Bi kere ilk olarak bu kadar sapkın bir filmin Türkiye\'de vizyona girmesine cidden şaşırıyor ve seviniyorum. Ama tabii bu filmi biz yapsak, vizyona bile sokmazlardı. Her neyse, film çok sapkıncaydı bence. Ve bana çok derin geldi bazı sahneler, aşırı derin. Birkaç dakika süren sessizce bakışan kişiler. Cidden hoşuma gitti, bu yönetmenin \"Run Lola Run\" filmi de güzeldi, çok farklı gelmişti bana, bu da öyleydi. Tabi o kanatlı melek anne aşırı saçmaydı. Halen kanatlı halen kanatlı! Ayrıca başroldaki kadın niye o kadar çirkin allah aşkına! Başka oyuncu mu kalmadı Almanyada anlamadım ki. Her neyse, film beni niyeyse sarstı hele o son sahne! Napıyorsunuz oğlum siz dedim. Daha derin bir son beklerdim hani.

  Hergün Bir Yeni Film  w-ww.facebook.c-om/film1

Film hakkında yorumlar olumlu izlemeyi düşünüyorum..

Film ilk başlarda durağan ve Almanya\'nın soğuk nevale havasında gerçekleştiği içinde kasvet verici geliyor.Vicky,christina,barcelona filmindeki 3\'lemeyi bu seferde 2 erkek 1 kadın üzerine kurulmuş olarak şekillendirilmiş olduğunu düşünebilirsiniz.Çok cüretkar sahneler vardı.Dünya sinemasında erkek erkeğe bu kadar net sex sahneleri bu denli gösterilmezdi.Ama tabuları yıkan yönetmen gene konuşturmuş ustalığını yapmış yapacağını.Aslında kadın ve erkeği sosyal kimlik olarak toplumun kabul görmediği yönelimleriyle ele alıp sevginin paylaşılabileğini ve bir çiftin aynı erkeğe olan aşkından yola çıkarak birbirlerinde ki eksik olan tarafları tamamlamasını anlatıyor.İyi seyirler

boş bir film. kesinlikle vakit kaybı. sonuna kadar izlemek büyük başarı 10/1

Güzel bir filmdi. Yönetmene ve senariste kızmaya gerek yok, Filmler izlemek içindir. Oyuncuların yaptıklarını taklit etmek için değil!..Matrix'ten sonra hepiniz Dünya'yı mı kurtardınız allah Aşkına?! Ercüment

İnsanlar sapkın ilişkilerini kendilerini aşmış bir tavır takınarak çok doğal bir şey yapıyormuş edasında izleyenlere empoze etmeye çalışmıyor mu deliriyorum ben buna. Bu nasıl bir filmdir? herkes birbirine...Cem Yılmaz ın ilişkiler hakkındaki esprileri geldi aklıma...Bizim kütürümüze göre bir film olmamış hatta bence mide bulandırıcıydı, genişliğin bu kadarına pes dedirtiyor....filmdeki cinsel işilkileri bir kenara bırakıp duygusallığı konuşacak olursak onlar bir nebze olsun filmi kurtarmış diyebilirim. Ama hiç de vaktinizi heba etmeyin bu film için hele koskoca 2 saatinizi.

Filmin konusu değişikmiş doğrusu. Daha vizyona girmesinede çok var. Ama Filmin afişine bayıldım :)

1 kadın varmış 2 adam. o onunla, öbürü de onunla, sonra hepsi birden onunla!

Hoş bir filme benziyor.En yakın zamanda izleyip yorumumu yazacağım

Filmi az önce izledim ve neredeyse bu filmi izlediğim için utanacağım. Cinselliğin böyle duygusuzca işlenmesi de nedir? Kurgu değişik ama olağanüstü değil. Filmde tek beğendiğim, başlangıç sahnesiydi. Oh be, kesin güzel bir film izleyeceğim derken... Vakit kaybı kısmını geçtim, o kadar müstehcen (o kadar vardı ki, gereksiz yerlerde dahi) görüntülerin bilinçaltıma yeleşmesi? :(

abi bu kadar salak saçma bir film daha olamaz sanırım. hele başroldeki kadın bu kadar çirkinini görmemiştim hayatımda leşşş.

filmi hic begenmedım sırf degısık bı fılm olsun dıye bu kadar abartıya gerek yok

filmde komedi romatizim yok sadece dram var arkadaşlar almanların bu kdar açık saçık film yapıtklarını bılmıyordum bu yuzden romantızım yok komediye gelınce herkesın sıfatında ölü bir ifade var buda konedıyı öldürmüş ve filme vereceğim en yüksek puanı veriyorum 10/4

İzlenebilir bir film olduğunu düşünüyorum. En yakın zamanda izleyeceğim.

beğenmedim :S bu ne saçma bir filmdi böyle oyuncularından senaryoya kadar kötü. bu yönetmenin "perfume" filmini beğendiğim için izledim zamanıma yazık oldu 10/1

bu filmi de izledikten sonra anladım ki Tom Tykwer benim sevdiğim yönetmenlerden."biyolojik determinizm"i bence ciddi anlamda sarsan bir film.bir sürü güzel önerme vardı filmde. ayrıca hoş olsada olmasa da tarzı olan bir fildi.tabii eksikleri de yok değildi.Adam karakterine çok yoğunlaşılmadığını biraz havada kaldığını düşünüyorum.ben filmi beğendim özellikle son sahne çok estetik ve kudretliydi. 10/7.5 (birde hanna karakterini canlandıran oyunucunun çirkin bi kadın olduğuna dair eleştiri yapan arkadaşlarımı anlamadım.bence çok güzel ve karakteristik bir tip...)

filmin bir kaç sahnesinde çok güldüğümü ve kahkalar attığımıda eklemek isterim.kara mizah denilen şeyi çok iyi başarmışlardı...

filmi dün seyretme fırsatım oldu ama gerçekten bir romantizm ögesi yok filmde belki evli erkek için biraz duygusal bir karakter denilebilir ama kesinlikle erotizm hatta pornoya kaçan bi erotizm olduğu bariz. seyredilmese bişi kaybedilmez yani galiba yönetmen hafif sanat filmi yapmaya çalışmış ama gayet pornografik bir film arkadaşlarla toplu bir şekilde izlenmesini önermiyorum.illa seyretmek isteyenler tek başına seyretsinler :)

Konu olarak bilmiyorum ama  Yorumlar pek iç açıcı değil :(

içinde almanya varsa izlemeye değmez bence.komedi deseniz beceremezler dram romantizm deseniz oda keza.bence tutmaz bu film

Ataol Behramoğlu'nun dediği gibi "Aşk İki Kişiliktir". Altay Öktem "Aşk Üç Kişiliktir" derken de anlatmak istediği aşkın iki kişilik olduğudur. Bunun dışındaki duygular neyin yanılsamasıdır ya da doğru adı nedir bilemem ama aşk iki kişiliktir... Filmde, "Ve işin paradoksu da buradadır. Daha önceden sınırları çizilmiş sınıflar içerisinde iniş çıkışlar yaşarız çünkü bunlara sahip olup bu sayede toplumsal etki yaratmaya yönleniriz. Kategorize edilmeyi, ve bu şekilde ve buna göre tanımlanmayı ve davranılmayı bile kabul ederiz. Her ne kadar bu konuda hislerimiz çelişkili olsa da bunu yaparız çünkü sadece bu şekilde var oluruz, yani, bu şekilde kabul edilebiliriz. Bunun bedeli, bilinir ve tahmin edilebilir limitler içinde yaşayarak keskin bir yabancılaşmadır." denerek net bir sonucun altyapısı hazırlanıyor. Ancak gerçekten öyle mi? Farklı bir konuda farklı bir bakış açısıyla düşündürdükleri filmi değerli kılıyor. 7/10

İlişki kış uykusuna girince… ‘Üç’, adından mülhem üçlü bir yapı üzerinde yükselen bir öyküye sahip. Berlin’de geçen hikâyenin önce ilk iki karakteriyle tanışıyoruz: Sunucu Hanna ve küratör Simon, yaklaşık 20 yıldır bir beraberliği sürdürmektedir. Evli değillerdir ama evliliğin o kendine özgü sınırlarıyla çoktan yüzleşmişlerdir. Üstüne üstlük kara bulutlar Simon’ı çevrelemiştir, önce annesini kaybeder, sonra da kendi vücudundan bir parçayı... Ama bu süreçte yeni kazanımları da olacaktır. Özellikle, ‘İçindeki uyuyan dev’i uyandıracak, farklı eğilimleri olduğunun ayırdına varacaktır. 20 yıllık bir ilişki uzun elbet. Hanna ve Simon, bir nevi Tykwer’in yeni ‘Kış Uykusundakiler’i. Onları uyandıran isim ise Adam oluyor. Önce bir bilimsel panelde Hanna’nın, ‘tartışarak’ dikkatini çekiyor, sonra da bir gece kamuya açık yüzme havuzunda Simon’la tanışıyor. Adam, ikili için bir katalizörden ziyade, ayna görevini üstleniyor. Hanna da, Simon da kendi geçmişleriyle hesaplaşmak için adeta Adam’ı bekliyormuş gibi davranıyorlar. Bu durumda hesap da basitleşiyor; iki artı bir, eşittir üç… Bir havuz problemi: Mastürbasyon Evet, Tykwer’in son filminde konu bu kadar net, sarih ve açık. Lakin, karakterler açısından mesele o denli basit değil. Biri aldatma kavramıyla, diğeri ise hem aldatma kavramıyla, hem de yeni bir cinsel tercihe soyunma psikozuyla yüzleşmeye doğru yelken açıyor. Filmin başarısı da, meseleyi Hanna ve Simon açısından olduğu kadar Adam açısından da doğru, gerçekçi ve dürüstçe tanımlamasından kaynaklanıyor. Tykwer, karakterlerinin dönüşümlerini bağırıp çağırmadan anlatırken, yeni konumlarının psikolojisini de alabildiğine objektif ve bir o kadar da, kendi kendilerini ti’ye alır biçimde yansıtıyor. Bu noktaya ulaşmada ise hem gerçekçi ve dürüst diyalogların yanı sıra üç karakteri canlandıran isimlerin üstün performansları belirleyici oluyor. Hanna’da Avusturyalı Sophie Rois, Simon’da Sebastian Schipper, Adam’da da Demokratik Almanya doğumlu Devid Striesow ‘Az çoktur’ stilinde enfes performanslara imza atmışlar. ‘Üç’ün bir başka altı çizilecek yanı, kendi yolunda son derece cesurca yürümesi. Mesela Adam’ın, havuzda Simon’a mastürbasyon yaptığı sahne, bence (belki abartmış olabilirim ama) sinema tarihine, kendine özgü koşulları itibarıyla geçecek cinsten. Bir ‘Büyük çaresizlik’ daha Toparlarsak, bu aralar perdeye fazla sayıda ‘Büyük çaresizlik öyküleri’ yansıyor. Yerli cephedeki Seyfi Teoman ve Rıza Kıraç imzalı iki filmden sonra, çaresizlikleri daha farklı boyutta seyreden üç karakterin öyküsü niteliğindeki bu Tom Tykwer filmi, bu yaz boyu perdeye gölgesini aksettiren o çok başarılı yapımlardan bir tanesi. Bana kalırsa ‘Kesinlikle kaçırmayın’ derim.U.V.R.S.

Hikaye anlamında Barcelona Bacelonayı andırsada aslında bambaşka bir film var karşımızda.20 yıldır birlikte olan birbirlerini sevselerde aslında pek anlaşamayan bir çiftin, aralarındaki eksikleri teker teker bulmasını oldukça farklı anlatmış Tom Tykwer, fazlasıyla olan sex sahneleride biraz rahatsız edici eşçinsel sahneler oldukça cesur olmasının ve Sophie Rois bana fazlasıyla itici gelmesininde etkisi olduğunuda düşünüyorum. 10/6

bu filmi şu şekilde özetleyebiliriz.bahçıvan şöfore, şöfor aşçıya, aşçı uşağa sonra hepsi uşağa :D

üç... kız arkadaşımla gitmiştim filme hani afişe bakarak aşk filmidir diye de biiraz fazla aşk çıktı maalesef içinde :o kesinlkle 18+bir film ... kız-erkek ve erkek-erkek!! ilişkilerini cesurca sergilemiş bir film... çoğu kiimsede zaten salondan 2.yarı ortalarında cıktı :)) ailece izlemeyin derim izleyeceksenz oturun tek izleyin :)) seçim sizin ama benim pek de hoşuma giden bir film olmadı :O

Önce ' Love in Thoughts ', sonra ' The Sex Of The Angels ' ve şimdi de ' Drei '... Son bir hafta içerisinde izlediğim üç film ve hepsinde de işlenen tema neredeyse aynı. Tuhaf ve tartışmalara yeni bir boyut kazandırmaya meyilli enteresan senaryolar. İki kardeş aynı erkeğe aşık, iki sevgili aynı erkeğe aşık ve evli bir çift yine aynı erkeğe aşık... AŞK zannediyorum ilk defa kendini böylesi karmaşık üçlemelerin içerisinde buluyordur..:) Hayata ve insanlara çok geniş bir açıdan bakan biri olarak benim bile garipsediğim bir ilişki karmaşası olduğu aşikar. Sevgi paylaşıldıkça çoğalır sözünü söyleyen zat-ı muhterem bu filmleri izlemiş olsaydı söylediğinden ötürü pişmanlık duyabilirdi sanırım..:)) Yedi milyar gibi uçuk bir nüfusa sahip olan Dünya' da tesadüfün de bu kadarı olmaz dedirten, üç farklı hayatı eş zamanlı olarak birbiriyle kesiştiren farklı ama keyifli bir filmdi. İntro kısmında ki dans ve özellikle kareografi güzel bir başlangıç oldu. Aralarda ki siyah beyaz flashnext sahneler tadımlık ama doyurucuydu. Özellikle Sophie Rois ( Hanna )' nın performansı başarılı ve tatmin ediciydi. Olaylara verdiği tepkiler çok tatlıydı. Halk arasında ' Yuva Yıkan ' olarak anlandırılan, hikayede ise ilk başlarda Hanna ve Simon için şok etkisi yaratan lakin bu tezi çürütürcesine yuva yıkmak yerine belki de o yuvayı ayakta tutan konumuna gelen Adam için de ne söylenir bilinmez. Doyumsuz, açgözlü biseksüel bir kişilik.. Ah o üçünün pişti olma sahnesi yok mu hele... Yıkıldım, koptum adeta.. Muhteşemdi. Filmin ilk bir saatinden çok fazla birşey beklemeyin. Her dakika konu ne zaman beklenilen yöne doğru giriş yapacak diye merak etmekten sıkıldığımı söyleyebilirim. Fakat ikinci saate adım attığımızda hareketlenmeye başlıyor hikaye ve bir çırpıda olaylar başlıyor, gelişiyor ve sonuçlanıyor.. 119 dakika oldukça uzun bir süre.. Ki söylediğim gibi ilk bir saat çok ağır ilerlediği için gereksiz bir süre uzamasına neden olmuş bu durum. Olaylar daha hızlı gelişmeli ve süre kısa tutulmalıydı.. Yine de beğendim filmi arkadaşlar. 10 / 7

yorumlar pek iç açıcı değil izlenmeye değicek bir film değil herhalde

Filmdeki sevişme sahneleri için müstehcen demek, sanırım asıl kullanılması gereken kelimenin en sadeleştirilmiş hali.. Film süre olarak gereksiz uzatılmış, daha yalın ve hızlı bir anlatımla çok daha iyi olabilirdi. Yine de fena değildi..

saçma ve hastalıklı bir film.2 saatlik filmde tüm olumsuzlukların dışında iyi birşey aradım ancak yok.yapımcı ne yapmaya çalışmış anlamadım.pornografiye değinmeye bile gerek yok,işte öyle bir film.

Bu film ile aşkı biraz ayırmak lazım bence. Ben o gözle izlememeyi tercih ettim. Kesinlikle verilen mesaj ve duygu böyle daha iyi anlaşılıyor. Süre bakımından uzun gelebilir insanlarla ancak hiç öyle değil. Tek hata finali kısadan bitirmeleri olmuş. Yani giriş ve gelişme bölümünü dengeleyip finali de biraz bizi doyuracak kadar uzatmaları gerekirdi.

filmi izlemesenizde olur idare eder bi film 6    .

farklı bi konu farklı bi bakış açısı ..cesur sahneler ...belki de rahatsız olabilirsiniz izlerken ...

Film tutkuyu, aşkı, hoşgörüyü anlatıyor. Cinsel yönelimi ve tercih meselesini de irdeliyor. Ve sonunda herkes herkesi olduğu gibi kabul etmeli diyor. Ama hangimiz o olgunlukta olabiliriz? Biz kendimizi bile kabul edemezken olduğumuz gibi, başkalarını edebilecek miyiz? Herkse göre bir sinema değil!.. Kısacası bu LGBTTQQIAAP içerikli bir filmdir. Herkesin izlemesini tavsiye etmem.

Bu filmi izlemek cesaret ister.Yönetmen ve oyuncuların bu denli bir film çekebilmiş olmaları alkışlanır.Konu ise oldukça sıradan bir hikayeyle başlayıp bir anda sıradışı bir hal alıyor.Sonu da çok güzeldi.

Filmde sıradışı insanların çarpık ilişkileri duygular da işin içine katılarak mercek altına alınmış.Bir adam ve bir kadın sıradan bir ilişki yaşarken 3. şahıs ilişkilerine balıklama dalıyor ve sıradışı,enteresan bir ilişki\'ler\' bütünü ortaya çıkıyor.İlginç ve sıradışı filmler ilgimi her zaman çekmiştir ama bu film benden geçer not alamadı malesef.4.5/10

filmin adı üç anladığım kadarıyla filmin bir ve ikiside var

Çarpık ilişkilerin anlatıldığı tabi bunu yaparken hem romantik hem de duygusal bir şekilde anlatma çabası güden bir yapım olmuş...Konunun özünden yer yer sapmaları nedeniyle de film uzamış ve 2 saatlik bir sürede bitiyor halbuki cok rahat 1.bucuk saatte bitebilecek bir filmdi..Boşu boşuna uzatmışlar...Anlatmak istediği şey cinsellikten de öte 2+1 e giren sapkınca bir düşünce:)..İzleyenler demek istediğimi anlayacaklar..Çok doğal karşılanan sahneleriyle sıradan bir olay anlatıyorlarmış havasında geçiyor film tabi bu bizim hem kültürümüze hem de yaşayış şeklimize,ahlakimiza,örfümüze çok  uzak bir konu..Geneli garip ve sapkınca bir film olmuş...Açıkcası beğenmedim ve önermiyorum ..Tabi burda ne kadar olaylara nesnel yaklaşıyorum konusu tartışmaya açılabilir ya da saygı duymak gerek eçcinselliğe hem de grup ilişkilerine denebilir fakat ben SAYGI DUYMUYORUM...2/10

Almanlar teknolijide devler ama yani film yapmayı hiçmi hiç beceremiyorlar.

Uzun zamandır arşivimde harf sıralamasında ilk sırada yer alan bir filmi dün gece izleme fırsatı buldum. Açıkcası daha önceden bu tarz bir film seyretmemiştim. Bazı kişilere göre filmde yaşanan cinsellik normal gelebilir ancak bana ters ve tuhaf geldi. Final bölümüne geldiğimde izlemeseydim de olurmuş dedim. Yine de sadece seyirlik olarak bakarsak oyuncuların hiçbirini daha önceden görmedim nereden bulmuşlar bu tipleri de anlayabilmiş değililm ancak rollerinin hakkını vermişler. Tür olarak komedi yazılmış fakat gülünecek pek bir kısım yoktu. İyi seyirler...

Eşcinsel temalı ve bu temayı sonuna kadar büyük bir cesaretle götüren güzel bir film. Ön yargılı olmayan herkesin beğeneceğini düşünüyorum.