrası A.B.D. dışa kapalı bir uluslararası politika izlemiştir ve son ana kadar 2. Dünya savaşına da müdahil olmamıştır. HAVAALANINDAKİ SON SAHNEDE RICK’İN “ LOUIS, BU GÜZEL BİR ARKADAŞLIĞIN BAŞLANGICI OLABİLİR ” REPLİĞİ A.B.D.’DEN ALMANYA VE MÜTTEFİKLERİNE KARŞI AVRUPA’NIN YANINDA YER ALMASINI AÇIKÇA TALEP ETME ADINA SÖYLENMİŞTİR. Filmdeki tüm karakterler tamamen tarafsız bir bakış açısıyla işlenmiş, savaşa prim yaptırabilecek hiçbir yaklaşıma girilmemiştir. Almanya’nın durdurulabilmesi adına A.B.D.’nin savaşın içine çekilmeye çalışılması da şüphesiz sonuç itibariyle sağlanabilecek bir dünya barışını gerçekleştirebilme amacına yöneliktir. Bu aşk hikâyesi de neredeyse tüm ülke casuslarının cirit attığı tarafsız Casablanca şehrinde geçmektedir. Böylesine ağır bir yükün altında yolunu bulmaya çalışan aşk ilişkilerine rehberlik edecek karar verme süreçleri, duygusallıklar, ulusalcı düşünceler, fiziki beklentiler gibi beşeri parametreler maalesef sağlıklı hareket edememektedir. Tüm bunlara karşın ortaya muhteşem bir senaryo konulmuştur. Akademi’nin bu filmi tüm zamanların en iyi aşk filmi olarak seçmesinde tüm bu kriterlerin hassasiyetle dikkate alınması gerekir. Bugünkü dünya siyasi coğrafyasının şekillenmesinde diğer pek çok belirleyicinin yanı sıra bu ve benzeri sosyal yapıcı mesajlar içeren filmlerin de katlısı büyük olmuştur. Sam’in “ As Time Goes By ”  şarkısı ve o dönemki caz akımı başta olmak üzere, Bogart, Bergman ve tüm diğer aktörlerin sanatsal başarılarını burada satırlaştırmak benim harcım olmadığı gibi bilgi donanımım da buna müsait değil. Bunu yazarak hiçbir arkadaşıma inceden bir gönderme yapmıyorum, serzenişte de bulunmuyorum, bu benim şahsi olarak o dönemlerin sanat eserlerine bakış açım ve şahsi tasarrufum. Saygılarımla.

sırf filmi akıcı dedikleri için izledim ama ben bi akıcılık göremedim ben beğenmedim ve haketmeyen bir filmede ortalama bir puan vermem aa bunların hepsi beğenmiş bir ben beğenmemişim acaba ben filmden anlamıyormuyum dur bende beğenmiş gibi yapim ben bu işlere gelemem gidin 12 kızgın adamı izleyin film nasıl yapılıyo görün bu filmden gram keyif alamadım 6.0/10

sadece dönemin iyi filmi diye düşünüorum..günümüzde izlenildiğinde hiç bi duygu uyndırmayan gayet de vasat bi film diyebiliriz...o aşkı bile hissedemedim

konusu çok etkileyici. filmin sonuna hayran kaldığımı söyleyebilirim.

Çekildiği dönem (1942) göz önüne alındığında ne kadar başarılı bir yapım olduğu daha iyi anlaşılır. filmin gittikçe yükselen bir temposu var. özellikle finalini çok beğendim. sert ve duygusuz görüntüsünün altında, iyi yürekli ve yıllarca aşk acısı çekmiş bir adam olan Rick (Humphrey Bogart), yeri geldiğinde sevdiği kadın için nasıl büyük bir fedakarlık yapabileceğini gösteriyor. aşk sevdiği için fedakarlık yapabilmektir.

İzlediğim en eski film özelliğine sahip..Çoğu kişi için hayatlarının en önemli filmlerinden birisidir..Benim için o kadar olmasada yinede izlediğim en iyi filmlerden birisidir..Tabiki Humphrey Bogart\'ın inanımaz oyunculuğu bu filmi bu kadar meşhur yapan önemli etkenlerden..Yinede herkesin hayatında bir kez izlemesi lazım..

Bu filmle ilgili çok övgülü şeyler okudum, oyuncular çok iyi buna da diyecek bir şeyim yok(katılıyorum) ama her nedense ben bu filmi beğenmedim. Elimde değil sevemedim. Siz bu filmi beğenmeyenlere şaşıyorsunuz ben ise beğenenlere...

cidden oldukca etkıleyıcı bir şaheser bir başyapıt dile kolay 80 yıl önce cekilmis

AŞKIN BÜYÜSÜ: Casablanca !   İşte sinema tarihinin en iyi yapıtlarından biri:Casablanca.Kendisi benim sevdiğim en iyi romantik-dram filmidir gözümde.Film II. Dünya Savaşı sıralarında geçiyor ve film sizi ilk dakikasından itibaren etkisi altına almayı başarıyor diyebilirim.Ve başrol oyuncusu Humphrey Bogart Rick Blaine rolünde inanılmaz,akıllardan uzun süre silinmeyecek bir performans sergiliyor.   Film ilk dakikadan itibaren ben dünyada yapılmış en iyi filmlerden birisiyim diye haykırıyor.Günümüzün o berbat Twilight serisine karşı bu filmi öneririm.Twilightta akıcılık yok ama bu filmde filmin süresi kısa olmasına rağmen sizi etkisi altında bırakıyor.Kristen Stewart ise çok becereksiz.Şaşıramıyor,gülemiyor yani hep aynı ifadede kalıyor.Ama filmin başrol kadın oyuncusu Ingrid Bergman öyle değil.Kadın her türlü ifadenin üstesünden gelebiliyor.   Sonuç olarak bu filmle Twilight (serisi) ni karşılaştırmanızı.Öneririm dikkat ettiyseniz seri diye yazdım çünkü bu film bana göre twilight filmlerinin hepsine 1000 basar niteliktedir.Günümüz Twilight filmini övenlere boru değil bina gibi film olan Casablanca filmini öneririm.   10

Aşkını yaşamayıp, bir devrimcinin davasına saygı duyarak onun aşkına karşılık verir gibi yapan ingrid bergman- sevdiği adamı da davaya dahil eder. Filmin ünü buradan geliyor olsa gerek.

1942 yılında bu kadar iyi bir film çekilmesi, sinema tarihnie geçmiş olması vs... Bence hepsi boş. Bu film tüm iyi oyuncuları bir yana Bogart'ın o muhteşem tavrı için ble izlenir. Ço güçlü bir karakter oyuncusunun belki de en iyi rolüdür bu. Film ilk olarak Ronald Reagan'a önerilmiş (evet o başkan olan). Ama senaryoyu vasat bulmuş ya da filme umut bağlamamış her ne ise kabul etmemiş. Sonra film 30'a yakın filmde yan rol oynayan ve 1 yıl önce başrole oyuncu bulunamadığından pahalı bir yapımda ilk kez başrol oynamış (High Sierra) ve rolünün hakkını da fazlası ile vermiş bir oyuncuya götürülmüş. Filme karizmasını koyarak Rick karakterini canlandıran Bogart bu filmin efsaneleşmesinde çok önemli. İyi ki de Reagan oynamamış dedirtiyor. Yoksa çok sıradan bir film de olabilirdi. 10/10.

genelikle eski yapıt filmler benim dikkatimi cekmiştir::) bu filmde onlardan biri:) cok basarılı  bir basyapıt

bu ne güzel bir filmdi. yıllarca adını duyduk. hikayesini dinledik ancak seyretme şerefine yakın bir zaman da nail oldum. o zamanın koşullarına göre çekilse bile günümüzde çekilen bir çok filmden kaliteliyd. konusunu söylemeye bile gerek yok. eğer hala seyretmediyseniz muhakkak seyredin derim.

filmde  aşk için ne kadar fedakarlık yapılabilir onu görüyoruz  bu kadar eski film için kaliteli yapım ama 8.8 değer mi şüpheli... filmden çok oyunculukla etkiledi beni captan reno  piyanist sam ve cool tarzıyla karizma rich.. ama hasta olduğum oyuncu müthiş güzelliğiyle ingrid berdman o ne doğal güzelliktir ya..

belki bana kızanlar olur ama beni pek etkileyemedi bu film tabi o zamanın şartlarına göre güzel.

'' Dünya harabeye dönerken biz aşık olmaya çalışıyoruz ''

Böyle baş yapıtları bir daha, bir daha seyretmek istiyorum ve diyorum ki, Play it once, Sam... Play it once, Sam...

başarılı bir yapıt, oldukça eski olması göz dolduruyor...

Muhteşem bir filmdir Casablanca. Konusu aşk ve dram üzerine kurulu olan bu filmi günümüze uyarlayarak ele alırsak biraz basit olarak değerlendirilebilir ancak bu filmin çekildiği dönemle birlikte değerlemeye almam gerektiği için her bakımdan muhteşem bir film olarak görüyorum. Zaten konusu aşk olan bir filmi de bu kadar sade anlatan daha iyi bir film görmedim şimdiye kadar.

**Sam\'in şarkıları eşliğinde hafızalara kazınan klasik** orjinal senaryo biraz değiştirilerek yeşilçamda kullanılmıştır ama elbette ki orjinalinin tadını vermez, veremez.

Sonunda sinema tarihinin efsane filmlerinden olan bu filmi izledim.Beğenirsiniz yada beğenmezsiniz ama eğer bir sinemasever olduğunuzu iddia ediyorsanız izlemediğinizi söylerken sıkılmanız gereken filmlerden biri. Humphrey Bogart'ın an itibari ile bugüne kadar bu gözlerin gördüğü en karizmatik adamlardan birini oynadığı filmden sevdiğim bir kaç replik: -Seni Casablanca'ya getiren nedir? -Sağlığım, buraya deniz için geldim. -Deniz mi?Ama burası çöl. -Bana yanlış bilgi verildi. -Almanlar birazdan buraya gelip seni ararlar.Başına ödül kondu. -Evimde bir not bıraktım,beni nerede bulacaklarını biliyorlar.

Rick, Ilsa, Sam, Victor ne büyük karakterlere sahipler. Merkezlerinde hep insan var, olgunluk var. Amerikan sinemasının bir daha bulamamak üzere kaybettiği değerler bunlar. O yüzden onca yıla rağmen hep aklımızdadır Casablanca.

film asla en iyi aşk filmi değil ! dönemine göre genel olarak iyi, diyaloglar ve sürprizleri iyiydi, 2. dünya savaşı esnasında çekilmiş olması da önemli bi artı..ve şuan tüm oyuncuların ölmüş olması da tuhaf hissettiriyor insana izlerken.abartıldığı kadar olmasa da izlenebilir film kültürü edinmek için 10/5

dönemine göre değil şu anda bile izlenecek değerli bir film olmuş. çok iyiydi.

Filmi dönemine göre değerlendiriyorum ve burada filmi oyluyoruz ya, nereden puan kıracağız komik doğrusu. Bu filmi oylamamız bile komik bence. Film rahmetli dedemle yaşıt. Başrol oyuncuları seneler önce vefat etmişler. Düşünsenize bi 1943 ne demek? 2. Dünya Savaşı devam ediyor o yıllardı ve pekala bu filmde oynayan oyuncular 2017 yılını, dünyanın bu halini hayal edebililer miydi? Onların bu filmini halen izleyen beğenen övgüler dizen izleyicelerin olacağını tahmin edebilirler miydi? İşte Sinema, işte sanat, işte kalıcılık. Diyaloglar çok etkileyiciydi. Hikaye çok etkileyiciydi, film bittiğinde nasıl bir film olduğunu daha iyi anladım. Bu filmi düşük oylayacak, puan kıracak sinema bilgisine, tecrübesine, kültürüne sahip olduğumuza inanmıyorum. Bu Yüzden Puanım: TAM.

Gerçekten mütiş bir filmdi.Bogart ve Bergman resmen oyunculuk dersi vermiş onları izlemek çok büyük bir keyifti.filmi izleyebilen şanslıara arasına girebildim sonunda.pek söze gerek olmayan artık efsane olmuş ve yıllar boyu hafızalarda yaşayacak olan bir film!

ismini çok duyduğum ama bir türlü fırsat bulup da izleyemediğim filmdi gerçekten övdükleri kadar varmış filmin kurgusu zamanına göre çekim kalitesi gerçekten çok başarılı şimdiki yapımcıların ellerinde ne makineler ne teknolojiler var ama ortaya çıkarttıkları yapım bir hiç olabiliyor...filmim güzel olduğu yetmiyormuş gibi arada öyle güzel replikler var ki zaten benim favorilerim de herkesle aynı galiba çünkü diğer yorumlarda hep yazılmış :) filmin sonunda adamın davranışını takdir ettim vay be o zaman da ne aşklar varmış dedirttiriyor insana ayrıca böyle bir şey yapmak da herkesin harcı değil xD  kısacası yok ben eski film izlemem yok bu siyah beyaz falan demeyin ve izleyin çünkü pişman olmazsınız ;) ama şunu da belirteyim ben bu filmde ağlarım ya diyerek de açıyorsanız da açmayın :) çünkü öyle hüngür hüngür ağlatan bi film değil ama içten bir ah da çektirtiyor aşk adına...

\"Hayır hayır böyle olamaz\" diyorsunuz ama olabiliyormuş. İfade güçlüğü çekiyorum.

Kesinlikle güzel bir film ama bence mükemmel değil. Oyunculuklar gerçekten iyi ama filmde birşeyler eksik. Belki de bu filmden daha çok zevk alabilmek için II.Dünya Savaşı hakkında belli bir bilgi birikimine sahip olmak gerekiyor. Belki döneminin baş yapıtlarındandır ancak bana göre bu çağa kadar baş yapıtlığını taşıyamamış ve en iyi aşk filmi diyenler oluyor bana göre kesinlikle çekilmiş en iyi aşk filmi değil... Ama o zorlu savaş döneminde böyle cesurca bir film çevirmek takdire şayan. Ama imdbdeki puanına bakıp büyük beklentiler içine girmiştim. Yani 11. sırada olmak büyük başarı ama bence bu film için orası fazla. Bu filmden çok daha iyi filmler aşağı sıralarda kalmış.  Bana göre 10/7..

Filmi dün gece izledim. 1942 yapımı bir filmi 2010 da izleyince teknolojinin nimetlerinden yararlanmış oldum sanırsam. Ricky sonunda benim düşündüğümü yaptı yada bana göre olması gerekeni ama yüzbaşı beni şaşırttı. Filmi izlerken aklıma Doktor Zhivago filmi geldi o aşkına uçuyordu Ricky aşkını içine gömdü. Güzel filmdi siyah beyaz oluşuna yada çok eski tarihli olduğuna aldanmayın sıkılmazsınız sıkılmayacağınızı umuyorum. O zamana göre düşünürsek başyapıt olabilir belki savaş filmlerinde bir devri başlatmış olabilir. Replikler süperdi Rick\' e bayıldım karizma bir adamdı herkezi üzerine çekiyordu. Filmde tüketilen sigaralarıda sayamadım :) her sahnede elinde bir sigara. Ayrıca filmin izlediğim 2. dünya savaşı filmlerinden ayrı bir özelliği var filmde hiç yahudi yok. 90 tane yorum yapılmış filme yazık. İnsan bi imdb den merak eder bari ne varmış bu filmde  dönemimizde yapılan saçma sapan aşk filmlerine ders verir bu film.    

günümüzde efsane olarak anılan bi film için ne diyebilirim ki...

Eski filmler içinde en beğendiğimdir. Hele bide o günün şartlarına göre değerlendirirsek bir başyapıt niteliğinde. Oyunculuklar çok iyi , akılda kalacak replikleri var. Hoş ve sıcak bir film , izlemenizi tavsiye ederim.

Her ne kadar iletimde haftanın filmi olarak yazmış olsam da bana göre Romantik-Dram\'da bu yüzyılın zirve filmi. Bence, post-modernin adı sanı yokken post-modern olmuş, “tekrar çal Sam” ile kült filmlerin arasına girmeyi başarmıştır. Filmin yapım öyküsü de gayet ilginç. Çok büyük bir ücret ödeyerek alınan oyunun senaryosuna düşük bir bütçeyle film çekilmişti. Senaryosu defalarca yazıldı ve değişik sonlar hazırlandı. Öyle ki Bergman\'ın hangi erkeği seçeceğini filmin sonuna kadar bilmeyişi ve yönetmenin “Her ikisiyle de kalacakmış gibi oyna” denildiği biliniyor. İzleyene kadar filmin aşk filmi sansamda, aşk sadece bir ayrıntı. Ama öyle bir ayrıntı ki senelerdir final sahnesindeki aşk konuşuldu.   II. Dünya Savaşı sırasında çekilen filmin hikâyesi de çekildiği dönemin içerisinde geçiyor. Savaşının etkisi altında kaçışı, yeni bir başlangıç bulma çabalarını, fedakarlığı, erdemi, entrikaları, vatanseverliğin içinde aşkın filizlendiği bir film. Filme adını veren Casablanca’yı, şehir görüntüleri veya dış çekimlerde izlemiyoruz ama sırf barın içi bile o havayı hissettirebiliyor. Filmin başında Ronald Reagan’ın Humprey Bogard\'ın rolüne daha yakışacağımı düşünsem de, film bittiğinde iyi ki de olmamış dedim.( yönetmenin diğer seçeneği Ronald Reagan idi).  Filmde o kadar güzel replikler var ki... en beğendiklerimden biri ise \" Her detayı hatırlıyorum. Almanlar gri giyerken sen mavi giyiyordun\" neden mi bu replik? Çünkü film siyah beyaz. Muhteşem bir filmdir Casablanca. 3 Oscar’ı az bulduğum, her sinemasevere de şiddetle tavsiye edeceğim bir film. Mutlaka izleyin. İzleyin ve izleyin.

Harika bi filmdi... Her zaman sıkılmadan izlenebilir....

Play it Sam! Fas ın köhne şehrinde geçmişten kalan aşkın tamamladığı film. Sürgün yeri: Kasablanka! Bir tarafta gitmek için her şeyini feda edebilecek binlerce insan; diğer tarafta aşkı için orda yaşamaya razı iki insan. İnsanlığın aşkın üstünde olduğunu gösteren film. Aşk öyle bir duygudur ki insan rakibini bile sevmeyi öğrenir. Bu yüzden Play it again, Sam..

filmi yeni izledim ve çok etkilendim ama bna sanki ILsa hep viktor u seviyordu gibi geliyor yani Rick ondan vazgeçmese dee Viktor la giderdi gibi geldi yine de mükemmel bir film herkes izlemeli

İzlerken zaman denen kavramı unutturan, ikinci dünya savaşı döneminde geçen kaliteli bir romantik-dram filmi.. Herkesin savaştan daha az etkilenmek için kıtayı terketmek adına çaba harcadığı dönemde Rick kaçışın son durağı olan Lizbon dan bir önceki durak olan Casablanca da bir cafe işletmektedir.. ve bir anda karşısında eski sevgilisini kocasıyla birlikte görür ve esas hikaye bundan sonara başlar.. Arşivlerde bulundurulması gereken bir yapımdır kanımca..   İyiSeyirlerDilerim,Saygılarımla.. 

 Fazla abartıldığını düşünüyorum.    Gelmiş geçmiş en iyi aşk filmiyse, ya ben filmden anlamıyorum yada yorumların yarısı bilinçsizce atılmış. Çok sağlam bir senaryo olabilir, tamam ona bir şey demiyorum (Ki kitap uyarlaması olduğunuda unutmamak lazım.). Sonunun sağlam olduğuda bir gerçek ama bir filme \"gelmiş geçmiş...\" ile başlayan bir ünvan konulursa eğer, o filmin hiçbir anında sıkılmamam gerek. Filmin sonunu zor getirdim ya. Özgün olmasına diyecek hiçbir şeyim yok lakin bu niteliği az öncede dediğim gibi \"best\" sıfatını almasına neden olmamalı. Siyah beyaz ve eski filmleri sevmeme rağmen bu filmi beğenmedim. Romantik/Dram/Savaş kategorisinde 1/10.

Ölümsüz bir film benim açımdan filmin kendisi anlayarak izleyenler için başlı başına bir aşk zaten.Öncelikle Michael Curtiz'in tarihe ve siyasete yaklaşımından izler bulmak mümkün.Senaryo,kurgu müzikler,yönetmen ve oyuncular mükemmel.Bu filmi izleyenler Humprey Bogart'a aşık olacaklar.Oynadığı karakter çok derin ve farklı bir adam aşık bir adam.Rolü önemli ama çok uzun olmayan Peter Lorre ise sıradışı yüzü ve oyunculuğuyla renk katmış.Ingrid Bergman'in doğal yüzü ve oyunculuğa harika.Bir başyapıt hayatınızın filmini izleyin:)

Çok güzel film. İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Aşk filmlerinin öncüsü. Ama yine de tüm tabuları yıkan bir aşk öyküsü beklemeyin. Replikleriyle akılda kalmayı başarıyor. Böyle bir film için daha etkileyici bir final beklerdim açıkçası. Ama yine de kaçırmayın derim.

Yıl 1942 ve insanlar senaryo işlenişi olarak içerisinde çok derinlere inmeyen bir aşk öyküsü ve ondan bir tık daha baskın sevgiliye vefa duygusunu işleyen bu filmi bir sinema klasiği ilan ediyorlar.İnsan merak etmeden duramıyor...Acaba o zamanlarda romantizm,vefa,veda gibi duygulara sinemada yeterince yer verilmiyormuydu veya bu duyguların üstün körü işlenmiş olduğu Casablanca'nın bu kadar sevilmesinin sebebi neydi ? Araştırmaya değer...

Aslında böylesi eski klasik filmleri pek sevmem ama bu filmi zevkle izledim. 1942 yapımı olan bir filmin günümüzde bile bu kadar popüler olması boşuna değilmiş.   Diyaloglar harika. Filmin kendine has klasik havasının filmi hoş bir hale getirmesinin yanısıra hikayedeki erkeğin sevdiği kadın için yaptığı fedakarlık çok güzel bir şekilde sunulmuş.   O zamanın koşullarını düşünürsek gerçekten ortaya güzel bir yapım çıkmış‚ hele ki klasik filmseverlerin vazgeçemediği‚en çok beğendikleri filmdir eminim.   8 / 10    

gerçekten güzel eğlenceli hoş bir filmdi izlenmesi tavsiye olunur sonuçta izlenince bir şey kaybetmezsiniz ama izlerseniz beğeneceğinize inanıyorum çünkü kötü bir film değil gayet iyi güzel bir film

savaş ve imkansız aşk hikayesi izlenebilirliği var ancak benim gözümde mükemmel değil ! başyapıt olarak kabul edilmesinin tek nedeni 1943 te çekilmiş olduğundan diye düşünüyorum

Büyülü, sisli bir film. Sahne geçişleri, atmosfer, oyunculuklar ve diyaloglar… bence hepsi çok başarılıydı. Sonu benim için şaşırtıcı oldu diyebilirim. Polis şefinin karakteri benim için gizemini korudu. Ama film içinde asla inanamadığım nokta laszlo ile karısının birbirine aşık olduğuydu sanırım. O konuda hep kafamda başka ihtimallerle izledim. Genel olarak iyiler ve kötüler olarak ayrılsa da buğulu kişilerin olması hikayeye heyecan katmış. Ayrıca ana karakterlerin temsil ettiği sistemin (ikinci dünya savaşındaki taraflar) sadece bir aşk hikayesi olmadığını kanıtlıyor ve arka planı güçlendiriyor. Tabi Amerikan propagandası yapılmasa daha güzel olurdu.

çok güzel bir filmdi finalide süperdi mutlaka izleyin

Yıllar önce çekilmesine rağmen hâlâ ismini duyuran efsane filmlerden biridir. Bir çok kişi hiç izlememiş olsa bile başka filmlerde dizilerde mutlaka bu filmle alakalı bir şeylere rastlamıştır (Filmin ismi geçer, duvarda posteri asılı olur ya da dolaylı yoldan anılır). Ben de bu nedenle merak ettim izledim. Bence güzel filmdi. Milenyum yıllarının o bildiğimiz klasik aşk senaryolarından farklıydı ve etkileyici buldum. Filmin 1942'de, henüz savaş sürerken çekilmesi de bana gayet enteresan geldi.

Hiç eskimicek ve her dönem izlenileceği kesin olan bi başyapıt..

Kült bir film olmasını kabullenmekle birlikte;'aşk filmi' gibi bir etiketin altında kalıp sinema tarihinin yapılmış en ustalıklı propaganda filmlerinden biri olduğu gözden kaçırılmaktadır. filmin öykü, kurgu ve karakter yaratımı tümüyle dönemin siyasal unsurlarının birer yansıması olarak biçimlendirilmiştir. filmdeki birkaç sahne üzerinden propaganda içeriklerine bakmadan önce karakterler hakkındaki temel şablonu ortaya sermek daha yararlı olacaktır. rick blaine karakterinin filmin başlangıcında altı çizilen karizmatik ve ilgisiz portresi doğrudan abd'nin ıı. dünya savaşına kadar izlediği içe dönük, dünyanın geri kalanına ilgisiz tavrının simülasyonudur. filmin ilk sahnelerinden birinde yer alan rick'in tek başına satranç oynadığı sahne abd'nin olaylara uzaklığını simgelerken yine rick'in paris günlerini hatırladığı bir sahnede uzaktan duyulan top seslerinden alman askerlerin şehre uzaklığını ve kullandıkları silahları net olarak tahmin etmesi de abd'nin savaş teknolojisindeki uzmanlığına ilişkin bir atıftır. victor laszlo karakterinin bireysel karşılığı ise dönemin ingiltere başbakanı churchill'dir ancak laszlo doğrudan onun değil, churchill'in direnişiyle yeniden kurulacak barışçıl avrupa rüyasının simgesidir. filmde victor'un çek asıllı olmasının nedeni savaşı başlatan geri dönülmez noktanın çekovslovakya'nın almanlarca işgaline yapılan bir atıftır; yeni avrupa rüyası savaşın başladığı yerden tohum bulacaktır. ilsa lund'un oslo'dan kaçtığı ve victor'la tanıştıktan sonra onun ideallerine bağlandığı kendi ifadelerinden anlaşılıyor. oslo yani norveç, almanların çekoslovakya'dan sonra nüfusu alman olmayan topraklardaki ilk büyük işgal hareketinin hedefiydi. ilsa aslında dönemin avrupa'sında ülkeleriyle birlikte özgürlüklerini de kaybeden bir kuşağın temsilcisi ve filmde ilsa'nın gidip geldiği rick mi victor mu ikilemi de kaçmak ya da direnmek arasında bir seçim yapmak için verilmesi gereken o zor kararın bir arketipi. ilerde bu duruma tekrar değinilecek. yüzbaşı renault karakteri fimin temel ve sinema tarihinin de en kompleks karakterlerinden biri olarak yakın zamanda adına yazılacak ayrı bir giriyi hiç şüphesiz hak ediyor. kısaca işgal altında yaşam mücadelesi veren fransız halkını ve onların ikilemlerini temsil ettiğini söylemekle yetinilebilir. hiç şüphesiz cephede bir asker olmaktan daha zordur işgal altında günlük yaşamını sürdürmek; her gün yeniden kurgulamak zorundadır kendisini insan. karakterleri kısaca özetledikten sonra filmin öyküsü içerisinde propagandanın öne çıktığı kimi noktalara da değinebiliriz artık; karakterlerin anlatılan konumu anlamayı kolaylaştıracaktır. casablanca'nın dönemin dünya siyaset sahnesinin bir parodisi olarak kurgulandığı bariz olmakla birlikte, rick'in işlettiği cafe americano'nun şehrin kalbi durumunda olması kolay okunabilecek bir göstergedir. almanlar, fransızlar ve kaçmaya çalışan avrupalılar bu cafede bir araya gelmekte, her olay burada yaşanmaktadır. amerika merkezli bakış açısının bir yansıması olan bu durum rick'in öyküdeki bir kaç bariz hareketinin de sebebidir. örneğin; victor'un alman marşına karşı fransız marşını çaldırmak istediği sahnede almanlardan korkan orkestra üyeleri önce üst katta yaşayan rick'in balkonuna bakarlar. rick'in bir baş hareketiyle verdiği onayla marş başlar ve almanlar susturulur. avrupa'nın geleceği amerika'nın desteği olmaksızın kurtarılamayacaktır. aşağıda dünya siyasetinin bir minyatürü devinip dururken rick üst kattan izler olan biteni; ne zaman nasıl müdahale edeceği de kendisine kalmıştır. dünya polisi amerika, karmaşanın içinde düzenin sembolü! film içerisinde birkaç kez tekrar eden bir saat sorma diyaloğu vardır ve hep aynı cevapla son bulur: saat on. diyalog gece kulübünde geçtiği için elbette gece on ve ilerleyen sahnelerde casablanca'dan çıkış bileti alarak amerika'da son bulacak bir yolculuğun beklentisinde olan avrupalılar görünür perdede. saat gecenin onu çünkü aradaki saat farkı nedeniyle tam da bu vakitlerde amerika'da gün aydınlanmaktadır. karanlık avrupa'dan aydınlık amerika rüyasına bir güzelleme... film ilerledikçe rick'in değişimi ve ilsa-victor ikilisine yardım etmeye karar vermesi amerikan dış politikasındaki değişimin yansıması olarak okunmalıdır. zira filmin ilk gösterim tarihinden on gün kadar sonra amerika fas'ı işgal edecek ve savaşa doğrudan taraf olacaktır. elbette amerikan kamuoyunu yıllarca sürecek bu savaşa psikolojik olarak hazırlamak için de mükemmel bir propaganda aracı olacaktır casablanca. propaganda yalnızca amerikan seçmenlerine yönelik de değildir. ikiye bölünen fransa'da halkın büyük kısmı işgal altında günlük yaşamını sürdürmeye çalışırken almanlarla mecburen ilişki kurmaktadır. bu hem zor hem de kaçınılmaz bir durumdur ve ağır bir suçluluk duygusu yaratmaktadır. filme bu durumda kalan fransızlar için de bir mesaj yerleştirilmiştir. ilk sahnelerde rick'e aşık olduğunu gördüğümüz ancak daha sonra rick'in barında alman askerleriyle eğlendiğine tanık olduğumuz fransız kadın karakter bu işlevi üstlenmektedir. almanlarla yakın bir ilişki kuran kadın, bir sonraki sahnede victor'un alman marşını susturmak için la marseillaise marşını çaldırmasıyla birlikte kontrolsüz bir ruh haline girerek fransız ulusal marşına, üstelik herkesten daha gür bir sesle, gözyaşları içinde haykırarak eşlik etmektedir. fransız halkı savaş döneminde zorunlu ilişkiler geliştirmiş olabilir ve kimse bunun için onlar suçlamamaktadır der bu sahnede casablanca; yeter ki doğru zamanda yeniden özgür fransa için harekete geçebilsinler. filmin finalinde rick'in ilsa'yı victor'a emanet etmesi avrupa halklarının avrupa rüyasına ve onun önderliğini yapan churchil'e bırkalımasıdır aslında. ilsa'nın karşı çıkmadan victor ile gitmeyi kabullenmesi de aslında victor isminin anlamıyla oldukça ilişkilidir: zafer. avrupalılar kaçmayı değil zafer için kalıp mücadeleyi seçmelidir. kısaca belirtmekte fayda var: film boyunca victor ile rick arasında devam eden gerilim aynı zamanda almanlar karşısında zayıf bir direniş gösteren ve her gün gücünü yitiren ingiltere ile abd arasındaki üstü örtülü bir gerilime de işaret ediyor. finalde ingilterenin payına avrupa düşerken aslında bu durum, ingiltere'nin o ana kadar devam ettirdiği güneş batmayan imparatorluktan avrupa liderliğine razı olduğu, dünyanın geri kalanını ise abd'ye bıraktığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. finalde ilsa ve victor'u taşıyan uçak havalanırken geride kalan rick'i yakalamak isteyen alman komutanın yine rick tarafından öldürülmesi ve baştan beri ikili oynayan yüzbaşı renault'un rick'i kollaması ise fransa'nın içinde bulunduğu durumun bir özetidir. dönem fransa'sı ikiye bölünmüş, de gaulle liderliğindeki güney fransa işgale direnmeye çalışırken merkezi vichy kenti olan alman yanlısı fransız hükümeti ise uzlaşmayı seçmişti. final sahnesinde renault'un elinde bir içecek şişesi vardır ve üzerindeki marka vichy'dir. rick'le birlikte gitmeye karar veren renault şişeyi çöp kutusuna atar; farnsa seçimini yapmalıdır; özgür fransa için vichy hükümetine değil, de gaulle liderliğindeki direnişe destek vermelidir. finaldeki o ünlü sözün, 'bu iyi bir arkadaşlığın başlangıcı olacak' repliğinin filme sonradan yerleştirildiği, çekim aşamasında senaryoda yer almadığı biliniyor. iddiaya göre yapımcılar sonradan, başlamakta olan yeni amerika-avrupa kutbuna işaret etmek için bu cümleyi filme yerleştirmek istemişler.

Şuanki ortama ve yaşam tarzına göre sıkıcı gelen bir film.. ama yinede aşkın güzel anlatıldığı bir film.. Aşk sevenlerin izlemesi gereken bir yapı..

Abartıldığı kadar iyi değildi ;ama ortalamanın üzerindeydi.Beklentinizi yüksek tutmazsanız ve klasik film seviyorsanız tavsiye edebilirim.Puanım 7/10

tek kelimeyle bir baş yapıt Sinema tarihinin klasikleşmiş çalışmalarından biri olan Kasablanka, hem unutulmaz bir aşk filmi klasiği olarak hem de Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın muhteşem oyunculukları ile hafızalara kazınmış bir yapım…

As time goes by şarkısını dinleyip, filmini de izlemeliyim dediğim bir filmdi. Boş bir vakitte ve beklenti olmadan izlenilebilir bir filmdi

casablanca,casablanca ! Yoruma gerek kalmayan,herseferinde bu filme hayranlığımı dile getirmek hayatımın rutini,klişesi oldu.Unutulmayacak klasikler arasında belkide en başta !

Hikaye bir kız hakkında. Oslo'daki evinden paris'e yeni gelmiş. birkaç arkadaşıyla kalıyor. hayatı boyunca düşlediği bir adamla tanışıyor.çok büyük ve cesur bir adam bu. adam,kıza fikirler ve bilgilerle dolu yeni ve çok güzel bir dünya açıyor. kızın bildiği her şey adamın sayesinden oluyor.ve kız ona bakıyor, ona tapıyor aşk sandığı bir şey hissediyor.

uzun süredir ertelediğim bir filmdi hep korkuyordum ya umduğumu bulamazsam diye ama yazık olmus giden zamana keske daha önce izleseydim ...

bence çok etkileyici ve güzel bir aşk filmiydi sadece çekildiği dönem için değil şu an için bile harkulade artık bu tip aşk filmleri zor bulunuyor kesnlikle hiç sıkılmadığım bir film izlemenizi öneririm

gerçek anlamda bir efsane, tadına doyulmayacak diyaloglar zekice kotarılmış bir film..oyunculuklar ve her birinin kendine has karizması.kısacası hollywoodun neden en populer filmlerinin başinda yer aldığı ortada..

merhaba sevgilim bugün kazablancadayım.hava soğuk.içimde inanılmaz bir tutam sevgi var ılsa.her gün barda o insanları seyrediyorum.bunlar ne aşk ne bir tutku biliyorlar.onlar sefiler.bizim aşkımız,şuradaki çocuğun anne baba sevgisi kadar yokmudur ılsa.artık anlıyorum.gerçekten anlıyorum.sen beni sevmiyorsun.eğer beni sevseydin bu kara dünyada beni bulurdun.ılsa benim güzel aşkım.beni neden bıraktın.beni burada nasıl yalnız bırakırsın.beterler olsun bu dünya beterler olsunki bu inanılmaz aşk!seni sevmedim mi.sevmedim mi söyle bana ki bu kırbaçlı dünyada banada bir bir aşk bir ilsa kırbacı için neler vermezdim.al tüm paramı al.yeter ki bana gel.evet galiba sözlerimden afı nın gelmiş geçmiş en iyi aşk film seçildiğini biliyorsunuzdur.kazablanka inanılmaz güzel bir başlık olmuştur ki.ne zaman parmak kaldırsam içimden kazablanka diye.bu sözlerimden bir allah biliyor bide hoca:)humprey bogart o inanılmaz karizamtik bakışı yüzünden duygu aramay çalışsam sadece kalbindeki yüreğinde alıyorum o inanılmaz duyguyu.afı nın gene en iyi 100 erkek oyuncusundan 1.ci olmuş bir oyuncu.aynı oyunculuğunu sierra madre hazinelerinde bulabilirsiniz.gelelim bu başyapıtın yönetmenine.michael curtiz e.gerçekten hangi beyinle yapıyor.ben hayla anlamakta güçlük çekiyorum.bir yönetmenin filme yönetmektir.bu adam tüm kazablancayı yönetiyor.ve hakikaten bir hata bile bulamasınız.öyle bir yönetmen ki aşk filmini sanki içindeki mantık la değil sevgisiyle yönetiyor.ya ıngrid bergman inanılmaz yalvarışı o suratı ah.seyredeni fethediyor.böyle bir filme puan verilir allah aşkına 10 bile deği 11 verilir 10 üstüden.seyredin seyretirin

gerçekten güzel bir film ... yeni izledim izlemenizi tavsiye ederim ...

\'\'Beni hor mu görüyorsun ? - Seni düşünecek vaktim olsa hor görürdüm herhalde .D\'\' Bu filmle Rick efsane karakterlerim arasına girmiştir .. Çokk kaliteli etkilendiğim azcıkta duygusallaştığım bir film :P

"Bütün dünyada, tüm kentlerdeki tüm barlar arasında, o benimkine geldi." Nihayet izleme mutluluğuna eriştiğim "Casablanca" dönemine göre oldukça başarılı ve sinema tarihinde özel bir yere sahip kült filmlerden. Paris'te başlayıp Casablanca'da yeniden hayat bulan ve Nazilere karşı direnişin tam ortasında kalan bir aşkın buruk öyküsü.

Casablanca yı kazablanka diye isimlendiren şahsa saygılarımı sunuyorum ...

II.Dünya Savaşı zamanında yaşanan bir aşk hikayesi casablanca.. Casablanca Fransa\'da savaşın uğramadığı bölgelerden biri.İnsanlar buraya gelerek Lizbon üzerinden Amerikaya geçiyorlar o dönemde.Adamımız Ricky\'de Alman askerlerinin Fransa\'ya girmesiyle kaçmaya karar veriyor sevdiği kadınla beraber..Ricky\'nin Casablanca\'daki hayatı açmış olduğu gece kulübünü işletmekle geçiyor. Casablanca\'nın en tanınan simalarından biri haline geliyor bu sayede.Ricky zengin olduğu kadar yardımsever ve cömert bir adam.(bunu yanında çalışanlara davranışlarından ve Lizbon\'a gidebilmek için parası olmayan bir çifte yardm etmesinden anlıyoruz bence) Ama işte o kalp kırıklığı o aşk acısı yok mu?? İşte bunu da yaşamış ve yaşamaya devam eden bir aşık o.. Casablanca döneminin en iyi aşk filmi olarak nitelendirilip oscar ödülünü almış olsa da ben yaşanan aşkı hissedemedm açıkçası;ama yine de savaşı güzel bir şekilde işlemesi bakımından da hoşuma gitti.Oyunculuklar da çok başarılıydı. Şahsen filmi izlerken Ricky\'e aşık oldm diyebilirim..:) İzlenebilir bir film.Her ne kadar beklentilerimi karşılamamış olsa da kesinlikle kötü bir film değil.Tavsiye edilir..:)

Bi filmi dönemine göre değerlendirmek en uygunudur.Bu filmi de öyle yapmak gerekir ki o dönemine rağmen bile günümüz aşk filmlerinden çok daha kaliteli konu, oyunculuk ve repliklere sahip bi filmdir.Mutlaka ölmeden önce izlemeniz gereken filmler arasında olmalıdır.Çünkü o bir aşk klasiğidir.Günümüz aşk romantik konulu filmlerin en üst sırasında yer alan ve öncü niteliğinde olan bi filmidir.Humphrey Bogart'ın mükemmel sogukkanlı tavırları ve Ingrid Bergman'ın döneminin en güzel kadını olması filme daha yakınlık sağlıyor.Fedakarlık ne demekmiş asıl anlamıyla öğretici bi film.Akıcılıık bakımından çok akıcı oldugu söylenemez siyah-beyaz olması da sevmeyenler için cabası ancak gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi seçilmiş olmasını da unutmamak gerek.En kısa zamanda izleyip açıgınızı kapatmalısınız ki müzikleri de bi o kadar başarılı 8/10

ben bu aralar kendimden büyük dizilere yorum atıyordum ama bu fazla büyük oldu sanırım :D izleyemedim fazla eski izleyen varsa banada nasıl ulaştıysa söylesin ...

Hoş bir filmdi.aşk ve fedakarlık güzel bir şekilde anlatılmış. ama filmi beğenmeyenlere hak veririm. çok büyük beklentiyle izlememek lazım

Bogart yüklendiği bıkkın, hayata ilgisiz bar sahibi Rick rolünde kusursuzdu. Cesur ve çarpıcı havaalanı finali ise unutulacak bir sahne değil. “Bir daha çal, Sam. Eski günlerin hatırı için…Onu çal Sam. Hadi…” Vazgeçmek zorunda kalanlar için…

RİCKY KAREKTERİNE YAKIŞIR BİR SON OLMUŞTU BENCE BU FİLMDE İLSANIN KOCASININ ASİL DURUŞU BU SONU HAKEDİYORDU

Kadın: Rick'e, bizimle bir şey içer mi diye sorar mısın? Carl: Madam, o müşterilerle içki içmez. Katiyen. Hiç rastlamadım. Kadın: Salon sahipleri neden böyle ukala olurlar? Erkek: O halde, Amsterdam'ın 2. büyük bankasının sahibi olduğumu söyle. Carl: İkinci büyük bankası mı? Rick ilgilenmez. Amsterdam'ın en büyük bankacısı, şimdi bizim mutfağımızda pasta ustası olarak çalışıyor.

ayrı bi havası var gerekten...izlemeyi çok istiyorum...

sinema tarihinin mihenk taşlarından biri olan bu filmi her sinema severin değil herkesin izlemesi gerekir... Bogard olsun gerek Bergman olsun gerekte yüzyılın en iyi karekter oyuncularından Rains olsun bu filmde adeta ölümsüzleşiyorlar... aşkı savaşı dostluğu bu kadar perçinleyen birbirinin içinde suyunu çıkarmadan anlatan ender filmlerden biri... zaten bir film böyle oluncada ölümsüzleşiyor değilmi.mükemmel oyunculardan mükemmel bir BAŞYAPIT

Bu Film nasıl gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi olur  hala anlamıyorum. Biz yeşilçamda bu filmi Cuneyt arkın - Fatma girik , Kadir inanır - türkan şoray , Ediz hun - Filiz Akın , Tarık akan - Gülşen Bubikoğlu gibi isimlerle ve bunların kendi içlerindeki değişik kombinasyonlarıyla bir yığın çektik. Şaka bi yana gerçekten abartıldığı gibi bi film değil.Bir Mlekler Şehri Bir Hayalet Asla olamaz.Yanından geçemez. Film benim için \'Lets play again Sam\' den ibaret. O sahneyi izle kapat

Ilsa: Çal Sam. 'As Time Goes By'ı çal.

Bu filmin bende bıraktığı izlenim eskinin her zaman büyülü bir pandora kutusu olduğu gerçegi oldu. Film 1942 yapım olmasına karşın filme bir an olsun kendinizi uzak hissetmiyorsunuz. Film:en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dallarında Oscarı hakederek almış bir film zaten. 2002'de ABD Film Enstitüsü tarafından tüm zamanların en iyi aşk filmi seçilmiş.Ben bu kısmın abartıldığını düşünüyorum. Çünkü filmde aşk konusunda başka herhangi bir filmden farklı olarak bir şey göremedim. Bence filmi kıymetli kılan döneminin siyasi,sosyal ve ekonomik durumu yansıtması olmuş. Özellikle savaşın getirdiği gergin ortamı ve insanların bundan nasıl etkilendiğini,bazı fırsatçıların durumdan nasıl pay çıkardığını anlatması açısından kıymetli bir film. Ayrıca filmin gerçekten insanı etkisi altına alan unutulmaz müziklerini de eklemeden edemeyeceğim.

Arkadaşlar birşeyi atlar gibisiniz bu film 1942 yapımı :) Siz günümüz gözüyle bakıyorsunuz. Bence günümüzde de o güzelliği çok iyi saklıyor. -Tekrar çal Sam. -Son karşılaştığımız zamanı çok net hatırlıyorum, sen mavi giyiyordun, Almanlar gri. -Biz hep Paris\'te yaşayacağız. -Tekrar çal Sam, eğer o dayanabiliyorsa ben de dayanabilirim. -Yvonne: Dün gece neredeydin?-Rick:Çok uzun zaman geçti, hatırlamıyorum.-Yvonne:Bu akşam seni görebilecek miyim?-Rick:O kadar uzun süreli planlar yapmıyorum   Filmi de uzun uzadıya anlatmaya gerek yok arkadaşlar çok güzel bi şekilde özetlemişler..

insanda sürekli izleme hissi uyandırıyor aşkı yaşayan herkezi derinden sarsacak bir film

Mükemmel bir film.Bogart'ın ağır havası bütün filme hakim olmuş.Sinema tarihinin unutulmaz klasiklerinden biri.

bir tarafta savaş bir tarafta aşk.müthiş bir aşk hikayesi fazla söze gerek yok Humprey Bogart\'ın oyunculuğuna bayıldım bir adam bu kadar karizma olur mu

Filmin yarısına kadar zaten hiçbir şey yoktu. Neden bu kadar övülüyor anlamadım. İkinci yarıya doğru romantizm başlıyor ve daha izlenebilir bir hal alıyor. Hayal kırıklığına uğradım doğrusu. Aynı yıllarda çekilmiş Ctizen Kane'i düşünerek güzel bir klasik olduğunu hayal etmiştim. Yanılmışım. Puanım (10/6.4)

Bu filmin puanına 7.3 vermek bence haksızlık.Ozamanın şartlarınıda göz önünde bulundurarak değerlendirirsek bu filim gerçekten mükemmel ve Casablanca'yı daha bir izlenir hale getiren Rick'yide düşünürsek bu puan çok az..

herkes tarafından beğenilen,unutulmaya asla yüz tutmayacak güzel bir film..

kaliteli film. klasik sevenlerin izlemesini tavsiye ederim.

Film tiyatro tandında ama zamanın şartlarına göre güzel bir aşk filmi-Tekrar çal Sam

O bir başyapıt ve onu izlemelisiniz.

1942\'de çekilebilecek en iyi film.Bence mucize . Ve akıllarda soru işareti bırakmayacak kadar , mükemmel.

Sıkılırım diye düşünürken film bittiğinde gayet iyi olduğunu düşündüm.

İzleyerek klasik Holywood sinemasını özlemle anıyoruz.

O dönem Hollywood\'ta ne kadar karizmatik insan varsa bu filme doluşmuş sanırım. :)) Başrol oyuncuları özellikle çok etkileyiciydi. Siyah-beyaz bir film olmasına rağmen sıkılmadan izledim. Günümüz teknoloji harikası filmlerde olmayan her şey var: etkileyici, duru bir aşk, iyi bir senaryo akışı ve kaliteli oyuncular...Ne çok şey eksikmiş değil mi? Bunu fark etmemi sağladığı için bile sevebilirim Casablanca\'yı.

film için ne diyebiliriz kitek bir cümle bile yeter tüm amnaların en güzel aşk filmi.ama rick herhalükarda ilsa yı bırakmamalıydı bence.

Zamanının en iyi filmi olabilir fakat günümüz sinemasına bakılacak olursa idare eder..

bir rst öğrencisi olarak benim listemin en başında olması gereken bir film..dönem şartlarını düşündüğümüzde tabiiki harika geliyor.ama bu dönemde çekilseydi de bence çok iyi olurdu.ricky nin ukalalığı ama içinde yatan o yumuşak yan bizi filme kilitliyor.film sadece dönemine göre iyi değil bence.efsane olmamış olsaydı bu dönemde çekilseydi de rağbet görürdü.hele müzikler..o karelerden biri burada bir kafenin kartvizitine arka plan olmuş.kaliteli bir film.samimi.

Her yönüyle olağanüstü bir başyapıt bu film.

en iyi romantik filmler kategorisinde niye o kadar üst sıralara koymuşlar hiç anlamadım film romantik bile değil. Ricky ve ilsa aşkı hiç inandırıcı gelmedi bana özelikle de kadın oyuncunun aşkı.Fazla abartılmış bir film kısaca.

Gercekten konusu, mekanı, oyunculukları ve müzikleriyle bir saheser. Savaşın, aşkın ve psikolojinin harmanlandığı, dönemini de dikkate aldığımızda, kendısinden sonra onlarca filme ilham olabilmiş, eskimeyen bir yapım..

İzledikten sonra \"Rick Fan\" olunan film. Gerçek bir başyapıt.

casablankayı bugün izlediğimizde bile çekildiği yılı hesaba katarsak gerçekten ne kadar iyi bir film olduğunu daha iyi anlarız sanırım. bence 8,7 yi imdb de rahat rahat haketmiş bir filmdir..

-Dün gece nerdeydin? -Çok zaman geçti hatırlamıyorum. -Bu gece ne yapacaksın? -Şimdiden o kadar ilerisini göremem.   Kesinlikle çok güzel bir filmdi.Senesi bir okadar eski olsada akıcılığı çok iyiydi.2011 Filmlerine göre havada karada bin basar.Bi yerde bulur veya görürseniz kesinlikle izleyin derim.

fılmı yenı ızledm.hostu.bncede ılsa vıctoru sevıyodu.rıck blöf yaptı kız uctu gttı:)

ayıp olmasın diye izlediğim ve beni pek sarmayan öle film işte.

Evet çoğu arkadaşında belirttiği gibi filmde birşeyler eksik.Bence eksik olan şey Ricky ve İlsa\'nın yaşadığı aşkı tam olarak ortaya koyamaması.Filmde daha çok Ricky ona deli gibi aşık ama İlsa\'nın ne istediği tam olarak belli değil gibi.Böyle yorum yapanlarda ne olursa olsun filmi beğendiklerini belirtiyorlar.Yani filmin güzel olduğu inkar edilmiyor.İzlemenizi öneririm..

zamanına göre iyi olabilir ama bugüne göre zayıf kalıyor. bir yeşilçamdan öte değil. 7/10

Hollywood da onca sene geçmesine rağmen kimsenin unutmadığı ve aksine her geçen yıl çekildiği yılın şartlarının daha iyi anlaşılmasıyla daha fazla taktir toplayan bir film: Casablanca. Hollywood ve A.B.D de ahlak anlayışı vatanseverlik gibi konularda dönüm noktası oluşturmuş diyebileceğim bir film. Özellikle bergman için çok önemli bir film casablanca.Bu filmle o zamana kadar hollywood a yeni adım atmış yetenekli bir oyuncu olan bergman bu filmle kolay kolay unutulmaz bir yer aldı zihinlerde tabi bu onun inişli çıkışlı başarılı hayatında oynadığı filmlerden en önemlilerinden biri.(en iyisi demek uygun düşmez benim açımdan bunu bergmanın tüm filmlerini izleyen ve takip eden ustalara bırakmak en doğrusu)Bu kadar fazla bergmandan bahsetmem sadece muhteşem oyunculuğundan değil belki de onun gözalıcı güzelliğinden kaynaklanıyordur mazur görün:)    Bu filmde sadece bergman değil bogartın ıyunculuğuda takdire şayandır.Onun hakkındada diyecek o kadar şey var ki.Şöhrete tam anlamıyla tırnaklarıyla kazıyarak ulaşan bogart kısa süren yaşamında sinema tarihine unutulmayacak birçok izini bıraktı.Hem sert aynı anda bakışları bogartı beğendiğim oyuncular içinde çok üst bir yere taşımıştır.   İzlemeyen arkadaşlarım lütfen bu filmi gözardı etmeyin.Bundann öncede yorum yapan arkadaşımın bahsettiği gibi senaryosu çok fazla değişen fim başında sonu dahi belli olmayan ve ortaya çıktığında unutulmaz olan bir başyapıt. 

Yvonne: Dün gece neredeydin? Rick: Çok uzun zaman geçti, hatırlamıyorum. Yvonne: Bu akşam seni görebilecek miyim? Rick: O kadar uzun süreli planlar yapmıyorum”

En iyi aşk filmlerinden biri... Günümüz filmlerinden ancak Titanic buunla yarışabilir. herkesin görmesi gereken bir film... Tekrar çal Sam...

ben de çok abartıldığını düşünüyorum, yani öyle diyaloglu bilmemneli yorum yazmayı pek anlamam, ama bu filmde türünün en iyi örneği değil.

Rick: Sesinin değişmemesi tuhaf. Hala kulaklarımda. "Richard, sevgilim, seninle her yere giderim. Bir trene binip, hiç durmayacağız." Ilsa: Yapma, Rick. Neler hissettiğini anlıyorum. Rick: Neler hissettiğimi anlıyor musun? Ne kadar zaman geçti, tatlım? Ilsa: Günleri saymadım. Rick: Ama ben saydım. Her Allah'in gününü. Daha çok, son günü hatırlıyorum. O "acıklı" sonu. Yağmur altında, bir peronda bekleyen, yüreği tekmelenmiş, komik suratlı adamı.

"Tekrar çal sam" bu laf yüzünden aldığım en iyi müzik çalar veya hoparlöre sam adımı takıcam

- onu çal sam, \"as time goes by\"ı çal. - pari hep olacak. - louie, bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olabileceğini sanıyorum.  /Humphrey Bogart/

Pek romantik film sevmesem de ciddi anlamda güzel bir film olduğu aşikar.Özellikle esprili sahneler filmi daha da izlenir kılmakla birlikte Bergman'ın duru güzelliği ile bezenince zaman hızla akıyor izlerken. Filmdeki tek kötü nokta bence sonda binbaşı karakterini oynayan abinin beceriksiz bir rol kesme ile ölmesi (ölmeyi becerememesi) :) notum:8.5/10

klasiklere girmiş bi film günümüze göre biraz sıkıcı gelebilir ama o yıllara göre harika bir oyunculuk çıkardıkları aşikar izlenmesi gerekir diye düşünüoum

1942 yılında çekilmiş bir film olduğunu göz önüne alınca çok iyi bir film. O dönemde izleseydim favori filmim olurdu muthemelen. Güzel bir aşk filmi.

sıkılmadan izledim ya çok eski bir film olması rağmen ve işte sevmek budur bencilce düşünemezsin bazı şeyleri aşkı çok güzel anlatmış.

son derece basit bulduğum senaryosuna rağmen akıllarda kalan müthiş oyuncu kadrosuna sahip güzel bir film

Bu filmi duymayan seyretmeyen yoktur heralde.Tam anlamıyla bir başyapıt.Arşivlerin ilk sıralarında yer alan ve hep orda kalacak bir film.

o nasıl aşk ve tutkudur öyle ya,aşk filmi izlemek isteyenler başka filme gerek yok derim ...

Pek ilgi çekici bir konusu olmamasına rağmen filmin akıcılığı kendini izlettiriyor. Ben de filmi çok üst düzey bulduğumu söyleyemeyeceğim.

o dönemin şartlarıyla birlikte ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bence muhteşem bi filmdi. rick ve ilsa nın aşkları karşısında eriyip biteceğiniz ağlayacağınız bir film değil ama aşkın en fedakar haliyle karşı karşıya bırakıyor insanı.. herkese tavsiye ederim.. - Dün gece neredeydin?Rick: Çok uzun zaman geçti, hatırlamıyorum.- Bu akşam seni görebilecek miyim?Rick: O kadar uzun süreli planlar yapmıyorum..

Günümüz ''cool man'' ibaresini o günlerin Rick Blaine'ine giydirdik mi tamamdır (: Nostaljik ve büyüleyici..

film harika oyunculuklar müthiş filmi beğenmeyen olabilir ama şöyle bi parantez açmak gerek film 1942de çekilmiş ve o zamana göre harika bi film

aşk filmi izlemek ve en iyisini izlemek istiyorsanız cevap: -casablanca-

Yapım yılından tam olsrsk 68 yıl geçse de hala izleyenleri ara sıra duygulandıran ,ara sıra onlara dostluğu(filmi izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklardır) ve sevgiyi anlatan çok başarılı bir yapıt.İmdb sitesinde en iyi filmler arasında 13.ye yerleşmiş bir filmdir ve gerçekten hakettiğini düşünüyorum.İzleyenler böyle rastlantı olmaz demişlerdir.Belkide rastlantı sıradan gelebilir ama dikkatinizi çekerim yapım 42 senesine ait.Şimdi onun gibi her türlü saçmalık çekildi.Ama o zaman izleseydiniz yemin ediyorum ki böyle bir rastlantı olmaz derdiniz.Puanım 8.5

zamanına göre çok iyi çekilmiş.müzikleri çok iyiydi.ben beğendim.tavsiye ederim...

Ilsa: Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Rick: Evet Ilsa: Seni seviyorum Casablanca / Kazablanka (1942)

1942 yılı için olağanüstü bir film.Humphrey Bogart müthiş oynuyor.2010 yılında hala büyük bir keyiflen izliyorum.Mutlaka arşivde olması gereken bir film.Yanlız tek sakıncası sigara içmediğim halde filmin sonunda içmiş kadar oluyorsunuz.İyi seyirler.

Gününün koşullarına göre çok güzel bir film olabilir ancak bende hiçbir şey bırakmadı... çok sıkıldım

Bu filmde Humphrey Bogart'tan başkası oynayamazdı herhalde. Bu rollerin adamı kesinlikle o. Sabrina'da da bayılmıştım oyunculuğuna duruşuna, yakışıklılığına burada da öyle oldu. Ingrid Bergman da güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Fedakarlıklarla dolu bir aşk hikayesi, kesinlikle izlenmeli özellikle sonu insanı derinden etkiliyor.

Casablanka kitap halindeyken 38 yayınevi tarafından reddedilmiş,39.yayınevinde basılıp,dünya klasiği olmuş bir film.Filmde en sevdiğim karakter Sam

"Çal Sam. 'As Time Goes By'ı çal.

savaş ve imkansız aşk hikayesi.bildik konu ama bogart ve bergman ın duruşu bile yetiyor.müziğine söylenecek söz yok.yeniden çal lütfen çal sam.

ilkten keskin bir aşk beklentisi uyandıran fakat aksine naif bir çizgide ilerleyen ve müzikleriyle unutulmayacak film.

bana göre film sadeydi. kısa sürdü zaten. belki 43 senelerinde yaşasaydım bu filmden etkilenbilrdim ama şimdi bi etki bırakmadı bnde.

klasiklere saygım vardır ama Allah aşkına bu filmino kadar abartılacak ne yanı var anlamyorum.hem \'bir daha çal sam\' çmalığı da nedir? neden bu kadar ünlü bi replik anlamadım.kendini entellektüel göstertmek çin söylenegelmiş şeylerin dışına çıkamayan sözüm ona entellektüellerin abartmasından başka birşey değil...

Filmi çok beğendim.Etkileyiciydi.Ama 50 yıl önce izleseydim daha çok etkilenirdim.Her yönüyle klasik olmuş bir film.Başta 2.Dünya Savaş\'ını çok iyi özetlemiş.Romantizm\'in savaşla birleştiği en güzel filmlerden birisi olarak nitelendirmek istiyorum bu filmi.Oyunculuklar o zamanın sistemine göre  mükkemmel.IMDb\'nin Top 250 listesinde olduğunu görünce hemen alıp izlemek istemiştim zaten.Senaryosu ve özellikle de kurgusu harikulade.Bu filmi klasik yapan zaten konusudur.kmekan olarak fazla yer yok, hatta sadece barda ve havaalanında geçiyor desek daha doğru olur.Aslında filmi günümüzde izlediğimiz zaman çok sıradan gelebilir.Ama filmi izlerken 40\'lı yıllarda olduğunuzu hayal ederek izleyin.İşte o zaman gerçekten çok etkileyici bir hal alıyor.IMDb\'deki yerini ve puanını hakettiğini düşünüyorum.Sinemaseverlerin izlemesi gerek.İyi Seyirler. 8.5/10

1942 yılı olmasına karsın hala bu sene ızledıgınızde bıle super denılecek bır fılm yapıs adamlar 

Zamanının en iyi filmlerinden biri.bence şimdi de izlenebilir derecede mükemmel.

biraz genel kültür ikinci dünya savaşında çok direnişli örgütün lideri Victor Lazlow Alman konsantrsayonu kampından kaçarak Casablanca\'ya gelir.Amacı Lizbon\'a oradanda ABD\'ye iltica etmektir.Fakat bütün umutları şans eseri Casablanca\'nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick\'e bağlamıştır.Rick kaçış için gerekli olan pasaportlara sahib olan tek kişidir.Öte yandan Ricky\'in Victor\'un yakalanması yada öldürülmesi için gerekli nedeni vardır.Victor\'un karısı Ilsa Ricky bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır senaryosu defalarca yazılarak, değiştirilmiş. karakterlere başta düşünülen isimler ve bazı karakterler çıkarılmış. çekimleri devam ederken senaryosu da yazılmaya devam eden filmde hangi erkekle kalacağını bilmeyen bergman, yönetmen curtiz’e filmin sonunda hangisiyle kalacağını, ona göre karakterini canlandıracağını sorar ve yönetmenden “her ikisiyle de kalacakmış gibi oyna” diye bir cevap alır casablanca diyince aşk akla gelir ama 2. dünya savaşı döneminede deyinilmiştir benim için aşk ve oo harika sözler,diyaloglar “onu çal sam, onu.” “biz paris’i yaşadık...”,“ben kahraman değilim ama; en azından üç kişinin sorununa çözüm buldum.”,“dünyada onca kentte onca batakhane varken, o kadın benimkine geldi.”...- beş defa, beş farklı yerde öldürüldüğünüzü okuduk. - gördüğünüz gibi hepsi de doğru. - rick, bu kafede pek çok çıkış vizesi satıldığını biliyoruz. ama sen hiç satmadın. bu nedenle açık kalmana izin veriyoruz. - ya? ben de rulette kazanmana izin verdiğim için zannediyordum. - o da başka bir neden. -şayet kadın olsaydım rick aşık olmasaydım rick e aşık olurdum ,“her ayrıntıyı hatırlıyorum. almanlar mavi giyiyordu, sense mavi. “binbaşı, new york\'un işgal etmenizi tavsiye etmeyeceğim yerleri vardır.” - dün gece neredeydin? - çok zaman geçmiş hatırlamıyorum. - bu gece ne yapacaksın? - o kadar uzun vadeli plan yapmıyorum....heleki en sewdiğim diyalog - seni casablanca\'ya getiren şey nedir? - sağlığım. casablanca\'ya şifalı suları için geldim. - su mu? ne suyu? çölün ortasındayız. - yanlış bilgilendirilmişim.arşiv e gerek yok her kelimesini aklında tutacanız bir klasik kaynak : wikipedia

1942 yıllarına dönersek mükemmel bir film tam bir baş yapıt...ama o zamanlara dönemediğimizde bir aşikar.. günümüzde çok güzel filmler çekiliyor çok mükemmel filmler ... tabiki imdbde de ilk 250 ye girince diyorsunki tamam budur diyorsun beklentini yüksek tutuyorsun ve sonuçta da 10 üzerinden 7.3 puan oluşuyor.. ben sinamlar.com sitesi üylerinin oylmalarını çok beğeniyorum... filmlere hakkettiği değeri veriyolar... bir filme puan verirken 1942 yılına dönemiyorum malesef günümüz şartlarına göre paun veriyorum... ve günümüz şartlarında da 1942 yılına tabiki bu film kadarda dönemeyiz .. arada kaldım günümüz şartlarına göre o dönemi anlatan bir dram ve aşk filmi senaryo bence basit ama o günleri düşünürsek tabiki tekrar söyleyecem tam bir baş yapıt....

Bir daha çal Sam... Kült bir film. Kesinlikle izlenmeli..

ben bu filmin oyununu play statition\'da oynadım

bu kadar eski olmasına rağmen ayakta kalabilmiş nadir filmlerden biri belki de dünyada bu kadar sevilmesinin nedeni 2.Dünya Savaşı'nın dünyaya yansıyan duygusal yansımalarıdır 7/10

KAZABLANKADA BÜYÜK AŞK... 1942 Yapımlı tür:romantik,dram,savaş. Oyuncular: Humphrey Bogart Ingrid Bergman Peter Lorre Claude Rains Dooley Wilson Öncelikle bu film bir başyapıttır.Hatta Listemi yeniden tanımlanmasına sebeb olan bir başyapıt. Hollywood klasikleri arasında özel bir yere sahiptir. Casablanca filminin ilk gösterimi, 1942 yılının 23 Kasım günü New York\'ta yapıldı. Humphrey Bogart, Ingrid Bergman, Claude Rains ve Paul Henreid gibi dönemin usta oyuncularının başrol oynadığı \'Casablanca\', gösterime girdiği 1943 yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo dallarında Oscar aldı. Murray Burnett\'in \'Everybody Comed to Rick\'s\' adlı yayımlanmamış oyununu 20 bin dolar gibi çok yüksek bir rakamla satın alan Warner Brothers şirketi tarafından 1942\'de yapılan filmin belki de en ilginç özelliği, senaryosunun sürekli yeniden yazılmış olması. Ilsa karakterini canlandıran Ingrid Bergman, filmin sonunda hangi erkeğe varacağını ancak çekimler başladıktan bir süre sonra öğrenebilmiş. Filmin konusu: II. Dünya Savaşı\'nın ilk zamanlarında geçmektedir. Çek direniş örgütünün lideri Victor Lazlow, Alman toplama kampından kaçarak Casablanca\'ya gelir. Amacı Lizbon\'a, oradan da ABD\'ye iltica etmektir. Fakat bütün umutları, şans eseri Casablanca\'nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick\'e bağlanmıştır. Rick, kaçış için gerekli olan pasaportlara sahip tek kişidir. Öte yandan Rick\'in, Victor\'un yakalanması ya da ölmesi için önemli bir nedeni vardır. Victor\'un karısı Ilsa, Rick\'in bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır. Film, ABD Film Enstitüsü tarafından 2002 yılında tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi.Filmi mutlaka izlemelisiniz izlemesseniz gerçekten sinemanın bilim-kurgu,aksiyondan ibaret olmadığını anlayacaksınız.Ben erkek olmama rağmen beni ağlatan ilk filmdir.. 11/10  

aşk ve milliyetçilik açısından harika bir film. fakat siyasi konuların çok olması beni biraz sıktı. tabiki de filmin gidişatına göre o konular işlenmeliydi, filme sözüm yok.sadece benim kişisel zevkime hitap etmedii bu yoğun siyaset

"Bütün dünyadaki, tüm kentlerdeki tüm batakhaneler içinde o benimkine geldi." Film; Fas'ta bar işleten Amerikalı bir göçmenin eski sevgilisi ile kocasının Fas'tan kaçmasına yardım edip etmeyeceğine dair içsel mücadelesini konu ediniyor. Film İkinci Dünya Savaşı sırasında çekilmiş. Filmde Nazi askerlerini oynayan çoğu kişi Almanya'dan kaçan Yahudiler. Klasik filmlerden hala dikkat çekmeyi başarabilen nadir filmlerden. Puanım (8,5/10)

çokta abartılcak bişey yok ama garip bir şekilde sıkılmadım 7/10

Aşk bazen en büyük imkansızlıklardan daha imkansız olabiliyor. 7.8/10

Bir daha çal, Sam. Eski günlerin hatırı için…Onu çal Sam. Hadi… ‘As time goes by’ı çal...

Zamanın en iyi aşk filmi olduğu aşikar ayrıca günümüzün çoğu filmlerinede kafa tutar cinsden bir başyapıttır \' Cassablanca \' Bu şaheseri günümüze göre değerlendirip beğenmeyen zihniyetede saygı duyarım ancak cahil sıfatınıda kusura bakmasınlar yakıştırırım yinede beğenmeyen nadir insan vardır diye düşünüyorum. Bu filmi görüpte yorumlamadan geçmek ayıp olurdu tabikide hala izlememiş olan varsa derhal izlemeye başlamalıdır. Puanlamaya gerek bile yok ancak formalitende olsa imdb puanı çok yerinde ve bulunduğu mertebenin hakkını veriyor.  \'\' Haydi bir daha çal Sam o parçayı çal \'\' :)          

Tarihin en romantik 3-4 filminden biri. Savaş yıllarında gösterime giren ve Nazi Almanyasını eleştiren bir film olması bakımından da The Great Dictator ile birlikte yeri bende ayrıdır. Ayrıca Humphrey Bogart da efsana rol kesmiş. Karizması paçasından akıyor.

Filmdeki karşılıklı konuşmalar inanılmaz etkili..Her cevaba bir değişik cevapla karşılık veriliyor.. Filmdeki içkiler,araçlar,tarihin işlenişi vs..Yılına göre kusursuz bir film..

bence çok keyifli bir filmdi. özellikle siyah-beyaz sevenler için :)

KazablankaEvet bakıyoruz kült bir film 8.8/10 vermiş imdb ilk 20 içindeİmdb ye tavsiyem bizim Selvi Boylum Al Yazmalım ı bir kez daha izlesin de film görsün...Puanını vermiş sıralamaya sokmamış.Evet güzel bir film kötü demiyorum ama 8.8/10 abartıdır! hee şimdi diyeceksiniz o zaman a göre böle şöle ozaman bizim zamanda hiç yapılmasın film zamanında yapıldıysa. Kazablanka dan en az 300 den fazla daha iyi filmler var. Eski film dir diye koruyabilirsin ama gelmiş geçmiş en iyi ilk 20 ye sokamazsın Ozaman diğer yapıtlara hakaret olur la. Kurguyu da içinde böyle arıyorum çok ağım şağım değil neyi böyle abartmışlar anlamıyorum aşkınımı aşk görmesek inanıcaz bizim Türkan Şoray ı izlesinler nasıl kurgu ya sahip romantik filmleri var görsünler Orhan babanın leyla ile mecnun filmine de bi göz atsınlar.Bu arada dikkatimi çeken 8.8/10 filmleri benim için çok trajik olmuştur. İzlediğim her 8.8/10 filmleri de puanını haketmiyor :)10 tane 8.8/10 filmi varYüzüklerin efendisi: Kralın Dönüşü      - Kesinlikle haketmiyor 8.8 çok az en az 9 luk bir film baş yapıt olması gerekirdi.Yüzüklerin efendisi: Yüzük kardeşliği - Kralın Dönüşü ne yazdığım aynı sözler Yüzük kardeşliği içinde geçerlidir Bu puan ı haketmiyor en az 9 luk bir film.Fight Club         - İşte bir baş yapıt daha Kurgusu bir daha dünyaya gelmiyecek gelirsede esinlenecek her sözü replik olan her saniyesi püf nokta olan bu baş yapıt sadece 8.8 vermiş yine en az 9 luk film.Star Wars: 4     - Serinin 1 den sonra en berbat filmi hele o son savaş sahnesi yokmu kılıcı zor tutuyorlar fazla puan verilmiş 8.0/10 lık film oda en fazla dünyayı kurtaran adamın oğlu gibi haz duydum.Star Wars: 5     - Evet güzel film gerçekten de ama 8.8/10 çok fazla abartı  8.3/10 lük birşey.GoodFellas        - Güzel fena değil ama baş yapıt olacak kadar da değil 8.8 abartı yine 8.2 lik bir film.Tanrı Kent         - Evet buda güzel kendine özgün türünün tek örneği yaşanmışı iyi işlemiş ama puanı yine abartıdır ilk 50 ye zor girecek bir film 8.4 lük felan.Kazablanka       - Yukarıda yazdığım gibi haketmiyor o puanı o zamanları bukadar korumasınlar 7.9/10 luk bir film.Yedi Samuray             - İzlemedim şüpheliyim :):):)Bir Zamanlar Batıda - İzlemedim şüpheliyim :):):)Yani yha baş tacı yaptım, yada çöpe attım :) yani misal bayağı düşürdüm. 8.8 in Benim için garip bi yanı budur.Kazablanka Puanım     (   7.9/10   )

Çekilen dönemi göz önüne aldığımızda ortaya çıkmış olan bu filmi kesinlikle yabana atmamak gerekir.Gerek senaryosu,gerek duygusu gerekse bu tarz bir filmde bile komedi unsurunu ince ince işlemesi,bu filmi yeterince izlenilesi kılıyor benim açımdan.Sıkılmak gibi bir eylemi yaşamayacağınızı düşündüğüm,yüzünüzde zaman zaman tebessüm bıraktıracak, ve kesinlikle o zamanın etki bırakan filmlerden biriyle karşı karşıyasınız.Puanım 7.5/10

Oyunuculuklar,yönetmenlik ve mekan bir yana son sözüyle beni bitirmiştir.Bu film devam etse ya da 4 saat sürseydi inanın 1 dk bile sıkılmazdım.Gerçekten günümüzün birçok filmine fark atıp ezer geçer bu film.

Filmi çevrildiği dönemi içinde değerlendirmek daha mantıklı olur. O dönem için cidden çok iyi bir yapım. Klasik film sevenlerin zevkle izleyeceğini düşünüyorum.

"Bu müziği çalma demedimmi sana sam? efendim o istedi" diye gösterir rickin paris aşkını.Rick ve aşkının savaşın ortasında aşkın nasıl yaşandığını tüm dünyaya gösteridiği mükemmel bir siyah beyaz film.

Aşk filmi olayını aşmış bir yapıt.Böyle hikaye işlenişi çok az filmde var.Oyunculuklar muazzam,çok etkileyici.Humphey Bogart ın karizmasından etkilenmiş, Ingrid Bergman in güzelliğine kapılmış durumdayım.Yeni filmlerde olmayan şey nedir biliyormusunuz? Asalet.Bu film bunu taşıyor.Bir başyapıttan da öte bana göre.

bi 70 yıl daha geçse böyle bir aşk filmi bir daha yapılamaz.gerçek sanat eserinin farkı bu.

Zamanın ii filmlerinden biri bence

Yönetmenliğini Michael Curtiz gibi sevdiğim ve başarılı bir yönetmenin  üstlendiği Kazablanka Hollywood klasikleri arasında özel bir yere sahiptir doğrusu. Bu durumun nedenini filmi izleyince anlayacaksınız. Filmi izleyen arkadaşlar ise bu durumun ne kadar güzel olduğunu ve gerçekten çok iyi olduğunu biliyorlardır. Kazablanca\'nın ilginç bir yanı ise de ; senaryosunun birden hatta beşden çok kez fazla yeniden yazılmış olmasıdır. 1943 yılında En iyi Film, Yönetmen ve Senaryo oscar heykellerini kucaklamıştır.* Ilsa karakterini canlandıran Ingrid Bergman, filmin sonunda hangi erkeğe varacağını ancak çekimler başladıktan bir süre sonra öğrenebilmiş. ABD Film Enstitüsü tarafından 2002 yılında tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi. Bu durumunda Kazablanka için büyük bir onur ve muhteşem bir başarı elde ettiğini rahatlık ile anlayabiliriz. Özellikle Titaniki geçmesiyle...Ve yine ayrıca ( gördüğümüz üzere filmin başarılarını yaza yaza biteremiyorum ) Kazablanka, 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından \"kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli\" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi\'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Kazablanca gerçekten insanın içine işleyen bir film. Aşkın ne kadar saf ve duygusal olduğunu biz izleyenlere net bir şekilde gösteriyor. Ve benim her zaman inandığım \" Her şeyin hayırlısı \" \'na da yüz yüz noktalıyor...

O dönem bu işi çıkarmak demek şuan ölümsüzlüğü bulmak kadar zor tam savaşın olduğu dönemde cesareti gösterip alttan mesaj vermek tebrik edilecek iş.Filmin temasında yoğun bir aşk vardı oyuncular rollerine kitlenmiş durumda Humphrey Bogart konuşmaya gerek yok beğendim izlene bilir ama o abartılan kadar göklere çıkaramayız günümüzde fakat 76 yıl önce zirvede bir film...10/8.4

hic ıyı bır fılm deıl bence bosa vakıt gecırmeyın derım ben

beklediğimi bulamadığım bi film iyiydi ama o puanı haketmiyo

21.yy aşıklarının mutlaka oturup izlemesi gereken film. Döneminin zorluklarında ne gibi fedakârlıkların yapıldığını da güzel bir dille anlatıyor.. II.Dünya Savaşı'nın politik tarafının bütünlüğü ile değil de yarı politik yarı romantik şekilde çok iyi harmanlanmış bir yapım. Ayrıca çekildiği yıla da bakacak olursak bu dikkat çekiyor. İlk yarısında fazla birşey vermeyen ancak ikinci yarısında üzerine koyarak veren bir film Casablanca.. Rick karakterinin patron gibi görünüp çok temiz bir kalbe sahip olduğunu, herşeyin sadece maddiyat olmadığını (hele ki o yılların acımasız şartları için) gösteriyor bize. Film, oturmuş bir senaryo ve kurguya sahip.. Öyle ki sonlarına doğru grafiği mükemmel yükseliyor. Humphrey Bogart, Ingrid Bergman ve Paul Henreid üçlüsü için bile açın izleyin. Ayrıca Ingrid Bergman'ın siyah beyaz ve o yıllara ait olan doğal güzelliği de gözlerden kaçmamalı. Gerçekten o yıllarda böyle güzel aktirislerin sırrı bu doğallık. Filmi sevmemin diğer bir nedeni aşkın kişisel pazarlık güdülmeden, acımasızca planlar yapmadan, kişilerin kuyusunu kazmadan nasıl yaşanılabileceğinin müthiş bir göstergesi olması. Aşık olan kişi kendinden mutlaka fedakârlık yapmalı. İşte bu filmin özeti de budur bende. --Spoiler-- Ayrıca barda ki adama çarptıktan sonra garsonun birşey çalındı mı diye üzerine telaşla araması da bu yılların ne kadar berbat olduğunu gösterir. --Spoiler-- 8.5/10

Güzel bir film.. Fakat çok abartıldığını düşünüyorum... En güzel aşk filmi değil bence.. Şeyda, Kasımda aşk başkadır,Doktor Jivago, Rüzgar gibi geçti.. Bu filmlerde çok kaliteli... Büyük bir Amerikan propagandası olduğunu düşünüyorum... Bu film tabi ki güzel.. Lakin herşeyin hakkını vermek lazım... 10 ÜZERİNDEN 50 veriyorum...

Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi.Yarattığı harika atmosfer klasik replikleri, mükemmel oyuncu performanları, etkileyi müzikleri ve etkileyici sonuyla eskimeyen belkide hiç eskimeyecek olan büyük bir başyapıt.

Film aslında güzel ama ne biliyim belki büyük bir beklenti ile izlemeye başladığım için beni o kadar da etkilemedi.Filmdeki aşkı daha büyük olur diye düşünmüştüm ama yinede puanım 7.7 / 10

tarihin en önemli aşk filmi budur bence ve kurgusu senaryosu mükemmel işlenmiş bir film.Sürükleyici ve sadece bazı yerlerde insanı sıkıyor bunun dışında gerçekten harika filmin sonunda insan ancak gerçek aşkı algılayabiliyor ve hafızasından filmi çıkaramıyor ve etkisinde kalıyor. Zamanın şartlarıyla çekilmiş oyunculuk senaryo akıcılık ve kurgusu güzel bir film kesinlikle tavsiye ederim puanım 8.8

siyahla beyaz ortak olmuşş..en güzel aşk böyle doğmuşşş

Bir daha çal Sam... bu replikle dünyaya yayılmış olsa da ben fazla abartıldığını düşünüyorum.

işte bu film türk filmlerine öncülük etmiş ve unutulmazlar arasına girmiş, şarkılarda geçmiş, her aşka biraz ilham vermiş tam bir klasik baş yapıt :) izlerken tam olarak bakışlara odaklanırsanız biraz daha fazla hissedebilirsiniz.. iyi seyirler..

ne zaman tv.de gösterilse izlerim.. tek kelimeyle muhteşem bir film. Humphrey Bogart, Ingrid Bergman in oyunculukları süperdi...

Bir film bu kadar güzel olabilir mi? Başka söze gerek yok. Puanım 4/5

Casablanca ,unutulmaz ve belleklerde iz bırakan bir film...Süper bir kadro ve süper oyunculuklar...lazlow,nazi kampından kaçıp Casablanca\'ya gelir.Burdan Amerikaya gidecektir...Özgürlük ve aşk ilişkileri ni çok yönlü işleyen yönetmen harika bir filme imza atmış...

Bol bol provokasyon ile bir tane kaveşin aşkını anlatan kötü oyunculuklarla süslenmiş amerikan aşk filmi isteyen izlesin

arkadaşlar kazablanka filminin filmographysi hakkında bilgi bulabilirmiyim?

Sonunda izleyebildim.Çok etkilenmedim ama o döneme göre bakarsak iyi bir film.

Başlıngıçta çıkan dünya harıtasında kıbrısın olmaması gözüme nedense takıldı

bence tam anlamıyla bir baş yapıt bazen trtde çıkıyor çok güzel bir film

Tek kelimeyle harika???? Döneminin başyapıtlarından birisi bu film 76 yıllık olmasına rağmen hala güncelliğini koruyor İmkansızlıklar içinde bir aşkın 1940'lardaki Casablanca'yı anlatiyor ve öncesinde Fransa'nın işgali sırasındaki durumu gösteriyor.İmkansızlıklar içinde bir aşkı anlatıyor ama sonunda üzüldüm zoraki olarak ayrılmalarına???? Kesinlikle izleyin,kaçırmayın derim Puanım:9/10

Play it, Sam. Play \"As Time Goes By \'\' ..!   Casablanca...Onlar için sadece savaştan sığınmak adına sıkıcı bir liman.Arkalarına bakmadan gidecekleri bir durak.Özgürlük öncesi kaçış bileti.Neden mi burdayım..Geçmişi atlatamamış kanadı kırık bir güvercin gibiyim.Çaresizce sığındığım bu durakta acılarının geçmesini bekleyen bir güvercin.İçimdeki bu fırtınanın geçmesini bekleyerek, öleceğim duraktayım.Hayatımın son durağındayım.Casablanca...Kötü bir zamanda birbirimizi tanıdık...Savaş vardı,insanları öldüren ve biz birbirimize aşıktık delicesine.Engeller belirene dek..İki biletle yalnız, çaresiz ve bir başıma kaldığım günü hatırladım.Gelmemiştin, tercihini yapmıştın hiçbir zaman nedenini bilmediğim.İçimde kanayan yaralardan utanıyordum.Gururumun ön planda olduğu yıllar işte.Her gece ağladığımı kabul etmediğim Casablanca hayatım.Öp beni,son defaymış gibi öp beni...Gelmesen olmazmıydı, yine bitmesek olmazmıydı...   Savaş dahilinde olan her ülkeden casusların olduğu bir şehirde geçen bir aşk öyküsü.Politik açıdan henüz bitmemiş savaş teması barışçıl yönden öyle mükemmel ele alınmış ki, böyle zorlu şartlarda alevlenen bir aşk öyküsü, herkezi etkileyecek cinsten unutulmaz olmuş.Savaşta bir taraf edinmeksizin barış adına birçok mesaj bulabilirsiniz.Zamanın politikal sorunlarına da başvurmuştur ayrıca.Savaş casuslarının bulunmasına rağmen ,film boyunca hiçbirinde kötü niyet barındırılmaması ve fedakarlık,aşk,sevgi,gurur,barış gibi temalara mükemmel yaklaşıp ve tüm insanların beraber olduğunu gösteren bu yapım unutulmazlarım arasına girdi.Son olarak, \' Aşkta Gurur olmaz Sevgili \' diyerek böylesi bir film bir daha zor gelir diyorum...   İYİ SEYİRLER DİLERİM ... PUANIM : 8.8/10-- ► TheSavagery 250 / 62 --

Oyunuculuklar,yönetmenlik ve mekan bir yana son sözüyle beni bitirmiştir.Bu film devam etse ya da 4 saat sürseydi inanın 1 dk bile sıkılmazdım.Gerçekten günümüzün birçok filmine fark atıp ezer geçer bu film.

sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı Evet. Seni seviyorum repliği nereden çıktı Hayır varda ben mi düzgün izleyemedim arkadaş

benim için en iyi filmler arasında izlemeyenler için öneririm

-Dün gece nerdeydin? -Çok zaman geçti hatırlamıyorum. -Bu gece ne yapacaksın? -Şimdiden o kadar ilerisini göremem.

\"onu çal sam. hadi...as time goes by\'ı çal.\"

Gerçektan çok etkileyici bir film ancak arkadaşların yorumlarına katılıyorum bu kadar puanı haketmiyor.Film senaryo bakımından muhteşem olsada malta şahini filminde de beğenmediğim Humphrey Bogart vasat performansıyla kaliteyi düşürüyor.Nedense bu adamı sevemedim oyunculuğu bana çok sıradan ve donuk geliyor.Sonuç olarak kesinlikle izlenmeli ama çok da fazla bir beklentiye de girilimemeli.

Tam bir başyapıt o zamanın şartlarına bakarsak inanılmaz iyi hala bu filmden esinlenmeler görüyoruz yeni filmlerde Humphrey Bogart muhteşem bir performans göstermiş arşivlik bir film

43 yapımı bir kalsik..bu filme yorum yazılmamalı bence.o yıllara ait çok film bilmiyorum ama daha sonra çekilen filmlerle karşılaştıracak olursak iyi bir konuyu işlemiş,aşk sahneleri etkileyiciydi.aşk ve intikam.işte budur!!

\"- Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı?\" \" - Evet.\" \" -Seni Seviyorum.\"

42 yapimi bir film 2011 dede izleniyorsa ,bunca insan yaniliyor olamaz

o yıllarda oyunculuk bi başka güzel bi başka duruyorlar ekranda daha bi alımlı daha bi karizma filmin hikayesi ve oyuncuları da bu kadar başarılı olunca üstünden 71 sene geçmesine rağmen hala izlettiriyor kendini...

bunu neresi bu kadar övülmüş hiç anlamadım. döneminde nasılmış bilmiyorum ama günümüzde çok sıradan bir film olarak kalıyor..

imdb puanı biraz fazla geldi bana da..ama hoş bi filmdi..vakit kaybı diye nitelendiremeyeceğim bi filmdi

Savaşının etkisi altında kaçışı, yeni bir başlangıç bulma çabalarını, fedakarlığı, erdemi, entrikaları, vatanseverliğin içinde aşkın filizlendiği bir film. Filme adını veren Casablanca’yı, şehir görüntüleri veya dış çekimlerde izlemiyoruz ama sırf barın içi bile o havayı hissettirebiliyor. Ve bundaki en güzel unsurlandan birisi ''yeniden çal Sam'' şarkısı... Çok büyük bir ücret ödeyerek alınan oyunun senaryosuna düşük bir bütçeyle film çekilmişti. Senaryosu defalarca yazıldı ve değişik sonlar hazırlandı. Öyle ki Bergman'ın hangi erkeği seçeceğini filmin sonuna kadar bilmeyişi ve yönetmenin “Her ikisiyle de kalacakmış gibi oyna” denildiği biliniyor. Filmde yönetmenin Humprey Bogard'ın rolüne diğer seçeneği Ronald Reagan idi.

Canınız her zaman izlediğiniz filmlerden sıkıldıysa elinize bir bardak kahve alın ve bu güzel siyah beyaz filmleri izleyin...   Casablanca, zamanında büyük ilgi görmüş bir film. Alışkın olmadığım zaman sıkıldığım, anlamadığım zamanlar oluyor ama nedense şuana kadar izlediklerimin arasında \'\'nasıl bu kadar övülmüş?\'\' dediğim siyah beyaz bir film çıkmadı karşıma. Beğenmediğim olsa bile çok kötüsüne rastalamadım. Birde yorumlara baktığım zaman sinemadan anlayan arkadaşların çekimler ile yazdıklarını okuyunca bildikleri vardır elbet dedikleri gibi o zamana göre kaliteli çekilmişlerdir diyorum.   Bu filmde belirli mekanda çekilmesine rağmen hiç sıkmadı. Ama sıkmamasının nedeni biraz da Humprey Bogart tı. Oturuşunda, konuşamasında öyle bir ağırlık ve karizma varıd ki film boyunca onu korumuş ve izlettirmeyi başarmış...   Sıkılmadan izleyebiliceğiniz bir film. Çok uzun olmaması da bu izlemeniz bir için sebep çünkü uzun olup birde siyah beyaz film olunca bazen insanda önyargı oluşabiliyor. Bu filmi rahatlıkla izleyebilirsiniz...

filmin beni en çok etkileyen iki yönünden birincisi, malum, (cemertem arkadaşımızın da yazdığı gibi) \"eski günlerin hatırına, o şarkıyı bir kere daha çal sam\" repliğinin peşinden şarkıyı dinlemek... müthiş. ikincisi de, rick ile ilsa\'nın (flaşbek) paris\'deki günleridir. haksızlık etmeyeyim, final de insanın içini sızlatan şekilde... yönetmen michael curtiz\'in asıl çatışmayı rick ile ilsa arasına koymuş olması (senaristlerin de hakkını yememek lazım), film boyunca devam eden gel-git\'ler seyirciyi perişan ediyor. arşivinizde yoksa mutlaka bulun, derim.

Film çekildiği tarihe bakılınca zamanının en iyi filmlerinden. Konusu şu anda bize klasik gelebilir ama bütün yorumları tarihe göre yapmak gerekir. Humphrey Bogart oyunculugu cok iyi diyebiliriz. Ama bende çok büyük etki bırakan bir film değil. 10 üzerinden 8

Fılmı 5 dk once ızledıgımden nereden baslıyacagımı gercekten bılmıyorum.Cok etkılendım fılmden.Ilk 15 dk alısamadım tam.Sıyah beyaz oldugu ıcı gozum alısmadı bır kere :).Şaşırtıcıydı gercekten.Ama sonrakı o gecen sure nasıl gectı anlamadım bıle.Boyle fılmler ızlenmelı.Kendıne gore bır havası vardı.Ingrid Bergman donemın en unlu kadınlarından.Humphrey Bogart desen ona keza.Claude Rains cok karizmatikti.Dıger oyuncularda oyle.Dooley Wılson rolunde cok sempatık.Lisa\'nın son ana kadar kımınle gıdecegı cok belırsızdı.Lui ile Ricky\'nin süpriz olayı gercekten ilginçti.Sonu umdugunuz gıbı bıtmıyor.Şaşıracagınız cok noktalar var.Ricky rolunu cok karızmatık yapmıslar.Gercekten kendıne has cok ozel bır havası vardı.Buna tabi Humphery Bogart\'ın payı buyuk tabiki.Muzıkler superdi.Ozellikle Lisa ile Ricky\'nin şarkısı.Muhteşem bir öykü CASABLANCA

'' beni pek etkileyemedi'' ''abartıldığı kadar güzel değil'' diyenler bence sinema bilgisini gözden geçirsinler 10/10

Muhtemelen siyah-beyaz film dönemine denk gelmeyen yaşımın özelliğidir...Filmde görsellik olmazsa olmazdır benim için...Ve siyah-beyaz filmleride bu görsellikten uzak bulur...ne kadar tavsiye edilirse edilsin izlemeyi hep erteler dururum...   Bu filmide bu önyargım yüzünden uzun süre ertelemiştim...Değerli bir arkadaşın tavsiyesi üzerine bu önyargımdan sıyrılıp izledim filmi...   * Bizim 2+2=4 eder tarzı yeşilçam filmlerimizle...yani olayları film başladığı an tahmin edebildiğiniz Türk yapıtlarıyla kıyaslamak yersiz bu filmi...Günümüzdeki yapıtlarla bile kıyaslayamayız açıkçası...Neyse zaten çok severiz, kullanalım...: "GAVUR YAPMIŞ..."   Edit: Filmde son derece karizma bir rol olan Ricky karakterini, hakkını vererek taşıyan Humphrey Bogart\\\'ın profil resmini bir Casablanca sever değiştirtebilirse sevinirim...Zira oldukça kötü duruyor...

Bu filmin bence en önemli özelliği sonunun tahmin edilebilir olmayışı. Rick karakterinin en önemli özelliği kişiliğinin çok sağlam temellere dayanması. Nihayetinde bunu filmin sonunda da gördük. Gurur gurur gurur. Çok çok beğenmesem de iyi bir filmdi.

GÜZEL BİR AŞK FİLMİ.. KONUSU ÇOK İLGİNÇ.. MUTLAKA İZLENMELİ 9/10

dün gece neredeydin?-çok zaman geçmiş hatırlamıyorum.-bu gece ne yapacaksın?-o kadar uzun vadeli plan yapmıyorum.** Bütün dünyada, tüm kentlerdeki tüm barlar arasında, o benimkine geldi.” Ilsa: Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Rick: Evet Ilsa: Seni seviyorum

Curtiz Aşk ve gerçeğin nasıl bir arada yaşadıgını göstermektedir.

çocukluğumun trt1 filmi siyah beyaz, ozamanlar anlamasamda aşkı macerasına ve arkadaş-dost luğuna takılmıştım sevmesemde barları iki güzel bakış çekmişti herhalde;)işte öyle..casablanka birde rüzgar gibi geçti büyülü filmler ee avaremo da var..

“Bir daha çal, Sam. Eski günlerin anısına”. “Casablanca” sinemanın başyapıtlarından biri.1989 da “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasında görülerek Amerikan ulusal film arşivinde muhafaza edilmesine karar verillen film, 1943 te 8 Oscar adaylığından “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Senaryo” dallarında Oscar kazanmıştır. 2002 yılında da tüm zamanların en iyi aşk filmi seçilmiştir. Ancak, üzerine pek çok kitap yazılan, eleştirmenlerce üzerine yazılmadık, söylenmedik söz bırakmadıkları film II. Dünya Savaşının sürdüğü ve daha kimin kazanacağının belli olmadığı bir zamanda çekilmiş olmasıyla sadece bir “aşk filmi” değildir. Çekim esnasında her gün senaryosuna eklemeler ve çıkarmalar yapılarak çekilen film, bilhassa final sahnesininde Humprey Bogart dışındaki oyuncuların filmin sonunun ne olacağını bilmemesi nedeniyle çok başarılı oyun verdikleri de belirtilmektedir. Sinemanın icadından yaklaşık elli yıl sonra çekilen bu film, üzerinden 75 yıl geçmesine ve filmi gerçekleştiren kişilerin hiçbirinin yaşamıyor olmasına rağmen unutulmamış,zirveden hiç inmemiştir. Film, Nazizm karşıtı görüşünü sergileyen pek çok siyasi sembol ve alt okuma metinleriyle doludur. Her seyredişte farklı özellik ve anlamlarını bulduğumuz bu özelliklerden elimden geldiği, dilim döndüğünce bahsetmek isterim. 1942 yapımı olduğuna inanmanın güç olduğu film bize izleyeceğimiz öykünün ön anlatımıyla başlıyor; “İkinci Dünya Savaşının yaklaşmasıyla tutsak Avrupa'daki gözler, umutla veya umutsuzlukla Amerika'daki özgürlüğe çevrilmişti. Lizbon, gemi kaynayan bir liman oldu. Ama Lizbon'a ulaşmak o kadar kolay değildi. Göçmen kafileleri ıstırap içinde, dolambaçlı yollardan ilerliyorlardı. Paris'ten Marseilles'e, Akdeniz'den Oran'a. Oradan da trenle, arabayla ya da yaya olarak Afrika kıyılarından Fas'ın Casablanca şehrine. Burada talihli olanlar, para, ısrar ya da şansları sayesinde çıkış izni alıp, Lizbon'a koşuyorlardı. Ve Lizbon'dan ver elini Yeni Dünya. Kalanlar ise, Casablanca'da bekliyorlar. bekliyorlar, bekliyorlar, yine bekliyorlar.” Filmde anlatılan aşkın simgesel olduğu Rick ve Ilsa nın aşkının, Amerika ve Avrupayı simgelediği alttan alta hissettirilmektedir. “Özgür Fransa” ya ise filmde pek çok gönderme yapılıyor, daha filmin başlarında evrak eksiği olduğundan polisten kaçan kişinin Alman işgalinde Fransa’da kurulan Vichy Fransa’sı hükümeti başkanı Mareşal Philippe Petain’in afişi önünde vurulması, elinde de De Gaulle’ün Londra’da kurduğu direniş örgütünün simgesi olan Lorraine Haçı”nın olması filmin Nazi karşıtı tavrını net bir şekilde gösteriyor.Bu haçı daha sonra Rick’in gece klübünde Victor Laszlo’ya kendini tanıtmak isteyen Berger isimli kişinin gösterdiği yüzükte görürüz. İki Alman asker öldürülerek, onlardaki iki taransit geçiş vizesi kayıptır. Rick’in yerine gelen Ugarte vizeleri kendi adına saklaması için Rick’e verir, kendisi tutuklanır. Ilsa kocası Victor’la Rick’in yerine gelir ve piyanist Sam’den “As Time Goes By / Zaman İlerledikçe” yi çalmasını ister, Sam istemeye istemeye razı olur. Ilsa’nın onu ve Rick’i daha önceden tanıdığını öğreniriz. Müzik yayılır… You must remember this / Bunu hatırlamalısın A kiss is still a kiss / Bir öpücük hala bir öpücük A sigh is just a sigh / Bir iç çekme hala bir iç çekme The fundamental things apply / Anlamını bulur herşey As time goes by / Zaman ilerledikçe And when two lovers woo / Ve aşıklar kur yaparken They still say: "i love you" / Hep ''seni seviyorum'' derler On that you can rely / Sakın inanmamazlık etme No matter what the future brings / Geleceğin ne getirdiği farketmez As time goes by / Zaman ilerledikçe…. Rick hışımla gelir ve Sam’e bunu söylememeni ister. Bar kapandıktan sonra Rick geçmişi hatırlar, Ilsa ile olan ilk tanıştıkları zamanı Ilsa hep “Geçmişe dair soru sormak yok” demiştir. Viktor’un ölüm haberini alan Ilsa’nın yalnızlığını Rick’le geçirdiğini, Viktor’un yaşadığını öğrendiği anda da Rick’i terk ettiğini öğreniriz. Tren garında yağmur altında Rick tek başına elinde Ilsa’nın gelemiyeceğini bildiren mektubuyla kalışına şahit oluruz. Filmde simgeler devam eder; Rick, Ilsa’ya Paris’in işgali sırasında “Sen mavi giymiştin, Almanlar gri” derken, Fransız bayrağının “özgürlük” rengi olan maviye atıfta bulunduğunu, Ilsa’nın da “Evet o kıyafeti bir kenara attım, Almanlar giderken tekrar giyeceğim” demesi, özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz demekti. Rick’in yerinde Almanlar kendi marşlarını söylemeye başlayınca, içeri giren Victor hemen Fransa marşıyla karşılık vermek ister, müzisyenler önce Rick’e bakarlar, burada Amerika savaşa girmezse Avrupa’nın zafere ulaşamayacağı vurgulanmaktadır. Rick onay verir ve hep bir ağızdan “La Marseilles”i söylemeye başlarlar, Strasser hemen barın kapatılmasını ister.Akşam Ilsa gelir, Rick’e / Amerika’ya “transit geçiş mektuplarını Viktor’a vermesi / savaşa girmesi” için adeta yalvarır. “Bir kadın / (Avrupa) seni üzdü diye, sen tüm dünyadan intikam alıyorsun” der. Ilsa, Rick’i silah dahil her yolla tehdit eder, hiçbiri iş görmeyince Rick’in kendisine olan eski günlerdeki zaafını kullanır, Rick, Ilsa’nın hep Viktor’un olacağını artık anlamıştır. Rick / (Amerika) her ne yaparsa yapsın Ilsa / (Avrupa)’nın asla kendi çizgisine girmeyeceğini, kendisinin olamayacağını kabullenmiştir. Victor’da, Rick’e “mektupları bana verme ama Ilsa’yı/ (Avrupa)’yı kurtar” der. Rick/(Amerika) yardım planın devreye sokmuştur artık, transit geçiş belgelerini onlara verecektir. Havaalanında Victor ve Ilsa’yı uçağa bindirirken alana gelen Binbaşı Strasser / (Almanya), Pearl Harbour yenilgisiyle savaşa giren (Amerika) / Rick’e silahını doğrultuyor / savaş ilan ediyordu ancak kaybeden kendisi oluyordu. Rick /(Amerika) onu vuruyordu.Uçak havalanarak Ilsa ve Victor’u Casablanca’dan özgürlüğe uçururken, Yüzbaşı Renault / (Fransa)’nın gelen polislere “Her zamanki şüphelileri tutuklayın” demesi ve Rick’e / (Amerika)’ya “ sadece duygusal değilsin, vatansever de oldun” demesi, Amerikanın savaşa dahil olmasını anlatıyor. Artık Fransa’daki hükümetin bittiğini de elindeki Vıchy şişesini çöpe atarak gösteriyor. Rick’in / Amerika’nın da “Louis.. sanırım bu iyi bir arkadaşlığın başlangıcı olacak” sözü Amerikanın, kendi bağımsızlık savaşındaki yardımları için Fransa’ya bir teşekkürü oluyor adeta. Bu bahsettiklerim üzerine filmi bir kez daha izlerseniz, gizli ajanların, vatan hainlerinin, Nazilerin ve Fransız direniş örgütü üyelerinin kol gezdiği Casablanca’da geçen hikâyenin sadece yaşanan umutsuz bir aşktan ibaret olmadığınının daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Filmde bazı ilgi çekici diyaloglarda var. Yvonne- “Dün gece neredeydin?”. Rick- “Çok zaman geçti hatırlamıyorum” Yvonne- “Bu akşam seni görebilecek miyim?”. Rick- “Şimdiden akşamın planını yapmam” sözü… Rick’in Sam’e “Onun için çaldın, benim içinde çalabilirsin. O dayanıyorsa ben de dayanırım” der. Ilsa’nın Rick’e “Dünya harabeye dönerken, biz aşık olmakla uğraşıyoruz” sözü dikkat çekiyor. Yazım uzadı, kusura bakmayın. Bilhassa benim vazgeçemediğim film olan “Casablanca” söz konusu olunca sözüm bitmedi. Nerede hangi şartta denk gelirsem, ayrılamayıp, oturup sonuna kadar defalarca izlediğim bir filmdir.Yapım yılının çok ötesinde olan, kusursuz yönetim, kamera, müzik ve unutulmaz oyunculuklar içeren, bilhassa İngrid Bergman’ın sinema tarihindeki en güzel halini gösteren bu muhteşem filmi, görmeyenin olmadığını düşünerek, her seyredişte farklı bakış açısıyla farklılıklar bulacağınız ve daha da bağlanacağınız filmi tekrar seyretmenizi öneririm. Yazımında bu yönde bir katkısı olursa bu da beni mutlu kılar. Ama, Bergman hakikaten çok güzel…

Kaliteli sürükleyici bir filmdi. Dooley Wilson'ın şarkılarının, filmin ilk giriş bölümünü çok iyi geçiştirdiğini söyleyebilirim. Yoksa sıkıcı olabilirdi.

Bir daha çal, Sam. Eski günlerin hatırı için…Onu çal Sam. Hadi…

üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala çok güzel etkileyici bir film ama sonunu beğenmedim herkesin izlemesini tavsiye ederim:))

Yapım yılına göre gayet başarılı bir film.Çılgın bir aşk hikayesi beklemeyin,Aşkın özünü veriyor film.Bu zamanda anlamak zor olsa gerek.Yalnızlığı daha ön planda hissettim ben.Repliklerine Diyecek söz yok.Yıllardır arşivimde olan fakat izlemek için uygun zamanı bulamadığım bir film di ta ki bu geceye kadar.Bence Harika. 10/9

içime dert olan filmden birisi. 9/10

film nasıl bu kadar puan almış ilginç.bu filmden etkilenmese de entel sınıf içinde görünmek isteyenlerde yüksek puan vermiş olsa gerek. entel danteller eksilesin yorumumu.

21. yüzyıla aşk\'ın ancak kırıntıları ulaşabildiği için böyle bir romantizm günümüz insanına ağır gelebilir.

Güzel bir film. İzlemeden önce seveceğimi düşünmüyordum fakat sıkılmadan ve severek izledim hoş müzikler var,özellikle Sam ve Rick karakterlerini beğendim.

Aşk mı? erdem mi? Filmin konusu ve başrol oyuncusu Ricky karakteri güzel bir oyunculuk ortaya koymuş. Dönemine göre etkileyici bir film olmuş. Fazla beklentiye girmeden izlenebilir.

Sinema tarihinin en muhteşem filmlerinden biri. Tam bir klasik. Söylenecek çok bir söz yok seyretmek gerek...

Casablanca (1942).. Benden nefret mi ediyorsun.. Seni düşünecek vaktim olsaydı, inan senden nefret ederdim.. Siyah-beyaz çekimleriyle türünün en iyisi gösterilen film.? Yönetmenliğini Michael Curtiz ismini görüyoruz.. Başrollerini Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman paylaşmıştır.. İki oyuncuda zamanın en iyilerinden ikiside oscar ödülünün sahibidir.. Bu filmde Humphrey Bogart göstermiş olduğu performans ile En İyi Erkek Oyuncu dalında adaylığı bulunuyor..  Film 8 dalda oscara aday olup 3 tanesini (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo) ödüllerini kazanmayı başarmıştır.. İmdb Top 250 Listesinde film almış olduğu puan ile 18. sırada bulunmaktadır.. Konusu ikinci dünya savaşında geçmektedir.. Fasın Kazablanca şehrinde ünlü bir barı işleten Rick Blaine karşısında unutamadığı aşkı İlsa Lund ve kocası Victor Laszlo hiç beklemediği bir zamanda karşılaşırlar.. Unutamadığı aşkını yıllar sonra görmek Rick iyice kafasının karışmasına neden olacaktır. Kocasının amacı Amerikaya kaçmaktır ve Rick yardım etmesini ister.. Klasik severler özellikle romantik türü tutkunları bu filmden fazlasıyla istediğini alır.. Ama ben bu filmden o kadar da etkilendiğim söylenemez.. Filmde İlsa ve Rick arasındaki aşk oldukça sıradandı.. Yapım yılına bakacak olusak İkinci dünya savaşında çekilmiş olması bence bu kadar ilgi görmesine yol açtığını ve aldığı imdb puanının oldukça fazla olduğunu imdb top 250 listesini bitirenler de bana hak vereceğini düşünüyorum.. Bir kaç sahne dışında pek ilgimi çekmedi.. Tekrar çal Sam sahnesi oldukça başarılıydı.. As Time Goes By parçasını dinlemenizi tavsiye ederim.. Biz yeşilçamda bu konuyu defalarca çektik belkide o yüzden ben hayal kırıklığına uğramış olabilirim.. Filmi bu kadar önemli kılan bana göre kullanılan replikler onun dışında o kadar da abartılacak bir film olmadığını düşünüyorum.. Yinede romantik severlere tavsiye ederim.. 7.6 Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı.. Evet.. Seni Seviyorum..

kaç defa izlediğimi hatırlamıyorum bile... sinema tarihinin en romantik filmlerinden biridir. yalnız kadınlara rick gibi bir romantik beklemek şeklinde olumsuz bir etki yapar:))

Beğenenler kadar beğenmeyenlerinde çok olduğu bir film. Nasıl ki tarihi olayları geçtiği dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekiyorsa filmleri de çekildiği yılın şartları göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerek. O yüzden 1942 yılında Amerika'da vizyona giren filmi günümüz sinema teknolojisi ve diğer açılardan değerlendirmek hata olur. Çekildiği zamana göre mükemmel bir film.

bizim bir ingilizce hocası vardı bize bu filmi izletti ben pek beğenmedim ama böyle filmlerin ayrı bir hayran kitlesi oldugu mevcut onun icin kimi cok beğenir kimi hiç beğenmez izle ve gör..

Sinema bir dildir...sinema görsel anlatım sanatıdır..mesaj vardır iç içe örülü hikayeler karakterler ve o karakterlerin mesaja bağlanması...o kadar güçlü bir dili var ki filmin defalarca izlenmesi gerekir..hadi şunu kabul edelim aksiyon efektler oyunculuk ışık ses hepsi anlatımınıza yardımcıdır...ama asıl olan sinema dilidir...şimdi doğruları söyleme zamanı...film:savaş ve aşkı konu alıyor...ve türünün ilk örneği bayrağı ileri taşıyan bundan çok daha iyi aynı konuda filmler olmuştur ama bu kategorinin ilk filmlerinden biri...senaryo oyunculuk etkileyici..hatta sinemamızın neden bu kadar kabız olduğunu bize anlatıyor...kendi hikayemizin olmadığını ispatlıyor...biz kendi sinema dilimizi oluşturamadık ki ses efekt ışıkla bunları süsleyip dünya çapında bir sanayi oluşturalım...bollywoodun bile bir dili var ama yeşilçamın dili yok anlatım yavan...saman tadında filmler çekiyoruz ve ben 1942 yapımı bu filmden çok çok zevk alırken bir kaçı hariç bizim sinemamız 40 lı yılların bile diline ulaşamamış...

Pek tarzım olmayan bir filmdi yer yer siksa da güzeldi bence klasik sevenlere tavsiye edilir 10/7.5

izledigim en iyi aşk filmlerinden ama bir selvi boylum al yazmalım değil.

1942 ylında yapılmış bir film insan ilk baştn bu filmde ne yapılmış olabilir die düşünüor ama filmin yapıldığı tarihteki şartlara göre oldukça iyi olduğ gayet ortada seneryosu müthiş puanım 10 / 9

simdiki "modern zaman aşklari "adi altinda yalnizliga ve kendine asik olma hallerimizden tiksinen biri olarak fazla gercekustu ve eski olsa bile kendini izleten ve evet herkesin de izlemesi gerektigini dusundugum bir film. Hatta bu filmi izledikten sonra eskiden aşk varmış şimdi yokmuş gibi dedim içimden ..Eskiden aşklar halı tezgahında dokulurdu.. nakış nakış ..mendillere yazılırdı isimler, yüreklere kazılırdı gizlice oysa şimdi çorak gönüllere ekiliyor sevdalarr seher vakitlerinde..Yani teknolojik aşklar J Filmden baslarda birsey anlayamaz zamana adapte olmaya calisirsiniz, humphrey bogart hangisi,nerde diye aranırken ingrid bergman icin mi guzel kadin diyorlar,hani, demek o zamanın güzellik anlayisi farkliymis falan filan derken o inanilmaz replikleriyle alip guturur film sizi.. Aşk sadece bir ayrıntı aslında.kurgu izleyeni hep bir yanılgıya itiyor. humprey bogard nedense çok iticiydi ilk başta.\\\'kalas gibi bir adammış bu ya.\\\' diyorsunuz.ve bu filmin son beş dakikasına kadar böyle gidiyor.ama ondan sonra tek başıma izlediğim halde alkışlamak istedim.diyolog şöyleydi: -\\\'üç kişinin arasındaki bir sorunun bütün dünyaya mal olmuyacağını çoktan öğrendim.\\\' belki şu an bir şey ifade etmiyor olabilir ama filmi izlediğinizde bunun altında yatan erdemi anlıyacağınızdan eminim… En sevdiğim filmin repliği hiç aklımdan çıkmayacak galiba --- dün gece nerdeydin? rick: uzun zaman oldu hatirlamiyorum

Eski yapım bir film olduğu için günümüz insanlarına sıradan bir aşk hikayesi gibi gelebilir.Fakat bu tür filmleri izlerken zamanı geri sarmamız gerektiği düşüncesindeyim.Böyle olunca gözümüzde sıradan gibi görülen aşk hikayesinin devleştiğini farkedebiliyoruz.Mükemmel oyunculukların yanında kısa kısa replikler filme doyum olmadığını gösteriyor.İzlenilmesi tavsiyemdir.

Harika bir film olmuş bir an bile sıkılmadan izledim mutlaka izlenmeli

Çok abartıldığı için izledim. Sıkıcı geldi pek beğenemedim. Bence bu kadar yüksek bir puanı hak etmiyor. Tavsiye etmem 10/3.

klasikler arasında sayılan bir film yapıldıgı döneme göre gerçekten konusu seneryosu güzeldi bu filmi bügünkü romantik-dram-aşk yapıtlarıyla asla karıştırmayın ve büyük beklentiler içinde olmayın ama herşeye ragmen izlenmeli diyorum çünkü kült filmlerden biridir arşivde olmalı....herkeste oldugu gibi benimde aklımda şu replik kaldı: dün gece naptın: rick:hatırlamıyorum uzun zaman oldu bu gece napıcaksın rick:düşünmek için uzun zaman var...

film yapım yılının çok çok üstünde bence. çok kaliteleri bir aşk hikayesi. senaryosu çok üst düzey. böyle bir yılda böyle mükemmel bir filmin yapılışını gerçekten taktir etmek gerekir.

blu-ray arsivine yeni kattigim film :) cok iyi

Bu filmi çekilişinden tam 68 yıl sonra izledim ve filmi çok beğendim. Özeillikle oyunculuklar süperdi. Bogart\'ın Sierra Madre Hazineleri\'nden sonraki en iyi performansıydı bana göre. Filmin konusu da  iyiydi. Senaryo her ne kadar çok başarılı olmasada yine de film çok güzeldi. 10 /10 sonuna kadar hak ediyor.

Play it Again Sam bu sahneyle belkide en iyi dram filmi olabilir o yılda çekilmesine rağmen şimdi bile izlediğimde tek bi sahnede bile sıkılmadığım etkieyici ve orjinal bir film gerçekten bir klasik 8 /10

Bumuymuş arkadaş bende puana ve imdbdeki listeye bakarak gözümde çok büyükmüştüm belki bende problem vardır bilemem ama ben daha çok büyük bir aşk hikayesi beklerken hayal kırıklığına uğradım hatta film biterken çok şaşırdım böyle biteceğine inanmadım sonuç olarak fazla abartıldığını düşünüyorum beni dışlayanlar olabilir ama herkesin fikri kendine tabi ki...

film görünüş olarak çok kötü duruyo ama anası bı film bilmiyorum önerileriniz nedir izlemeyenler için

okadar aham şaham bir film olmamasına karşın oynandığı yılı goz onune alırsak cok basarılı bır yapıt.8.5/10

Film için söylenecek söz yok. Aşk var kırgınlık var savaş günlerinde geçen alengirli olaylar var oyunculuk desen zaten Humprey Bogard ve güzeller güzeli İngrid Bergman var patlak gözlü abimiz Peter Lorre var ve adını sayamadığım daha nice oyuncu var.Konunun işleyiş güzelliği bak işte oda on numara kısaca oda var. Filmde kısaca yok diye bir şey yok. Bu kadar olumlu şey saydıktan sonra böylesine sağlam bir başyapıtı izlemez iseniz oda sizin kaybınız diyorum başka da bir şey demiyorum.

71 yıllık bir filmin beni bu kadar etkilemesi...

Gerçekten bir başyapıt bu film. Oyunculuklar  çok iyi. Ama bahsedildiği kadar aşk yoktu.  Kendimi 1942lerde yaşıyormuş gibi hissettim. Hele \'as time goes by\' şarkısına bayıldım. Bu aralar dilimden düşmez artık. İzlemediyseniz -ki ben de daha yeni izledim- muhakkak izleyin derim. İyi Seyirler...

mükemmel bir yapım...casablanca...filmi anlamak için 2 kere izledim...müthiş aşkkk

Dönemine gere başarılı bir yapım güzel bir aşk hikâyesini iyi bir şekilde beyazperdeye yansıtmış oyunculuklar falanda çok başarılıydı 10/7.5

casablanca yı ilk defa gecen sene sinematografi dersinde izlemiştm. 1942 yılına bakınca bir şaheser :)

Aşk bazen, gitmesine izin verebilmektir. Dramatik bir sonla neticelenen güçlü bir aşkın hikayesi. Unutulmayanlardan. 8.0/10

alıntılara felan bakınca bekletiniz çok yükseliyor ama beni pek etkilemedi

Film çok üst düzey değil ama bir kaç replik çok güzeldi. Dönemin yapısı gereği sanırım romantik etki yüzünden ciddi senaryosu olan bir film bile izlerken ciddi gelmiyor :) Arada izlenir sırf izlemedim dememek için. 10/7.0

Sinema tarihinin en büyük başyapıtlarından biri. Ama aksiyon ve korku filmleri gibi hareket yüklü filmler diyebilieceğimiz türden filmlere alışanlar için biraz sıkıcı olabilir. sinemaya ilgim sonsuz sıkılmadan izlerm diyebilenler için harika bi yapıt :))

Filmin siyah beyaz olması izleyiciye çok çekici gelmeyebilir ama şunu söylemeliyim, 1942 de böyle bir aşk filmi yapılmış,oyunculuklar inanılmaz ve o zamandan bu zamana bundan daha iyi senaryo ortaya çıkmamışsa ben buna işte başyapıt derim...filmi izlerken gerçekten 1942 de mi yapılmış nasıl olur diye düşünmekten geri alıp izlediğim sahneler  10/10

Mükemmel bir film. Çok iyi bir aşk filmi. Diyalogların bol ve kaliteli olduğu bir film. Müziklerin iyi olduğu film. Aşkı güzel anlatan bir film.

Dünyanın en güzel renklerine sahip olan aşk, renksiz ekranda daha renkli görünemezdi. Başyapıt nasıl olur dersi.

Gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi olabilir mi,tartışılır fakat Humphrey Bogart\'ın mimiklerini en iyi,en abartısız,en doğal haliyle kullandığı film. Klasik olmasının verdiği hazsa şahane. En çok bilinen filmlerden biri olmasını da hesaba katarsak sanırım izlemeyenlerin çok ayıp ettiğini söyleyebilirz. O zaman izlemeyenler en yakın zamanda izlesinler,böyle bir klasik kaçırılmaz! İyi Seyirler ;)

\'\'Bizim için aşk Paris\'ti!\'\' Bu cümle sizce de her şeyi açıklamıyor mu?

Film şu yani aşkı için adam bir şeyler yapıyor. Beni hiç etkilemedi. Ama duygusal bir insan izlesin o zaman onun için bir anlamı olur bence.

Tekrar Çal Sam... Evet dünyanın diğer yerlerinde insanlar çılgınca birbirini katlederken, Casablanca\'dakilerin sadece strateji oyunu oynar gibi davranmaları belki de hala insan olduklarını, barış içinde içiçe mutlu yaşamaya ihtiyaç duyduklarını anlatmış film. Ve o kargaşada böylesi bir sığınak hayali sunulmş bize.  Geçmişe ve fedakarlıkla unutulan aşka odaklanmış film. Ve tabii ki Casablanca\'daki insana o kadar iyi bürünmüş ki Bogart, unutulmazlar arasına girmeyi çoktan haketmiş. Sevgilisini uğurladığı son sahne de bir başka unutulmazdır benim için.

Harika bi filmdi... Her zaman sıkılmadan izlenebilir....

ıkı ask arasında kalan kadının zorluklarını anlatan harıka bır fılm bence buram buram ask kokusu var her sahnesınde

Artik bu filmi bilmeyen yoktur sanirim, klasik bir eser..izlemeyen kaldi ise hiç durmasin..Efsane bir basyapit bence… 10/10 u hakeder.

Filmdeki dialoglar o kadar güzel esprilerle ve düşündürürücü sözlerde dolu ki hafif tebessüm oluyor yüzünüzde.Filmi çok beğendim eminim ki rick beyazperdenin unutulmaz karakterlerinden biridir.Filme gelirsek o şartlarda böyle güzel bir film çıkarmaları gerçekten takdire şahan büyük bir iş başarmışlar.İşin ilginç tarafı ise halen daha izleniyor olması.Gerçekten film baştan sona sinema kokuyor oyunculuk öylesine iyiki sizlerede bunu hissettiriyorlar.Her zaman siyah beyaz filmler dikkatimi çeker ve beni bir film izleyicisi olarak ödüllendirilmiş biri gibi havaya sokar.Son olarak sinema severlerin mutlaka kaçırmaması gereken bir film.Mutlaka arşivlerinde birden çok bulundurmaları gerekir:).

\'Dünyada onca kentte onca batakhane varken o kadın benimkine geldi.\' ve bir daha çal Sam o dayanabiliyorsa ben de dayanırım replikleriyle beni darmadağın eden müthiş bir klasik. Bergmana aşık olduğum film. o anlamsız gibi görünen bakışların arkasındaki derinliği tarifsiz manalar. Yıktı, bitirdi beni bu film...

merak ettim ama izliyim mi izlemiyim mi karar veremedim adını çok duydum

Eskiden sinemaya daha mı çok önemv eriliyodu acaba bu nasıl bir rol dağılımıdır ya. 10 değil 15 oscar alsada hakkıylan alabileceği tek filmdir belkide. Ricky nin repliklerine hayran kaldım hele o  dün naptın hatırlamıyorum. bugün napacaksın ? o kadar ileriyi göremem sahnesi süperdi ya. Genel anlamda iyi bir film olmuş kaliteli bir yapım zamanına görede birtek o general neden Ricky \' ye neden yardım etti 10 bin dolarıda kaybettiği halde genede Ricky nin kaçmasına izin verdi . İlginçti doğrusu.

TEK KELİMEYLE HARİKAYDI.FİLMİ BİKAÇ YIL ÖNCE İZLEMİŞTİM AMA HER KARESİ AKLIMDA.ROMANTİK TÜRDE EN İYİ FİLM..

Kült film diye tabir edilen bir çok film aslında kült değildir kültleştirilmiştir.Bu film ise nadir olaraktan kült film olmayı hakeden bir filmdir.Bogart filmde gerçekten inanılmazı oynuyor ve çok rahat bir şekilde bunu başarıyor.İzlenilmesi şart olan filmlerden birisi...

2.dünya savaşına farklı bir yerden bakmış , dönemine göre fazlasıyla kaliteli olsa da şu anda çok da etkileyici olmayan ama her sinemaseverin izlemesi gereken kült film. 8/10

ismini çok duyardım çocukluğumdan beri sonunda izlemey fırsat buldum... film çok eski ama senaryosu süper ve zamanın şartlarına göre oldukça güzel kurgulanmış kısaca izenmeden ölünmeyecek bir film bence :)

Çok güzel film. İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Aşk filmlerinin öncüsü. Ama yine de tüm tabuları yıkan bir aşk öyküsü beklemeyin. Replikleriyle akılda kalmayı başarıyor. Böyle bir film için daha etkileyici bir final beklerdim açıkçası. Ama yine de kaçırmayın derim.

günümüz insanı siyah beyaz görüntüleri sıkıcılıkla eş değer tutsada, aslında öyle olmadığını çok iyi anlatan bir film. riky karakterinin sözleri güzel seçilmiş.diyaloglar çok iyi ve iyi düşünülmüş.tebrik ediyorum burdan micheal kurtiz\'i.güzel yönetmiş.  

imdb puanının neden bu kadar yüksek olduğunu asla anlayamadım asla da anlayamayacağım. 7/10

Tek kelime ile muazzam.. Sıkılmadan izlenesi bir klasik film.

1942 yapımı, zamanına göre değerlendirildiğinde başarılı bir film. Zaten görüntülerin siyah beyaz olması filmi benim açımdan daha bir çekici kılmıştı. Müzikler çok güzeldi. Bazı yorumları saçma buldum ve şunu belirtmeliyim ki tekrar tekrar arkadaşlar bu film 1942 yapımı ve şuda bence bir gerçek ki günümüzdeki çoğu aşk filmine taş çıkarır. Beğendiğim replikler Beni hor görüyorsun değil mi .?Seni düşünecek olsam hor görürdüm herhalde..***Dün gece ne yaptın sevgilim ? Çok uzun zaman geçti.Hatırlamıyorum. Peki yarın napıcaksın ? O kadar uzun vaadeli plan yapmam ! ***Seni Casablanca\'ya getiren şey nedir? Sağlığım. Casablanca\'ya şifalı suları için geldim. Su mu? Ne suyu? Çölün ortasındayız. ***Son karşılaştığımız zamanı çok net hatırlıyorum, sen mavi giyiyordun, Almanlar gri***Play it , play; As Time Goes By***Onun için çaldın,benim için de çalabilirsinHatırlayamıyorum.O dayanırsa ben de dayanırım.Çal***Sen kimsin acaba? Daha önce kimdin?Neler yaptın? Neler düşündün?***Sesinin değişmemesi tuhaf. Hala kulaklarımda \'\'Richard sevgilim seninle her yere giderim.Bir trene binip hiç durmayacağız.\'\'

sanırsam ben filmi izlemeden önce farklı kaygılar içerisinde olduğum için filmi beğenmedim. daha siyasi ve tarihsel bir film bekliyordum ama aşk öğeleri daha ağır basmış. aşk filmleri sevenler için çok güzel bir film olabilir, oyunculuklarda gerçekten çok şahane ama bana hitap etmedi film.

çekildiği dönemi göz önüne alırsak dünyanın en iyi aşk filmlerinden biri olması çok normal.1942 yapımı olan bu film gerçek aşkı çok başarılı bir şekilde gözler önüne sermiş...

'play it sam' gibi replikleri,basarılı senaryosu,humphrey bogart,ingrid bergman ve dooley wilson'ın kendilerine hayran bırakan oyunculugu ile sinema tarihine adını altın harflerle yazdıran efsane film.her sinema severin arsivinde mutlaka bulunmalı.

Belki de sinema tarihinin en akılda kalıcı filmi Casablanca.İsminin sokaktaki çocuk tarafından bile bilindiği süper yapım.Mükemmel oyunculuklar, süper senaryo ve harika ötesi diyologlarla bezeli bir aşk filmi...

puanının filmi değil açıkçası... etkilendim diyemem..

Herkesin beğendiği kadar beğendiğimi söylesem yalan olur...Film ne çok durağandı ne de sürükleyiciydi.. ilk defa bugün izledim max 7/10 hakediyor bence abartmaya gerek olmadığını düşünüyorum

Savaş zamanı umutsuzca bir aşkın pençesine düşen aşıkların ve vatanseverlik ile fedakarlık arasında kalmış bir adamın hikayesi. Humphrey Bogart'ın asil, ağırbaşlı halleri ve Ingrid Bergman'ın güzelliği, çaresizliği ile 2. Dünya Savaşı'nın zor şartlarına çarpıcı bir yorum katmış bu filmi kesinlikle izlemeniz tavsiye ediyorum. Derin, anlamlı, naif ve günümüz şartlarında ender rastlayacağımız bir aşkın hikayesi ile film hem kalplerinize dokunacak, hem de savaş şartlarıyla yüreğiniz burkulacak. Tabii ki filmdeki efsaneleşmiş müziklerden de bahsetmemek olmaz. Filmin son 10 dk'sı sizi yerle bir edeceği kesin. Filmin sonunda "vatanseverliğiniz ile aşkınız arasında bir seçim yapmış olsaydınız, hangisini seçerdiniz?" diye insan kendine sormuyor değil. Hayat, verdiğimiz zor seçimler arasında şekillenen bir yoldur. Kaderimiz işte o yol ayrımlarında şekillenir. Umudunuzun, yolunuz olması dileğiyle.

aşk..yalnız,kendinle yüzleşmek işstemeyen bir adamın kabuk bağlamış yarasını kanatması...aslında bu film bana sadece şunu düşünmemei sağladı:daha erdemli olan aşk mıdır uğruna ölünecek yoksa sevgi midir aşkın bile karşısında eğildiği??....izleyin,yüreğiniz sızlasın..

Filmde geçen Ingrid Bergman\'ın söylediği \"Tekrar çal Sam\" repliği Woody Allen\'ın bu filmi izleyip ve replikle aynı adda bir film ve tiyatro oyunu yapmasına yol açmıştır.

Bayanlar için yaşlandıkça gençleşen, şarap misali derler ya. Bu filmde onlardan birisi. Nesilden nesile aktarılıyo. Keşke bütün filmler böyle olsa....

Dönemsel filmler genelde hoşuma gidiyor ama bu film apayrı bir yapıt. Defalarca izlersiniz tekrar izlersiniz ve bıkmazsınız o sıcaklığı tekrar hissettirebilir. Böyle klasik filmleri izlememek büyük kayıp olur.

Rick karakteri bugüne kadar gördüğüm en güzel karakterlerden birisi, sadece onu izlemek için bile size öneririm ki zaten tamamen harika bir film.

ricky nin diyologları güzel yazılmış onun dışında bu tarz filmleri sevmediğim ve filmi izleme durumunda bulunduğum için şimdilik yorumum bu kadarıyla kısıtlı....

Çekildiği döneme göre muhteşem olabilir ama ben dün izledim ve çok sıradan buldum...

Özellikle çekildiği yıla göre çok başarılı bir film. Sekiz dalda Oscar\'a aday olmuş ve üç adet Oscar kazanmış. Siyah beyaz olmasına rağmen film çok fazla ilgimi çekti. Senaryo açısından çok iyi bir film. Gerçekten o yıllarda böyle filmlerin çekildiğini düşünmezdim. Oyuncuların performansları ise süper. Severek izlenilecek eski bir yapım.

özellikle replikler muhteşemdi..

-Seni Casablanca'ya getiren şey nedir? -Sağlığım, Casablanca'ya şifalı suları için geldim. -Su mu? Ne suyu? Çölün ortasındayız. -Yanlış bilgilendirilmişim.

filmi indirdim, birkaç tane yorum okudum, izlemeden de sildim.

onun gözü sende evlat..! güzel bir filmdi yine..

Yalnızlığımı tokat gibi suratıma çarpan bir film.Benim gibi yalnız iseniz tek başınıza bakmayın derim.Çekildiği yıla bakılırsa başarılı bir film.Konusunu ise bu günkü şartlara bakıp bir daha düşünmemiz gerekir bu günkü değerleri.

Yıllardır adını duyduğum ve merak ettiğim bir filmdi bugün merakım sona erdi :) Gerçekten anlatıldığı kadar var uzun yıllar önce çekilmiş olmasına rağmen son derece iyi bir fim.2.Dünya savaşının ortasında kalan ve çıkmazlara sürüklenen bir ilişki.. Filmin siyasi yönünden daha çok Ricky ve Ilsa'nın birbirlerine duyduğu aşk beni etkiledi.Replikler gerçekten çok güzeldi bende çok beğendim.Ricky'in umursamaz ukala tavırları beni mest etti diyebilirim bence onun Ilsa'ya duyduğu aşk daha büyüktü.Hollywood sinemasında özel bir yere sahipmiş aldığı ödüllerden de belli zaten.Sinema severlerin izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum..

genelde çok beğenilen filmleri ben de beğenir, anlaşılmayan yerleri anlar ve neden değer gördüklerini bilirim. fakat maalesef ki bu film benim için nadir işlerden biri oldu çünkü bence inanılmaz derecede abartılıyor. senaryo aman aman değil. mükemmel aşk filan diyorlar, neyi mükemmel tam olarak? gram duygu geçmedi bana. ilk 30 dakika zaten boşa aktı, sonra bir şeyler olacak gibiydi ama dümdüz gitti bitti. ha film kötü de değil izlenir, sinema kültürü açısından bile izlenir ama abartılıyor yani kim ne derse desin. ki ben ismi olan filmler için bu kadar keskin konuşmam kolay kolay.

Yıl 1942... O zamanın şartlarına göre ne kadar kaliteli bir film olduğu IMDB ve bir çok sinemasever tarafından kabul edilmiş, çağını aşıp günümüzde de hala en iyi film seçilebilen bir klasik...   Yvonne: Dün gece nerdeydin? Rick: Uzun zaman geçti, hatırlamıyorum. Yvonne: Bu akşam seni görebilecek miyim? Rick: O kadar uzun süreli planlar yapamam.   Benden nefret mi ediyorsun? Seni düşünecek vaktim olsaydı inan senden nefret ederdim.   Sana iki kelimelik sonunu bilmediğin bir hikaye anlatayım mı? Evet Seni seviyorum.   gibi akıllara kazınan diyalogları bulunduran, aşk hikayesinden ziyade yıllar önce yarım kalmış iki aşığın hikayesi... Siyah beyaz ekranda Ilsa\'nin gözlerinin ışıltısını görmemek ne mümkün... \'\'Sevmek vazgeçmeyi bilmektir.\'\' temalı sonla biten arşivlik bir film. Bence tam bir başyapıt.

Film çok büyük zorluklarla çekilmiş. Çekim sırasında bile senaryo sürekli değişime uğramış. O zaman filmi çekenler bile bu kadar büyük bir film olacağını düşünmemişlerdir. Bütün zorluklara karşın ortaya çok güzel bir yapım çıkarmışlar. Filmin günümüze ve geleceğe kadar ulaşması bunun bir kanıtı. Bogart bu filmdeki oyunculuğuyla kendi geçmişi açısından tavan yapmış. Filmdeki konuşmalar, sözler çok etkileyici. Bir dönem filmi olması ve o gün olan durumu göstermesi açısından da önemli bir film. Bu filmle ilgili bize salt saygı duymak kalıyor.

Dönemine göre etkileyici, eskiler güzeldir.

DİKKAT ! bunalıma sokabilir mükemmel derecede güzel bir film ancak baştada dedeğim gibi bunalıma sokabilir yanlızlık üzerine kurulmuş çok güzel bir klasik

  ‘’Nefes almazsak ölürüz. Düşmanımızla savaşmazsak dünya ölür. Ben bir dava adamıyım Rick. Ama her şeyden önce insanım…’’     Kendini davasına adamış olan Victor Laszlo’dan duyuyoruz bu sözleri. Filmin belki de özetini çıkarmada en büyük etkiyi gösteriyor bu sözler. Bir dava adamı, ama aynı zamanda bir âşık… Victor’un bu yönü filmin genel konusunu da çiziyorFas’ın gözde kenti Casablanca’da 2. Dünya Savaşı yıllarında bir grup insanın olayları çözümleyişi, karşı çıkışları, menfaatleri, hırsları, aşkları, sevgileri, ideolojik yanları sunuluyor filmde. Birbirine zıt gibi görünen tüm bu kavramlar filmin içinde çorbanın bir malzemesi hâline geliyor. Sanki bunlardan biri olmasa, filmin/çorbanın tadı bozulacakmış gibi. 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği buhranı farklı farklı yaşayanların gözünden ilerliyor film. Ülkesinin bağımsızlığı için direnenleri, kargaşadan yararlanıp karaborsaya ve sömürüye başvuranları, parayı kendine felsefe edinenleri, aşkları için birbirilerini ve sevdikleri şehri terk edenleri şiir gibi anlatıyor Casablanca. Hem Casablanca şehri tattırıyor bize bu lezzeti, hem de Cazablanca filmi. Her ikisi de harika bir uyum içinde ilerliyor. Günümüz Casablanca’sı kendini tanıtmayı başarmışsa bugün, şüphesiz  geçmişindeki Casablanca filminin bundaki yeri büyüktür. Casablanca gerek içeriği, gerekse teknik yönleriyle tarih kokan bir film. İçeriğinin tarih kokmasının sebebi çekildiği dönemden kaynaklanıyor. Film 2. Dünya Savaşı’nın etkisini şiddetle gösterdiği yıllara denk geliyor. Ve şiddetin barındırdığı olguları kendi içinde yansıtıyor. Yani film hem ait olduğu dönemi anlatıyor, hem de o dönemi yaşıyor. Bu bulunmaz bir nimettir izleyici için. Bir taşla iki kuş misali… Öncelikle şunun belirtilmesi gerek: Casablanca savaştan bahsediyor fakat bir savaş filmi değildir. Savaşın beraberinde getirdiği etki, desek daha doğru bir tespitte bulunmuş oluruz. Filmin teknik yönü de ayrı bir mevzu konusu tabii. Film 1942 yapımı. Sinemanın icadı üzerinden henüz yarım asır bile geçmiş değil. Yeni yeni büyüyen bir sanat dalı kıvamında sinema o yıllarda. Bu durumun getirdiği artılar-eksiler filmde kendini gösteriyor. Film teknik olarak da bir tarihi anlatıyor bize. Sinemanın geldiği konumu görmek açısından Casablanca filmi iyi bir örnek. Filmin anlattıklarına yani konusuna biraz daha ayrıntıyla girmemiz gerekiyor. Olaylar 2 Alman kuryenin öldürülmesiyle başlıyor. Bunların yanında getirdiği transit geçiş mektuplarının kaybolması ile ve bu mektupların kimin elinde olduğu sorusu ile film ilerliyor.

`` Yazgı Biricik Oya İşlemesini Bu Sefer Bizim İçin Yapıyor ´´ Çek direniş örgütünün liderlerinden olan adam & karısının yolu firari yollardan Fas\'ın Casablanca şehrine düşer.Bir adam ise bu eşlere Amerika\'ya gidiş yolunun belgelerini ücret karşılığ temin edecektir.Casablanca\'nın en ünlü salon işletmecisi Rıck\'in yerinde beklemeye koyulan eşler için işler planlandığı gibi gitmez.Bir an için tek terslik bu olduğu düşünülsede,örgüt liderinin eşi ile Rıck göz göze geldiği vakit şimdiki olanlar değil,mazi başrolde olacaktır. Gösterime hazır olduğu vakit kendi & bir sonraki yılında belli sayıda ülkeye ulaşan ülkemizde ise 4 / 5 yıl sonra boy gösteren film zaman geçtikçe daha çok seyirciye ulaşarak büyük bir beğeni kazandı & 70. yılına yaklaştığımız şu günlerde forsunu hala korumaktadır.8 Dalda Oscar Adayı olup elde ettiği 3 Ödülün yanı sıra,asıl ödülleri ise zaman geçtikçe seyirciler vermiştir. Birkaç türü bir arada harmanlayan yapısıyla iyi bir yönetimin nadide örneği olan yapım,alımlı senaryosuyla göz alıcı.Hazır cevaplı,savaş üzerine yapılan ince dokunuşları,bir çırpıda çıkan mizah & latife dolu diyalogları ile yengi yapım için kaçınılmaz oluyor.Senaryosuda senaristlerin elinden bir seferde çıkmamış defalarca istihaleye uğramıştır.Öyküsüyle ise her ülkenin sinemasındaki filmlere esin kaynağı olmuştur.Oyuncuların birbirleriyle uyumu,bizlerin Şoray & İnanır\' yakıştırdığımız gibi bu ikiliyide tüm sinema dünyası birbirine uygun görmüştür.Yan karakterlerin { Garson,tırtıkçı... } filme çeşni tadında katı sağlaması ise çok güzeldi.Filmin sound ise her izleyicinin aklında kalan Jazz üstadı Dooley Wılson\'un vokalliğini yaptığı `` As Time Goes By ´´ oluyor.Onun kadar iyi olmasa da parçayı Frank Sinatra\'dan da dinleyebilirsiniz. Tam herşey düzelecek,herşey çok güzel olacak derken terk edilmenin hicranını yaşayan adam sevdiği kadının bir daha yüzünü bile göremeyeceğine emindir.Neden bir başına bırakıldığını bile bilmemektedir.Bilse acaba kederi daha mı az olurdu ?.. Ama kendi düşüncesine olan güvenirliğini devran geliyor yüreğinde yara olan maziyi en derininden alıp ona servis ediyor.Sevdiği kadın karşısındadır ama yek başına değildir.Savaşın ortasında bir zamanların bahtiyar aşkı şimdi karşısında ellerin sevdası olarak görmektedir.Kendisni yarı yolda bıraktığı kadın ise şimdi ona zaruret içinde muhtaçtır.Yaralı adam için bir karar vermek kolay olmayacaktır.Gönül & zihnin savaşı bir şekilde son bulmak zorundadır.Sinema tarihinin en iyi filmlerinden olan bu yapımı vakit geçirmeden izlemenizi isterim. Teşekkürler vaktinizi ayırıp okuduğunuz için...

Bazı kişiler bu film ile ilgili olarak menfi yorumlar yapmışlar.Yaptıkları yorumların içeriği bomboş.Düşünmeden günümüz Hollywood filmlerinin verdiği alışkanlıkla akılllarına ilk gelen sözcükleri sarfetmişler. Herşeyden önce bu filmin yapım tarihi 1942. Sizler 1942 nin olanaklarının nasıl olduğunu bilmeden, film endüstrisinin teknik koşullarını bilmeden, filmin senaryosunu yazanın, yönetmenin,oyuncuların ve film ekibinin ne şartlarda bu filmi yapabildikleri konusunda hiç bir fikir sahibi olmadan; 1942 de yapılmış bir filmi 2009 anlayışıyla yorumlamaya kalkarsanız işte böyle hataya düşersiniz. bu hata Wolfgang Amadeus Mozart\'ın eseri Die Zauberflöte\'yi dinleyip beğenmedim demeye benzer. Kazablanka alman televizyonlarında senede 1-2 defa tekrarlanır, dergilerde her defasında X defa tekrar yazar,çünkü kaçıncı tekrar olduğunu kimse hatırlamaz ve yinede hatırı sayılır bir izleyici kitlesine ulaşır. 1943 16. Akademi Ödülleri \"CASABLANCA\" 1943 yılının akademi ödülüne Kazablanka filmi layık görülmüştü. Sadece bu bile  herşeyi açıklamaya yeter. Oscar tarihinde bazı filmler kayırılmadı değil, fakat Kazablanka bu ödülü bileğinin hakkıyla kazanmıştır ve eğer film arşivi yapıyorsanız arşivinizin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Benim tarzım değil deme hakkınız olabilir ama bir Kazablanka filmi için beğenmedim yorumu yapmak; bana göre bu filme yapılmış en büyük haksızlıktır.  

çokça duygusal ve aşk filmi olarak yorumlanmış ve elbette filmin bir yönü bu. 42 yapımı bile olsa bu günkü filmler kadar politik görüşe sahip değil ama en nihayetinde filmimiz ikinci dünya savaşının en kanlı döneminde geçiyor. neyseki savaşın ortasında umutsuz aşk temalı gerzek bir konusu yok. gerçekten takdire şayan bir yapım. özellikle siyah beyaz filmlere antipati duyanlara zorla izletilmesi taraftarıyım.

rüzgar gibi geçti ve love storye nazaran daha iyi bir film.ama hiçbiri adına şanına yakışan filmler değildi.beklentilerimin altındaydı.puanım 6/10.favorim romeo&juliet 1968 yapımı...

Film Warner Bros(WB) açılışı ile başlayınca beklentim daha da arttı. Git gide açılan bir hikayesi var. Dönemin, savaştan kaçanların şehri olan Kasablanka’ daki baskı ortamı ve isimlerinin üstü çizili kaçakların her an diken üstünde gezinen hayatlarına odaklanıyor. Bunun yanında geçmişin cevaplarını arayan bir aşk hikayesi ise filmin yarısını oluşturuyor. Abartıldığı kadar olmasa da, dönemine göre oldukça iyi olduğunu kabul etmek gerek. Benim filmde en çok hoşuma giden ise; ülkeden çıkış kağıtlarını imzalayan, fransız rejiminin rütbeli askeri Louis Renault’ un rahat tavırlarıyla gösterdiği performansıdır. 10/7

2. Dünya Savaşı döneminde gösterime giren dönemin yaşamına göz atmak isteyenleri harika bir yapım bekliyor. Şahsen beğendim tavsiye ederim.

tabiki kendisinden sonra gelen onlarca hatta yüzlerce AŞK filmi var ve olacaktırda..ama bence bütün zamanlarda çekilmiş en görkemli AŞK filmi casablanca...

Etkileyici diyaloglar,karşılıksız bir aşk hikayesi,muhteşem oyunculuklar,izleyin.

filmi daha dün gece yorumlardan etkilenip izledim. aslında film düşündüğüm gibi bi aşk filmi deyildi. beklentilerimi tam karşılamadı rüzgar gibi geçti daha sürükleyici ve güzeldi bence ama yinede iyi bir filmdi, ama bende bir etki bırakmadı.

harika bir film gerçekten. övdükleri kadar varmış. kesinlikle izlenmeli.

Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi. Yarattığı harika atmosfer klasik replikleri, mükemmel oyuncu performanları, etkileyi müzikleri ve efsane sonuyla eskimeyen belkide hiç eskimeyecek olan büyük bir başyapıt.

İlk yarım saat sıkıcı ilerledi ama sonradan iyi sardı. Eski filmlere merakı olanlar rahatlıkla sıkılmadan izleyebilir. Filmin müzikleri ve Bogart' ın oyunculuğunu sevdim 7,5/10

Savaşın ortasında film çekmekten hiç geri kalmamışlar. Çekim tarihine göz önüne aldım da hiç de yadırgamadım. Sanki 20 yıllık bir film gibi geldi. Başarılı.

kazablancayı amerikada sanırdım fastaymış. güzel idare eder bir film.

çekildiği yıla göre çok iyi aşk filmlerinden imdb nin en iyi filmlerinden ama bu site filme remen hakaret etmiş. günümüzle kıyaslayınca bile en az 10/7.5 luk bir film bence

cok etkileyici ve soylendigi uzere klasikler arasinda..cok iyi oyunculuk..cok sade anlatim..askin derinligi..ve hem mutlu ve de cok aci son..

aradan bunca zaman geçmesine rağmen hala bu film üzerinde yorum yapılıyorsa ve casablanca dendiği zaman aa öyle bir film mi varmış denmiyorsa başka söze ne hacet!

flim güzel fakat abartılacak kadar değil dönemine göre iyi bir flim...

 Böyle bir filmden bile sıkılabiliyorsunuz. Ne demeli bilmiyorum. Tamam şehsi görüşler falan filan ama yapmayın arkadaşlar daha size ne sunmalı acaba, nasıl bir senaryo olmalı, ne kurgulanmalı, nasıl oyunculuklar sergilenmeli ve bu oyuncular nasıl olmalı. Alın size 10 puanlık bir film herşeyiyle 10 puanlık. Klasikleri izledikçe yeni yapımlar biraz daha düşüyor gözümden.

dönemin sartları dönemin sartlar donemin sartları .. ne yahu bu boyle. gayet iyiydi . bu kadar :)

Bir insan mutlaka ölmeden önce izlemesi gereken filmler diye bir liste yapmalı ve ‘‘Casablanca’’ yı o listenin en üst sıralarına koymalıdır. 1942 yapımı olan bu filmin çekildiği dönem göz önüne alındığında çok ciddi bir emek sonucu ortaya çıktığını ilk saniyelerinden itibaren anlarız. Müziklerinden, görüntüsüne, oyuncuların kıyafetlerinden, duruşlarına kadar her şey,yerli yerinde monte edilmiş filmde.Yıl 1942’dir. Sinemanın icadının üzerinden henüz yarım asır bile geçmemiştir; ama film dönemin koşullarına göre müthiş bir görsellik, nefis bir müzik senfonisi sunmaktadır. Aynı zamanda teknik olarak da bir tarihi anlatmaktadır bize.Kimilerine göre aşk filmidir, kimilerine göre ise savaşı anlatan bir dönem filmi. Yönetmenliğini Michael Curtiz, yapımcılığını Hal B. Wallis, senaristliğini oyunda; Murray Burnett,Joan Alison, uyarlamada Julius J. Epstein,Philip G. Epstein,Howard Koch gibi isimler üstlenmiştir.Çekildiği dönemi bize en iyi şekilde yansıtan, içimizi ısıtan rollerini oynamaktan öte adeta yaşayan karakter oyuncuları ise; Humphrey Bogart, Ingrid Bergman, Claude Rains ve Paul Henreid’ dir. Müzikleri Max Steiner, kurgusu Owen Marks’a ait.Bu muhteşem yapımda Rick karakteri terk edilmişliği, melankolikliği ve aşkın acı yönünü bize hatırlatır. Ilsa karakteri ise vefa borcu için aşkından vazgeçen ama onu her daim sevmeye devam eden; sadık ve duru güzelliği olan bir kadındır. Ilsa’nın kocası Victor ise idealizmi, gerçeği, hayatı, toplumu ve toplum için yaşamayı çağrıştırır.Tüm bunlarla birlikte film, aşk filmi olmasına rağmen senaristler ve yönetmen bu üç karakter üzerinden izleyiciye bu çağrışımlar ile vermek istedikleri duyguyu ve düşünceyi en iyi şekilde vermişlerdir.Casablanca'nın muhteşemliğini anlatmada hangi kelime ya da kelimeler yeterlidir bilmiyorum ama ondan sonra sahnelenen hiçbir yapımda Ilsa'nın Sam'e söylediği "Çal Sam Çal, it as time goes by’ı çal" dediği an kadar iç acıtıcı. Yine buna karşılık Rick’in "Çal Sam, o dayanıyorsa ben de dayanırım" deyişi kadar etkileyici olamayacaktır.Üzerinden 73 yıla yakın süre geçmesine rağmen halen çağa ayak uyduran, zamana karşı koyan ve aşkı en iyi anlatan filmdir Casablanca.En basit haliyle '' Sevmek; bazen vazgeçmeyi bilmektir.'' temasıyla sizi etkileyen tam anlamıyla bir başyapıttır. 10 / 9.6

Sinema tarihinin unutulmaz filmi Casablanca\'nın 60\'ıncı yaşgünü, bugün hayatta olmayan başrol oyuncuları Humphrey Bogart ile Ingrid Bergman\'ın ailelerini önceki gün New York\'ta bir araya getirdi. Bogart\'ın Eşi Lauren Bacall ve oğlu Stephen Bogart ile Ingrid Bergman\'ın kızları Pia Lindstrom, Isabella Rossellini ve Ingrid Rossellini, Lincoln Center\'da filmin 35 milimetrelik yeni kopyasının özel gösterimi için birlikteydi. Ailelerinin anlattığına göre aslında Bogart ve Bergman bu filmden çok şey beklemiyordu. Ingrid Bergman Casablanca\'da oynama teklifini ilk başta reddetti çünkü \'Canlar Kimin İçin Çalıyor\'da oynamak istiyordu. Ancak bu filmdeki rolü Başlangıçta alamayınca, \'Lisa rolünü kabul etmişti. Kızı Pia Lindstrom, \"Yıllar sonra bile, biri Casablanca\'dan söz açtığında annemin gözlerinin donuklaştığını anımsıyorum, gerçekten en sevdiği film değildi\" dedi. Bogart\'ın o zamanki Eşi Mayo Methot, Çekimler sırasında eşinin Bergman ile ilişkisi olduğuna inandığını söylemiş. Filmin vizyona girdigi sıralarda 15 yaşında bir lise öğrencisi olan, Bogart\'ın oğlu Eşi Lauren Bacall ise Tartışmalara \"Aralarındaki elektrik ekrana yansıyordu, ama çekim bittikten sonra bunun sürdüğünü sanmıyorum\" diye katıldı. Filmin unutulmaz müziği \'As Time Goes By\' olarak da az kalsın montajda makaslanıyormuş. Besteci Max Steiner, Herman Hupfeld\'ın melodisinin yerine kendi bestesinin Çalınması için ünlü sahnenin yeniden çekilmesini istemiş. Ama Bergman o sıralar \'Canlar Kimin İçin Çalıyor\'daki rolü alıp saçlarını Kısacık kestirdiği için yeniden çekilememiş

Üzerinden yıllar yıllar geçse de çok seviyorum bu filmi. hala izleyerken duygulandırıyor beni  bence  sinema tarihinin en güzel  en muhteşem filmidir. izlemekten asla bıkmayacağım, her repligini humprey bogart ile birlikte tekrar edecegim güzellikte bir film güzeldir, çünkü bir erkeğin yapmak isteyip de asla yapamayacagi şeyleri içerir.. nerede görülmüştür gerçek yaşamda, severken terketmenin, severken sırf sevdiği için onu terketmenin zerafeti??kim bırakabilir ki? benim diyen erkek, bırakmak ister ama.. bir ayhan ışık, bir humprey bogart inceliginde olmak ister kendisinden çok sevdiğini düşünmek.. rick: i\'m saying it because it\'s true. inside of us, we both know you belong with victor. you\'re part of his work, the thing that keeps him going. if that plane leaves the ground and you\'re not with him, you\'ll regret it. maybe not today. maybe not tomorrow, but soon and for the rest of your life. ilsa: but what about us? rick: we\'ll always have paris.

Abartılı bulduğum bir aşk filmi..Filmdeki aşkı abartılı bulmadım yanlış anlamayın :)..2002 de tüm zamanların en iyi aşk filmi seçilmiş olmasına inanamıyorum..Sadece Paris\'te geçen bir kaç gün için mi verildi bu ünvan? Filmin bir havası var karakterli bir film ama asıl önemli olan AŞK ve ortada binip uçağa giden bir kadın ve daha uçak kalkmadan yanındaki adamla sohbete dalan bir adam var..Aklıma hiçbişey gelmese bile Titanik geliyorda AŞK konusunda acaba eline su dökebilirmi Kazablanka Titanik\'in..En iyi aşk filmi seçildiği yılın 2002 olmasıda beni hayrete düşüren bir başka durum..1950de yaşamıyoruz dimi sonuçta ? 7.4/10

siyaset sevmeyen için sıkıcı olabilir bende yer yer sıkıldım ama o zamanın şartlarına göre gercekten güzel bir film :)

play it once sam for old time's sake..savaş döneminde böyle bi aşk böyle bi hikaye.Sonu hele çok güzeldi..

Savası, aşkı, dönemi güzel ve farklı anlatan bir film...

Play it Sam   Casablanca\'yı 2011 yılında izlemenin utancıyla başlıyorum yazıma. Casablanca\'nın güzelliğini anlatmada hangi kelime-kelimeler yeterli olacak diye düşünüyorum. Olamayacaklar. Olamayacaklar çünkü Ilsa\'ın Sam\'e söylediği \"play it Sam, play it as time goes by\" dediği an kadar hiçbir kelime vurucu olamayacak. \"Çal Sam, o dayanıyorsa ben de dayanırım\" diyen Rick kadar etkileyici olamayacaklar ya da...   Michael Curtis\'in ellerinde hayat bulmuş, Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman tabir-i caizse oynamayıp \"yaşadığı\" karakterlerin arasındaki acı aşkı konu alan 1942 yapımı duygu yüklü siyah beyaz bir film Casablanca. Replikler; Eros\'un okları gibi, gafil avlıyor ve tam kalbinizden vuruyor insanı. Filmin siyah-beyaz olması da cezbediyor insanı tabii ki.. Konunun özü iki insanın acı ve özlem dolu aşkı ancak buz dağının bir de görünmeyen tarafı var. Dönem şartlarını da (II. Dünya Savaşı) senaryoya yediren yazarlarımız savaş-aşk ikilisinin en güzel örneğini vermişler belki de...   Aslında filmin bu kadar beylik laflara ihtiyacı yok, o kendi kendini anlatabiliyor. Nasıl mı?   Ilsa: Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Rick: Evet? Ilsa: Seni seviyorum  

Bilinen en meşur aşk filmlerinden ama izlemediğim nadir filmlerden de  artık izlemeliyimmm..

Senaryosuyla ve oyunculuklarıyla zirveye ulaşmış bir filmdir. Sıkılabilirsnz ama hakkını yiyemezsiniz. Sadece izleyince anlarsınız anlatılacak bir film deil. 10 / 9

Çok güzel bir filmdi gerçekten romantik filmlerin babası olarak geçer zaten tam olarak da hak ediyor bu ünvanı özelikle sonu çok iyiydi 8.6/10

Gösterime girdiği 1943 yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo dallarında Oscar aldı."Kazablanka", 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Film, ABD Film Enstitüsü tarafından 2002 yılında tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi. Dünyada yer yerinden oynarken, rahat insanın olmadığı çatışmaların sürdüğü bir dönemde o dönemide içine alan imkansız bir aşk hikayesi. Bu film şu bakımdan çok kritik. Daha 2. dünya savaşı bitmemiş, dünyada sakin bir yer yok ama adamlar kalkıp aşk filmi çekmişler. Aslında bu bize ABD nin o dönemde savaşta olması lakin hiç bir zaman kendi topraklarında savaşmamasının bir eseri olarak gözümüze çarpıyor. Dünyanın her yerine gidip oraları karıştırıyorlar. Kimseye huzur vermiyorlar. Ama kendileri huzur içinde yaşıyorlar. Bu film Imdb den 8.6 puan alıp 30. sıraya yerleşmemiş olsa veya bu zamaki dönemlerde çekilmiş bir film olsa bu kadar popüler olacağını zannetmiyorum. Dönemin şartları için mükemmel bir film. Lakin ben tamam beğendim ama bu kadar da abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. Dediğim gibi Imdb listesinin bu kadar yukarılarında görmesem büyük ihtimalle bugün bu filmi izlememiş olur hatta belki adını bile duymazdım. Eleştirim filmin kesinlikle kötü olduğu değil sadece gereğinden fazla abartıldığıdır. Yine de kaliteli bir aşk filmi, şimdikilerle kıyaslayınca çok başarılı bir yapım. İyi seyirler... 7.7/10

Harikulade bir filmdi asık olan herkesin izlemesi gerekir diye düsünüyorum :))

ahh Rick ahh ! Hem duygusal hem de erdemlisin.

hollowody filmlerinin akıcılığına alışanlar için başlar biraz sıkıcı gelebilir ama izlenmeye kesinlikle değer , aşkın kendinden taviz vermek olduğunu ödünler vermeden asla aşkın ne demek olduğunu anlayamayacağınızı filmin sonunda anlayacaksınız. Çok çarpıcı ve farklı bir şekilde bitiyor. Gerçek aşk yüreklerde saklandır , apaçık yaşanan değil. izleyin 8.0

Aklın ve duyguların arasında kaldığında aklı seçmelisin, bence filmin tek cümlelik özeti buydu ve dönemine göre gayet güzeldi.

çokkk güzel bir film tavsiye ediyorum yalnız yeni çağa ayak uydurma çabaları ile oluşan film zevki bu filmi bir çok kişi için vasat kılabilir