Fahrenheit 451
Reviews
Ünüvar Alpak
08.01.2025 11:20
Meryeme Kardeş
08.01.2025 04:33
2002 cekimi Equilibrium'un ilk versiyonu diyebilirim. 1966 yılına göre gercekten harika bir cekim.
Zekeriye Aras
07.01.2025 22:59
Konusu itibariyle çok beğendiğim bir film.Kitapsız dünyanın tasvir edilişi gerçekten başarılıydı.tabi günümüz filmlerinde ki gibi aksiyon ve olağanüstü(!) bir akıcılık beklememek lazım 66 yılına ait bu güzel filmden.Özellikle her bireyin bir kitap olduğu , kendinden sonrakilere de anlatıp yitmemesini sağlaması gerçekten anlamlıydı.
Balamir Cansoy
07.01.2025 21:16
bilim kurgu filmlerine haksız bir şekilde düşük puan verilmesi beni üzüyor.
Kutun Akmaral
07.01.2025 18:13
başarılı bir uyarlama.... İtfaiye deyince aklımıza yangın söndüren kişiler gelir ama bu kitap filmde böyle değil .onlar sadece yakmak için varlar kitapları....düşünülemez bir dünya......
Çoturay Uç
07.01.2025 17:32
Güzel bir film. yapım yılı 1966 filmin yapımından tam 48 yıl sonra 2014 yılında izledim. Günümüzde yapılan çoğu filmden daha kaliteli bir film. İzlemeyenler kesinlikle izlemeliler. Çok orijinal bir film. İzlediğim en değişik filmdi. Konusu da oldukça güzel.
Altıner Yaybüke
07.01.2025 16:06
bu filmi izleyenlerin sayısının bu kadar az olması şaşılacak iş doğrusu... filmin konusu çok orijinal ve değişik, çok da anlamlı bir konusu var. bence tüm sinemaseverler izlemeli. öyle ki ben bu filmden sonra güncel versiyonu equlibrium' u da izlemeye karar verdim. filmdeki öngörülerden bazıları şu an gerçekleşmiş durumda bu da filmin çok önemli bir noktası bence.
Şefika Taliye
07.01.2025 05:35
Film, özellikle yapıldığı yıla göre çok çok başarılı. Filmde yer alan replikler inanılmaz. Filmi seyrederken günümüzden farklı olanın ne olduğunu bile sorabiliyor insan. ‘Olağan’ sandığımız bir şey tersine dönse de fazla değişen bir şey yok. Üstelik Fahrenheit 451’in ‘kurgusal’ dünyasında kitabın yerini alan televizyon ve ilaçlar, film ve filmin uyarlandığı Ray Bradbury’nin kitabı için olağandışı sayılabilir ama bugün için tümüyle sıradan. "film bir gelecek zaman kurmak yerine stil açısından çekildiği 60’ların estetiğini kullanarak seyircisiyle arasına zaman olarak da bir mesafe koymamayı tercih ediyor. Filmin İngiltere’de çekilmesi de gerçekçiliği bir kat daha perçinliyor: Halihazırdaki evler, sokaklar, insanlar 60’ların mobilyaları, elbiseleriyle birlikte filme karanlık havasını vermek için zaman ve mekânda değişiklik yapmanın gerekli olmadığını gösteriyor." "Kitaplar hayal ürünü insanlar sayesinde mutsuzluk verir" "-Bir Biyografi kitabı... Kişilerin ego tatmininden başka bir şey değil..."
Günçiçek Şahinkan
06.01.2025 22:50
çok ama çok anlamlı bir film yılına göre çok iyi yapmışlar 10/10
Gülennur Mirze
06.01.2025 22:48
Bir kitap olsaydım siiri secerdim..
Muhammed Mertcan
06.01.2025 14:15
kitabın yazarı Ray Bradbury'nun şu sözü gerçekten çok etkileyicidir.Kitapları yakmaktan daha kötü suçlar vardır.(There are worse crimes than burning books. One of them is not reading them.)
Yeşil Oktay
06.01.2025 09:07
\"Yaşamıyorsunuz.Sadece vakit öldürüyorsunuz.\" Filmdeki en etkili sahnelerden biri, baş karakterin dayatılan bilgilerle kitapları zararlı olarak gören ve kitap okuyanların başına gelenlerden habersiz olan bir grup ev kadınına dönüp\"yaşamıyorsunuz, sadece vakit öldürüyorsunuz.\" dediği sahneydi. Güzel mesajlar veren çok başarılı bir uyarlama....
Cafer Camia
06.01.2025 07:53
hayatımda izlediğim en manalı film kurgu harika
Erk Çeliksu
06.01.2025 03:10
Çok güzel bir konuyu çok yüzeysel anlatmışlar,filmdeki bazı çekimler ise gereksiz örneğin itfaiyecilerin bir araç yardımıyla uçma sahnesinin bilgisiyar efektiyle yapıldığı çok bariz belli ediyor ve çok iğreti,kötü duruyor.Filmde totaliter bir yönetim ama sadece kitap yakma sahneleriyle bu baskıcılığı yansıtılıyor başka bir sahne yok baskıcı yönetimi göstermek için.Ayrıca kitap okuması yasaklanan toplumun mankurt olmaması ve günümüzün insanına yakın zekada olması filmin inandırıcılığını söndürüyor.Çok güzel bir konuyu berbat etmişler,bu filmi keşke TARKOVSKİ çekseydi.Yönetmenin de 400 darbe gibi çok iyi filmleri var ama bu filmi yapamamış.1984 filmi bu filmden daha iyiydi.Filme notum 5/10
Mesuthan Hüma
05.01.2025 18:31
bağımsız bir film olarak düşünürsek çok iyi, uyarlama olarak düşünürsek eksikleri olan bir film. kitap bambaşkaydı.
Ağbilek Yılhan
05.01.2025 18:28
Ustadan güzel bir bilim kurgu filmi ,kitap sanki daha iyiydi .
Açine Mahsure
05.01.2025 15:44
Müthiş kurgulanmış bir ütopya. Kız ve amcanın komşularının -onlar özel diyerek uyduların sadece onlarda olmadığını gösterdiği sahnede evimdeki televizyondan utandım. Günümüz teknolojisini faydalı yerlerinden kırpa kırpa almaya çalışsak da kitabın o sindire sindire, hayallerle fikirleri çarpıştıra çarpıştıra beynimizde yarattığı imgelemin yerini hiçbir şey tutamıyor. George Orwell'in 1984'ü gibi insan silkindirerek yüzüne çarpıyor acı gerçekleri.. İzleyiniz ve izleyince bir şeyler kapacak insanları da es geçmeyiniz
Altıntaç Sadise
05.01.2025 13:12
Film bana göre çok farklı bir dünyaya fikre sahip bir film pek cok filmde görülmeyen düşünülmeyenn şeler var 66 yılına göre cok iyi bir bilimkurgu konusu derin baya ders niteliginde diyebilirm gerçektende aslında günümüzde bilimkurgu denildiğinde muhakkak efekt akabindede hafif bir gerilim geliyor bu şekilde efsana olan çoğu bilimkurgu cok farklı ve geçmişten gelen nedense farklı fikirler günümüzde cok sık rastlanmaz oldu bunu gerçekten merak ediyorum neden diye
Diksoy Celâdet
05.01.2025 04:28
Başarılı bir film,finalini de çok beğendim.
Muhammeriye Behide
05.01.2025 01:02
1966 yılında duvarda bulunan ekran günümüzün teknolojisini anımsatmakta .
Ahunur Ceren
04.01.2025 19:55
Gayet iyi bir filmdi izleyin derim !
Taykurt Uçantekin
04.01.2025 17:36
'Hepimiz aynı olmalıyız.Herkesin mutlu olmasının tek yolu eşit olmaktır.Bu yüzden kitapları yakmalıyız'. İnsanları koyun sürüsüne çevirmelerinin nedenini kendilerince bu sözlerle açıklıyorlar. Düşünen insan istemiyoruz demenin başka bir yolu. Film yılına göre muhteşem fakat herkese önce kitabını okumalarını tavsiye ederim. Tabi ki hiçbir zaman film kitabın yerini tutamaz.
Kıranalp Şevkiyet
04.01.2025 17:03
İyi kurgulanmış distopik bir film.İnsanları tektipleştirme üzerine.kitap okumanın yasak olduğu bir toplum yapısı çizilmiş ve bu yasağa rağmen okuyanlar üzerinde baskıcı bir yönetim.Yanğın söndürme görevi olan itfaiyeye zıt bir rol biçilerek kitap yakma görevi verilmiş.Ama buna rağmen insanların klasikleşmiş kitap okuma tutkusunu anlatıyor 8/10.
Erkel Salha
04.01.2025 12:48
görüntüler, müzikler ve hikaye çok başarılı fakat filmde kopukluklar var. oyunculuktan mı uyarlamada yaşanan sıkıntıdan mı bilmiyorum fakat böyle bir hikayede çok az yerde duygulanabildim.
Ela Rumi
04.01.2025 08:58
Kitap okumanın ve bulundurmanın suç sayıldığı,bulunduranların tutuklanıp kitaplarının yakıldığı ütopik bir gelecekten bahsedilmekte filmde.Ray Bradbury'nin aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanmış.Kitabını okumamış olsam da filmini beğenenlerdenim 7,5/10..SPOİLER..Filmde birçok güzel sahne var.Yüzbaşının kitap dolusu odadaki konuşması,mutlu olmak için herkesin eşit olması ve bunun için kitapların yakılmasının gerektiğini anlattığı kısım..Yaşadığım gibi ölmek istiyorum diyen yaşlı kadına alaycı tavırla "bunu kesin o kitaplardan okumuşsundur" demesi ve ironik olarak kendisinin de Montag tarafından yakılarak ölmesi..Kitap okumaya karar veren Montag'ın ilkokul çocukları gibi parmağıyla harfleri takip etmesi..Kitap ezberleyen ikizlerin birinin kitabın ilk cildini,diğerinin ikinci cildini ezberlemesi..
Mikail Nezihat
04.01.2025 06:56
Elde muaazam bir konu var.Ve film zamanına göre mükemmel olmuş.Ama teknolojik yetersizliklerden ötü bayağı çok şey eksik kalmış.Kitaba tamamen uyarak , günümüz teknolojisiyle yeniden çekilse mükemmel olurdu.
Nazander Celâli
03.01.2025 14:33
Fahrenheit 451 Truffaut'un en kaliteli filmi olmasa da izlenmesi gereken bir film..Ray Bradbury'in aynı adlı eserinden uyarlanması. Filmin özgün adı ''Değişen Dünyanın İnsanları''. Truffaut'un yıllarca beklemesinin ardından İngiltere'de çektiği film. O dönem Fransız sinemasının yüksek bütçeli filmlere hoş bir gözle bakmaması yüzünden İngiltere'de çekilen film, Truffaut için büyük bir özlem iken büyük bir çileye dönüşmüştür. Sebebi ise başrol oyuncusu Werner'dir. Werner'in ''değişen tavırları'' yönetmeni baya zorlamıştır. Film büyük bir distopik hikayedir. Kitaba oldukça yakın bir uyarlama olmakla birlikte bazı önemli noktalarda farklılıklar vardır. Film kitaba göre daha karamsardır. Kitabın sonunda şehrin dümdüz olması ve savaş öğesi önemli bir yer tutarken filmin sonunda şehir dümdüz olmaz.Savaşta çok önemli değildir. Kitapta yıllarca kitapları ezberleyen insanlar tekrar gün yüzüne çıkarken filmin sonunda ''mağara insanlarının üstüne karlar yağar'' ve yaşlı bir adam torununa kendi ezberlediği kitabı ezberletir. Bu da yönetmenin yakın gelecekte değişime olan inancının oldukça zayıf olduğunu göstermektedir. Ayrıca yaşlı adam ezberlediği kitapta ki gibi ölür ki bu da yönetmenin kitaplara olan inancının seyirceye vurumdur. Filmin sonunda şehrin bombalanıp yok olmaması ve insanların hala kitapları ezberlemeye devam etmesi yönetmene göre aslında henüz dünyanın yenilenme vaktinin gelmediğinin göstergesidir. Bu yüzden film kitaptan daha iç karartıcı ve gerçekten insanı düşündüren kıvamdadır. Görsel açıdan dönemin koşulları göz önüne alındığında başarılı olduğu da bir gerçektir. Oyunculuk her ne kadar mükemmel ötesi olmasa da tercihlerin rastgele yapılmadığı ve yerinde olduğu gayet açık. Her ne kadar Werner ile Truffaut arasındaki gerginlik filme yansımadıysa da Werner'in ruhsuzluğu birazcıkta olsa yansıyor.( Eğer bu koşullarda hala başarılı bir film izliyorsak bu da yönetmenin başarısıdır.) Hikaye akışının güzel sağlandığı ve seyircinin düşünmesine izin verildiği film, yönetmenin ilk renkli ve İngilizce filmi bildiğim kadarıyla.. Her sinemaseverin hayatında bir kerecik bile olsa mutlaka izlemesi gereken bir yapım..
İzbul İlbasan
03.01.2025 13:43
Çok güzel bir konusu var işleyiş mecburen o dönemden dolayı zayıf kalmış.Yine de izlenebilir.
Nizamettin Ny
03.01.2025 09:26
filmi izlerken 1980 li yılları anımsadım resmen. yasaklı kitaplar bulunduğu yerde yok edilir o kitabı bulunduranlar hapse atılırdı. adamlar yaklaşık 20 sene öncesinden görmüşler. yılına göre gayet başarılı ve etkili bir filmdi. ne varsa eskilerde var zaten. 10/7.5
Hamail Alpbilge
03.01.2025 07:55
Soğuk savaşın en sancılı yılları olan 50’lerde büyük baskılara uğramış, fişlenmiş, yasaklardan nasibini almış, nüklüer savaş korkusuyla yaşamış bir kuşağın çizdiği korkutucu gelecek tabiri.En başta daha 68 devrimi yaşanmadığı için bu dar açıyı yada yasakları ve sanatı sadece kitaplardan anlatmaları kabul edilebilir olsada yinede çok basit kalıyor. Zamanı için önemli olduğu açık, 1984’ten Equilibriuma kadar bir dolu filme ilham kaynağı olduklarıda.Yinede gelecek tabirinin çok zayıf olmması şuan için filmin seğir kalitesini çok düşürüyor.Faşizmin ve baskıların hala şiddetli olduğu dünyamızda görünürde herşeye sahip gibiyiz ama hiçbirşeyimiz yok, ihtiyacımız olmayan şeyler için hayatımızı tüketiyoruz, bizimki daha ruhani bir savaş, hepimiz sistemin için küçük çarklılarız ve sistem bizi beyaz yakalı birer köle yapmış durumda.Bunları söyleyebilen filmlerimiz varken Fahrenheit 451 50. yaşına doğru giderken unutulmuş yasakların unutulmuş filminden daha fazlası olamıyor.
Halimser Doğantimur
03.01.2025 03:38
francois truffaut filmlerinde benim için bası cekiyor . harika bir kurgu ve senaryo . cok derin bir film .benim klasiklerimden izlemenizi öneririm
Berktan Tokuşhan
03.01.2025 02:56
Oldukça sıra dışı ve insanı düşünmeye sevk eden bir konusu var. Bir yanda okuması ve bulundurulması yasak olan kitaplar diğer tarafta insanı tekdüzeleştiren televizyon ve haplar. İşlenişi bakımından zayıf kalsa da günümüz için hala izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum. 7/10
Lâlezar Ahmetcan
02.01.2025 16:59
Kitapların ve her türlü yazılı belgenin yasak olduğu bir toplum olabilir mi? Ray Bradbury’nin karamsar bir gelecek kurguladığı öyküsünden François Truffaut tarafından sinemaya uyarlanan “Fahrenheit 451¨, işte böyle bir toplumu anlatıyor. Eleştirmenler tarafından pek tutulmayan “Fahrenheit 451¨, aynı zamanda Truffaut’un ilk ve tek İngilizce filmi olma özelliğini taşıyor. Muazzam bir hikaye.. Filmde ki replikler ve ironiler izleyiciyi düşündürüyor. Asıl görevi yangın söndürmek olan itfaiyeciliğin kitapları yakmakta görevli oluşları, itfaiye aracının ambleminin akrep oluşu gibi..Akrebin bir özelliğide etrafı ateşlerle çevrildiğinden içgüdüsel tepkiyle zehrini kendine sokması. Adamın ormana kaçtığında onu orada bekleyen kitap okurlarının, okudukları kitapları yaşatmak için hafızasında tuttukları o kitabı taşıdığına binaen her birinin bir kitap ismini alması çok güzel bir sahneydi. Buradan "okuyan her insan bir kitaptır" düşünceside çıkarılabilir.
Sarya Hadrey
02.01.2025 11:47
Ütopya: Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce. 1953 yılında yayınlanan bu karanlık ütopyada Ray Bradbury bizi kitap okumanın yasak olduğu, yakalanan kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı bir gelecek zamana götürmektedir. Kitap okumanın yasak olduğu, kitapların yakıldığı, kitap okuyanların dört duvar arasına kapatıldığı bir zaman aranırsa çok uzağa değil ülkemize ve geleceğe değil, şöyle 25-30 yıl geriye bakmak yeterli olacaktır. Yine ülkemize ve son bir kaç yıla bakarsak, artık kitap okumanın ceza olarak verildiği bir yer görmekteyiz. Ağlayalım mı gülelim mi, insan ne yapacağını şaşırıyor. İnsanoğlunda bu kafa oldukça gerçekleştirilmesi imkansız tasarı veya düşünce olmayacaktır gibi geliyor bana ama umuyorum bu fikirler insanların iyiliğine olur. Bu kitap ve film belli açılardan artık kurgu değil gerçektir. Bu yüzden filmin seyredilmesi, yapılan kurguyla gerçek hayatımızda ki benzerlikler üzerine kafa yormak ve büyük resmi görebilmek için yerinde bir seçim gibi duruyor.
Miyasa Şöret
02.01.2025 11:13
farklı bir yapım ama beni pek sarmadı.oyunculuklara diyecek lafım yok ama akıcılık biraz yavaş.meraklısına...
Tamer Hürmüz
02.01.2025 09:30
1966 yapımı bir filme göre senaryo mükemmel ötesi günümüzü dahi etkileyen çok farklı bir konuda harika bir film çıkartmışlar ortaya bence izlenmesi gereken bir film bu...
Tekdoğan Fariha
02.01.2025 08:34
Kitap şu cümleler ile başlıyor: "Yakmak bir eğlenceydi. Her şeyin alevler tarafından yutulmasını, alevlerin içinde kararmasını ve değinmesini görmek Özel bir zevkti... " ve sonrasında kitapların dünyasını keşfediş... Kitapların yakıldığı bir dünyayı anlatan bu kitabı okumak, filmi izlemekten daha cazip geliyor bana, film iyidir veya kötüdür bilemem...,izlemeyi de düşünmüyorum...Bildiğim bir şey varsa,, kitap çok ama çok iyidir... o halde ne diyoruz ... iyi okumalar..:)
Hayat Akbora
02.01.2025 07:19
2018 yapımınıda izledim ikiside müko
Fecri Türküler
02.01.2025 06:33
kitabını okudum sonra filmlerini izledim eski versiyonunu daha çok sevdim. konu çok ilgimi çekti kitapların yasaklandığı teknolojinin insanları ele geçirdiği bir distopya. 1951 de yazar televizyonlara karşı kitabın önemini göstermek için böyle bir kitap yazması çok hoşuma gitti. zamansız bir kitap. tabiki filmde eksikler var ama dönem olarak çok iyi işlenmiş. sonunda acaba ben hangi kitap olmak isterdim diye düşündürüyor
Mesdan Göksenin
02.01.2025 05:16
böyle bir klasiğe şimdiye kadar yorum yapılmamış olması ilginç, ilk yorumun da tarafımdan yapılacak olması da benim adıma hoş bir olay olacak, film adını kitapların yanma sıcaklığının fahrenheit cinsinden değerinden alıyor, yangına dayanıklı evlerde yaşayan insanlar için kitaplar düşünce açısından bir tehdit oluşturmakta ve itfaiyenin görevi de bu kitapları yakarak yok etmekdir. kitap okudukları için insanların eşleri tarafından dahi ihbar edildiği filmde hitler\'in kavgam kitabıda yakılmakdan kurtulamadı, film başından sonuna kadar benim ilgimi üzerinde tuttu, 1966 yapımı olduğunuda filmin sonundaki jenerikten şaşırarak öğrendim. kanımca arşivlik bir film.
Kutgün Malkoç
02.01.2025 03:43
insanın gelişimine en büyük katkıyı sağlayan kitapların, var olmadığı bir gelecekte insan da maalesef olamayacaktır. Ne yazık ki günümüzde birçok insan bunun farkında değil. Geçmişte yapılan karanlık gelecek tasvirleri her geçen gün biraz daha gerçek oluyor. İnsan kitaptan uzaklaşırken, kendini aptallaştıran şeylere daha büyük ilgi duymaya başlıyor. Fahrenheit 451, bu karanlık geleceğin başarılı şekilde perdeye yansıtıldığı bir film.
Yalım Azem
02.01.2025 03:25
François Truffaut'un 6 yıllık özleminin bir sonucudur Fahrenheit 451. Adını kağıdın yanma derecesinden alan bir kitap uyarlamasıdır. Truffaut'a her ne kadar çöp edebiyatı uyarlıyor denilse de bu film için bunu kesinlikle söyleyemeyiz. Önemli bir distopik eser olma özelliğini de gösteriyor. Bu hafta içerisinde kitabı da okumuş olacağım. Şüphesiz filmden daha iyi bir yapıtla karşılaşacağım. bunu Truffaut'ta açık bir dille ifade etmiştir. Truffaut'un yabancı dille çektiği ilk yapımdır aslında bu. Gerekçesini de Fransa'da bu maliyetleri karşılayacak bir yapımcı bulamadım şeklinde açıklar. Biraz da bu orijinal filme fazla önem verilmediğini belirtir. Uzun yıllar süren bekleyiş nihayet Londra'da sonuçlanır. İngiltere'de film yapmanın daha kolay olduğunu düşünmektedir. Teknisyenlere kadar bir heves hakimdir. Oysa bu duyguyu Fransa özgün sinemasında fazla bulamamaktadır. Çekimlerle birlikte iyi bir başlangıç yapsa da temel zorluklar kendini kısa zaman içerisinde gösterecektir. Tek bir kelime İngilizce konuşamadan bir film çekmek oldukça zor bir işe dönüşmüştür. Fransa'ya döndüğünde bu cazibeli şehri nasıl buldunuz sorusuyla karşılaşmış. Bilmiyorum ki hiç gezmedim demiştir. Günlerini otel odasında yalnız başına geçirmiş otelden çıkıp ülkesine geri dönmüştür. Filme gelecek olursak hikayenin çok sağlam olduğunu belirterek başlayayım. Hikayeden o kadar etkilendim ki kitabını sipariş ettim bir çırpıda bitirmeye kararlıyım. film gelecek bir zamanda geçmekte. İtfaiyeciler bildiğimiz görevlerinin dışına çıkarak insanlara acı veren kitapların peşine düşmüşlerdir. Kitaplar insanların birbirine benzemesine engel olmakta ve insanlara hayalleri vaat edip olmayan şeylerle kandırmaktadır. Toplumu kirleten bu virüs mutlaka yakılarak yok edilmelidir. Sistem bir saat gibi işlerken toplumun içerisinde suçlular ellerini, gözlerini kitapla günaha bulandırmaktadır. İtfaiyeciler görevlerini büyük bir başarı ile yaparlar. Kitapların aldığı nefesi bile fark ederler. Ama itfaiye görevlilerinden Guy Montag (Oskar Werner) o nefeste farklı bir şeyler bulur ve kendisini kitapların büyüsüne kaptırır. Filmde kullanılan eşyalar, kostümler oldukça başarılıdır. Futuristik çizgiyi yakalayabilmiştir François Truffaut. Müzik konusunda da kendini şanslı sayar ve öyledir. Filmle birlikte ilerleyen müthiş bir film müziği yapılmıştır. Bundan geriye kalan bir kaç ayrıntı dışında istediğine ulaştığını söyleyemeyiz. Yanan kitaplar arasından Dali'nin eserlerini gösteren kitabın her sayfasını göstererek sansürün her türlüsüne destek veren tek dahiye göndermeler bile yapmıştır. Ama ötesi yoktur. Bunun en temel sebebi baş rol oyuncularının kötü performanslarıdır. Hatta Truffaut 6 yıl beklemesem ve bu kadar çaba harcamasam filmi bırakırdım bile demiştir. Bunun nedeni Oskar Werner'dır. 1962 yapımı Jules ve Jim'de başarılı bir çalışma yapsalar da bu sefer bu gerçekleşmeyecektir. Truffaut'un isteklerine karşı hep bir fikri vardır. Artık film çığırından çıkmıştır. Yönetmenimiz Werner'a sert çıkmak zorunda kalmıştır. Film bitene kadar aralarında tek bir sohbet gerçekleşmemiştir. Truffaut, Werner'ın dublorüyle isteklerini yollar Werner'da o somurtkan ifadesiyle oynar. Büyük bir proje yarım kalmış başarıya dönüşür. Filmin verdiği siyasi mesaja fazla bir anlam yüklememek gerekir. Kitapta bu ne kadar vurgulanmıştır bilmiyorum ama Truffaut'un ellerinde bu eser kuvvetli bir siyasi eleştiri olmaktan uzaktır. Kamerasını sistemin çarklarına çevirirken bu sistemin baskılayıcı gücü, korunması ve devrimci bir hareketin buna karşı koyuşu yoktur filmde. genel olarak Truffaut bunu tercih etmektedir. Filmin final kısmında yaşananları devrimcilikle nitelendirmek de oldukça zordur. Olsa olsa bu bir karşı duruş ve pasif bir bekleyiştir. Bu ne kadar eleştiriye açıksa da ünlü Fransız yönetmenin siyasete genel bakışı budur. Hayatında hiç oy kullanmamıştır. Truffaut'un hayatında ki en büyük eylemi dünyanın en önemli sinema kütüphanelerinden biri olan Cinematheque'un müdürü Langlois'in görevden alınmasına karşıdır. Hükümete karşı yürüttüğü bu tek eylemi de kazanmıştır. Bu kitap politik sinema yönetmenlerinin elinde bir baş yapıta da dönüşebilirdi. Truffaut bir röportajında kafasında aşk hakkında 30 film bulunduğunu, gelecek 45 yıl içinde bunların hepsini çekmeyi amaçladığını söylemişti. Biri çıkıp da çekilen on filmden dokuzunun aşk hakkında olduğunu kanıtlayacak olsa, bunu yine de yeterli bulmayacağını eklemişti. "Evet, hala buna inanıyorum." diye onaylayarak. "Şu ya da bu şekilde aşk filmleri dışında sevdiğim çok az film vardır. Örneğin Kwai Köprüsü bence aptalca bir hikaye. Her zaman böyle bir hikayeye ihtiyaç duyarsınız, tabii, ama bu hikayeyi on yönetmene verseniz, on Kwai Köprüsü olur elinizde. Hep aynı film çıkar. Ama bir aşk hikayesini on farklı yönetmene verirseniz, birbirinden farklı on film alırsınız. Çünkü yönetmenlerin her biri kendilerinden çok fazla şey koyar. Bu büyük insani motor özellik, tek ortak paydamızdır. demişti. Gerçekten de bu film içinde bunu söylemek gerekir. Fahrenheit 451 başka bir yönetmenin ellerinde çok daha fazlası olabilirdi. Truffaut, 400 Darbe'den sonra yarı başarı olarak kabul edilen iki filminden biridir Değişen Dünyanın İnsanları. Vahşi Çocuk ile gerçek anlatımına dönmeyi başarmıştır. Görülmesi gereken bir eser ama bir şeylerin eksik kaldığını sizde fark edeceksiniz. Filmle ilgili daha bir çok ayrıntı var ama yazım epey uzadığı için nokta koymam gerekir.
Fahrenheit 451 hakkında ilk söyleyeceğim etkileyici bir film olduğu.Daha sonra değineceğim filmin uyarlandığı kitabın yazarı şu an kullandığımız duvara asılan tvleri ve yine daha sonra icat edilen walkmen benzeri cihazlara kitabında yer vermiştir.Ve kendisi kitabının teknoloji temelli ve bir de tvnin insanlara verdiği zararlarla ilgili olduğunu söylemiş.Hikayedeki asıl tehdit ise cehalet ve eğitimsizlikle ilgili.Film gelecekteki toplumu yani teknolojik açıdan gelişmiş bir toplumu ele alıyor olsa da insanlar eğitimsiz,cahil,yalnız ve mutsuz bireyler.Filmde açıklanmasa da totaliter,baskıcı bir rejim hakim.İnsanlar kimseye güvenemiyor.Birbirlerini suçlayıp bildirsinler diye sokaklara kutular konmuş.Karı kocaya,anne çocuğuna güvenemiyor.Kitaplar gereksiz görülüyor.Hatta tehlikeli.O yüzden kitap okuyanlar ihbar ediliyor.Görevleri (eskiden) yangın söndürmek olan itfaiyeciler evlere baskın düzenleyip evin içinde bulunması yasak olan gizlenmiş halde duran kitapları bulup dışarı çıkarıp yakıyorlar.Yani son derece kötümser bir gelecek öngörüsü karşımıza çıkmakta.ABDli yazar Ray Bradbury kitabı geçinebilmek için kısa hikayeler yazdığı gençlik döneminde kaleme almış.Bilimkurgu tarzında yazdığı kitabı bu türde yazdığı tek kitap ve birbirinden değişik bir çok anı ve düşünceden yola çıkarak yazmış.Örneğin bir gün geç saatte yolda arkadaşı ile yürürken bir polis onları durdurup ne yaptıklarını sormuş.Bradbury bir ayağımı diğerinin önüne atıyorum deyince polis bunu bir daha yapmaması için söz vermesini istemiş.İtfaiyeci tanıdıkları varmış.Gelecekte itfaiyecilere ne olacak sorusuna teknoloji gelişecek yanmayan evler yapılacak itfaiyeciler işssiz kalacak denilince işi yangın söndürmek olan itfaiyecilerin yangın çıkarma işini yapabileceklerini düşünmüş.Yazar bir taraftanda kitaplara ve kütüphanelere çok düşkünmüş.Tarihte İskenderiye kütüphanesinin yandığını,Rusyada,Çinde,Hitler Almanyasında ve ABDde McCarty döneminde kitapların ve kütüphanelerin yakıldığını ve bir de büyük büyük büyük babaannesinin 1580de cadılıkla itham edilip yakılmaya çalışılmasından kaçarak kurtulabildiği öyküsünün birleşiminden bu roman çıkmış.Filmde itfaiye arabalarının üzerinde görülen sembol ise semendere ait.Bu kertenkele türü şöminelerde yaşar ve ateşten etkilenmezmiş.Sonuç olarak kitapların önemine bir saygı duruşu diyebileceğimiz film aksiyonu az olsa da ilgiyle izlenebilecek bir film.Ben de izleyecek olan arkadaşlara iyi seyirler dilerim...