Kiracı

Dün gece çok gürültü yaptınız Mösyö Trelkovsky.. Rutin,eğlencesiz bir yaşam.Trelkovsky için hayat bu iki kelimeden oluşuyor.Yine de hayata tutunma mücadelesi veriyor elbette.Ev tutmak için fena sayılmaz,orta halli gibi görünen ama daha apartmanın görevlisiyle karşılaştığı ilk andan itibaren bir tuhaflık olan apartmandan boş bir daire kiralamak istiyor.Kiralayacağı dairenin önceki kiracısı ise intihar etmiş,komada.Buna rağmen o genel 'içinde kötü anıları barındırıyor,orada durulmaz' gibi deyişler inanmadığından o daireyi kiralamaya karar veriyor.Ev sahibi de ciddi duruşunu beğeniyor ve evi tutuyor.Tuttuğu andan itibaren bir dizi gizem onun hayatının merkezine yerleşiyor ve bu elbette ki büyük bir kaosun ufak bir başlangıcı.. Polanski bu türde kendi tarzını izleyicisine çok iyi yansıtmayı her zaman başarabiliyor.İzlerken 'işte bu benim imzam' diyor adeta üstelik bu sefer filminin ana karakterinde kendi rol alarak bunu yansıtmış.Yönetmenlikte olduğu kadar oyunculukta da başarılı olduğunu görebilme imkanına bu filmde sahip oluyoruz.. Aslında filmin merkezinde kendisi olsa da bu filmde merkezi bir o kadar önemsiz kılmayı da başarmış.Filmdeki her karakteri filmin temasının içerisinde önemli bir hale getirip başarmış bunu.Her karakter en az ana karakter kadar önemli görünüyor filmde.Neredeyse tamamında Polanski'nin oyunculuğuna dayalı bir film olsa da.. İlk bir saatlik bölümünün çok ağır bir halde işlendiğini söyleyebilirim ama burada filmin ilerisi hakkında çok önemli detaylar görülüyor ve Trelkovsky'nin sıkıcı ruh hali ve dünyası işlenmiş diye düşünüyorum.Bunu bu bölümde izlerken adeta onun gibi hissederek bir anda Trelkovsky'nin yerinde filmin içerisindeymişiz gibi buluyoruz kendimizi.Daha sonra olayların değişkenliği gerçekten ciddi paranoya içine ve histerinin eşiğine getiriyor yaşananları.Finalinde de bu iki ruh hali durumunun ciddi şekilde patlamasını görüyoruz.. Filmde Rosemary'nin Bebeği ve Tiksinti filmlerinden fazlaca benzerlikler var.Adeta iki filmin karışımı gibi.Özellikle ilk bölüm daha çok Tiksinti misali daha sonrası Rosemary'nin Bebeği filmi gibiydi.Bu filmle birlikte üç film izlendiğinde Polanski'nin bu türdeki tarzını tamamen anlamış olabiliriz.. Puanım: [7/10] 'İyi seyirler'..

polansksinin oyunculuğu muhteşem,intihar sahneleri etkiyeci  

Roman Polanski\'nin en kült, en yaratıcı, en yoruma açık, en sürreal filmlerinden Kiracı...Takdire layık görselliği, oyunculukları ve dramurjik yapısıyla, hem zor hem de çok önemli bir film. Filmi izlerken defalarca bir kanıya ulaşıp defalarca kendi ulaştığım kanımı çürüttüğümün farkına vardım. Polanski, psikolojinizi zorlayan, sorgulatan bir atmosferi o kadar başarıyla oluşturmuş ve o dünyayı o kadar istikrarlı korumuş ki filmin bütünlüğünden hiçbir şey kaybetmiyor yapıt... Üstelik \'oynuyorum da arkadaş\' diyor kendileri... Yarattığı yarı gerçek dünya bakımından \'Şarküteri\' filmiyle de örtüştüğü yanlar var. Fakat Kiracı, karakter tutarlılığı ve bir psikolojik bunalımı hem çok karışık hem çok sade bir dille anlatmayı becerebiliyor. Bu yüzden çok daha ileri mertebelerde benzeri türlerinde... Psikolojinizi zorlayan bir film istiyorsanız kesinlikle izlemeniz ve üzerine düşünmeniz gereken bir film. Zira düşünmek kendiliğinden oluşuveriyor. \'Uzunca bir süre belleğinizde kalacak\' garantili filmlerden...