Köşeyi Dönen Adam
Meral Orhonsay
Asım Par
Garibe Gündem
Sami Hazinses
Özcan Özgür
Necla Soylu
Nejat Gürçen
Necdet Yakın
Kemal Sunal
Zeki Sezer
Muadelet Tibet
Reşit Çildam
Ali Şen
Macit Koper
Hüseyin Kutman
Original Title
Köşeyi Dönen Adam
Year
1978
Duration
73 minute
Platforms
Director
General Information
ABD'deki amcasından kendisine büyük bir miras kaldığı haberi üzerine fakir odacı Adem (Kemal Sunal) birden mahallesinde ve çalıştığı yerde günün adamı olur.O zamana kadar kızı Şükran 'ı (Meral Orhonsay) vermeye razı olmayan babası
Screenwriter
Last 3 Reviews
Parlar Alaaddin
09.01.2025 05:49
Gülel Mehmetzahir
08.01.2025 13:41
kemal sunal\'ın en beğendiğim filmi oldu. paranın insanların gözünü nasıl kör ettiğini emperyalizmin halkın kanına nasıl girdiğini çok güzel anlatıyor. senarist zaten müjdat gezen daha söz söylemeye gerek yok. muhakkak izlenmesi lazım.
Semat İsmetullah
08.01.2025 06:55
Kaç defa şaşırdın, kaç defa uyutuldun, kaç defa uyandın, kaç defa uyanmak zorunda hissettin… Büyük insanların özelliğidir bu; her defasında insanları şaşırtmayı başarmak. İşte Kemal SUNAL gibi büyük bir insan bu filmde bunu başarıyor. Şahsen politik karakterinden sıyrılmış halini uzun zaman önce “şaban filmi” klişesiyle üstünkörü izlediğim bu filmi sansürsüz olarak izledikten sonra Kemal SUNAL ismi artık bende sadece “komiklik” olarak kalmayacaktır. Filmin arka planındaki isimlere baktığımızda sadece komedi olarak değerlendirilemeyecek kadar cesur bir filmle karşılaşacağımız çok açıktır. Filmin senaryosu Aziz NESİN’İN yakın dostu olan ve mizahi olarak ondan ilham alan Müjdat GEZEN’İN “Eşeğin Karnındaki Elmas” hikayesinden alınmış. Filmin yapıldığı yetmişli yılların karmaşık havasına bakıldığında aslında böyle bir film yapmaya karar vermek büyük bir cesaret örneği. Nitekim film ancak sansürlenerek izleyiciyle buluşturulabilmiş ve bizler de yıllarca Kemal SUNAL gibi büyük bir sanatçıyı “şaban” olarak sığ esprilerle tanımak zorunda kalıyoruz. Kariyerinin zirvesindeki bir sanatçı için böyle bir film belki her şeyin sonu olabilirdi. Büyük ustanın önünde, bu cesaretinden dolayı saygıyla eğilmekten başka bir şey yapılamaz… Film, baştan sona bir sosyo-politik eleştiri makalesi gibi karşımızda durmaktadır. Bu yönüyle çok dikkatli ve detaylı olarak tahlil edilmeyi sonuna kadar hak etmektedir. Ki ben buna cesaret bile edemem. Sadece görebildiğim ve hayranlığıma sebep olan noktaları belirtmek bile benim için yeterli olacaktır. Filme baktığımızda topluma yapılan en büyük eleştiriler hep kahramanımız “Adem”in rüyaları –The Dude’ selam olsun- aracılığıyla yapılmaktadır. İlk başta kahramanımız sıradan bir “Adem”dir yani uyutulmuş, cahil bırakılmış, umudunu kupon biriktirmeye ve şans oyunlarına bağlamış hemen her gün sokakta binlercesi ile karşılaştığımız ve sadece birer istatistikten öteye gitmeyen bir “adem”dir. Onun haricinde filmdeki herkes -çaycı Halil dışında tabi- tek kelimeyle ahlaksızdır. Adem’in aşık olduğu Şükran, zengin ve yakışıklı oğlanlar peşindedir. Sırf onlara ulaşabilmek için Adem’den faydalanmaktan çekinmez. Şükran’ın babası Hacı ise tam bir yobazdır ve para için kızını bile Adem’in koynuna atmaktan çekinmemektedir. Aslında hacı karakteri filmde çok önemli bir eleştirinin dayanağı olmaktadır. Dışarıdan bakıldığında son derece mütedeyyin gibi görünen Hacı söz konusu para olunca bütün ahlaki ve dini değerlerini anında unutabilmektedir. Ailesini inancının gereklerine göre idare etiğini düşünen hacının evindeki an büyük Truva atı kızı Şükran’dır. Para ve zenginlik hırsını babasından miras alan Şükran, bunun üstüne foto romanlardaki hayata duyduğu özlemi de koyunca ortaya müthiş bir tezat çıkmaktadır. Adem’in patronu ise sekreteri ile aşk yaşayan ve yine Adem’in paraları söz konusu olunca onu Adem’in koynuna sokmaktan geri kalmayan bir para babasıdır. Yani o da para için her şeyi yapabilecek olan biridir. Adem’in arkadaşları ise onun saflığından faydalanmaya çalışmaktadır. Bu öyle bir dünyadır ki Adem, hiç kimseye güvenememektedir. Adem, rüyalarda yaşayan biridir demiştik. Gerçekten de yaşamak istediği her şey rüyalarında karşısına çıkmaktadır. Ulaşmak istediği ve asla ulaşamayacağı ne varsa rüyalardadır. Aslında burada topluma ağır bir eleştiri yatmaktadır. Boş zenginlik hayalleri, ucuz erotizm, her şeyi kısa ve zahmetsizce elde etme isteği… başka ne söylenebilir ki. Filmin başlarında beyni uyuşturulmuş ve sıradan biri olan Adem içinde yaşadığı toplumun bu kirli yüzünü görünce tamamen değişmiş ve sisteme başkaldırmıştır. Yani kendi dışındaki herkesi tıpkı şu an yaşadığımız toplumun bize yaptığı gibi bir “yalan” ile kandırmaya başlar ve herkesten intikamını alır. İlk önce devrimcilerin evinin duvarına yazdıkları yazıyı silen Adem, artık onların yarım bıraktığı işleri de filmin sonunda yapar. Bundan şu sonuç çıkmaktadır; halkın ihtiyacı olan tek şey sadece ve sadece uyanmasıdır yada uyanmayı istemesidir… Yetmişli yılları düşündüğümüzde, ülkemizin büyük bir ekonomik sıkıntı içinde olduğunu ve bunu sebebinin de Kıbrıs Harekatı sebebiyle ABD tarafından ülkemize uygulanan ekonomik ambargo olduğunu biliyoruz. Lakin bu, mizahi olarak nasıl anlatılır? İşte Müjdat GEZEN, bize bunun cevabını harika bir şekilde veriyor. Adem’e ABD’deki amcasından bir miras kalır. Aslında Adem, yaşadığı gecekonduda iki parça eşyasıyla karnını bile zor doyurmaktadır. Bir de yaptığı sakarlık üzerine işten atılınca beş parasız olarak parkta sabahlamak zorunda kalır. İşte tam da burada Amerika’daki amcası imdadına yetişir. Ortada bir miras vardır ama bunun Adem’e hiçbir faydası yoktur. Çünkü Amerika’dan gele gele bir eşek gelmiştir. Ama sonradan eşeğin karnında elmas olduğu yalanını uyduran Adem herkesi kandırmayı başarır. Adem’den başka herkesin eşeğin sıçmasını dört gözle beklemesi bizim millet olarak ambargonun kalkmasını nasıl beklediğimizi harika bir şekilde anlatmaktadır.
Similar Movies or TV Shows
Lists
kemal sunalın bu filmine çok gülmüştüm konusuyla ve oyunculuğuyla izlenilmesi gereken bir film