Karısını ölüme yollayan bir adam, ve kocasına olan aşkı sayesinde esir kampında hayata tutunmuş bir kadın =( İntikamı bile o kadar nazik ve kibardı kii. işte böyle fimlerle gelin bana mutlaka tavsiye ediyorum arkadaşlar.

Filmin senaryosunda anlattığını "mantıksal" olarak başarılı bulmasam da, anlatmak istediğine olan beğenimden dolayı yapımdan hoşlandım. Farklı tarzı olan bir dram filmiydi.

uzun bir süre alman nazi kampında kalıp işkence görmüş bir kadın olan Nelly aşkı için hayatta kalmış ve kocasına geri dönmenin hayallerini kurarken ikilemde kalma öyküsünü izliyoruz aşk mı paramı sorusunu konu alan film yer yer sıksa da kendini izlettiriyor iyi seyirler

İkinci Dünya savaşı sonunda toplama kampından kurtulmayı başarmış bir kadının eski yaşantısının ve eşini aradığı bir dram. Başarılı filmin en can alıcı noktası filmin sonuna doğru söylenen Kurt Weill bestesi Speak Low adlı klasiğin seslendirildiği o sahne. Müthiş bir son ve film sırf bunun için bile seyredilir.

Eseri seyrettikten günler sonra bile hala o muazzam finalin etkisinden kurtulamadım. Meraklısına eser Hubert Monteilhet'in Le Retour des cendres kitabından uyarlanmış. J. Lee Thompson'ın1965 tarihli pekte başarılı olamayan bir İngiliz versiyonu var.

Hep iyi yorumlar var. Filmin puanı neden 5.1 ? İzleyip izlememekte kararsız kaldım.

Nazi almanyasın da 30'ların ortasından itibaren sistemli şekilde yahudiler fişlendi savaşla birlikte tüm Avrupa da ki yahudiler toplanırken, sonrasında yarı yahudiler, yahudi Irkından gelenler (fiziksel özelliklere göre). Savaşın sonlarına doğru ise aslında yahudi dinine mensup olmayan ama ailelerin de 8'de bire kadar yahudiler de kamplara gönderildi. Bunu neden anlattın derseniz Nelly yahudi olmayan Yahudiler den ki savaşın son aylarında alınmış toplama kamplarında yıllarca değil aylarca kalmış. Ama savaş kaybedilince kurşuna dizilen yahudiler arasında bulunmuş, suratına gelen mermiler nedeniyle yüzü parçalanmış. Yaşadıkları ve suratının yok olmasıyla travmaya giren kahramanımız umutsuzca binicik aşkı kocasına kavuşmayı arzulamaktadır. Ararken tesadüf eseri kocasını Berlin de adi bir gece kulübünde bulur. Ama kocası onu tanımaz ki bu dakikadan sonra kocasına kendisini hatırlatmak için umutsuzca bir arayışa girer, bir yerden de yakalanmasıyla ilgili gerçekler o istemeden de olsa gelip onu bulacaktır. Dönemin atmosferini ve insanların psikolojilerini dört dörtlük anlatan yönetmenimiz, tüm oyunculardan tam randıman alsa da Nina Hoss performansı tek kelimeyle büyüleyici. Bu performans nasıl Oscar almaz nasıl sadece 3-4 festivalde ödül alır anlamak mümkün değil. Barbara da ve A Most Wanted Man filmlerinde iyi bir aktirist olduğunu görmüştük te Nelly karakterinde sınırları aşmış. Eser boyunca bir birine aşık ve aşkını kaybetmiş iki insanın kalp kıran hikayesini hafif gerilimli şekilde izliyoruz, ha hesaplaşacaklar, ha gözyaşıyla kavuşacaklar diye beklerken gerçekler sarıyor etraflarını ve efsanevi Speak low parçasıyla her şey tamamlanıp tüm söylenecekler bir bakışa bir şarkı sözüne sığıyor. Final beni öyle etkiledi ki aynı sahneyi 5-6 kez izledim yetmedi geri dönüp bir dolu kırılma anını tekrar tekrar bakma ihtiyacını duydum. 10/8

Dram ve tarih filmlerini sevenler için ağır ilerleyen, kasvetli ama bir o kadar izleyiciyi içine çeken bir yapım Phoenix. Özellikle görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkarmış, bazen oyunculardan kopup renklerin ve ışığın mükemmel kullanıldığı sahnelerde kaybolduğum oldu. Bazı belirsizlikler mevcut, doğru. Yine de kimi konularda yorumu izleyiciye bırakan filmleri seviyorum...

30'lu yılların sonu 2.dünya savaşı sırasında bi patlama sonucunda öldüğü sanılan şarkıcı bir kadın,tüm ailesi ölmüş ve miras ile zengin olmuş bir kadın.Ölmeden öncesinde kocası ondan boşanmış fakat miras kalınca karısına benzeyen birini bulur ve onu karısına benzetmeye çalışıp mirasa konma peşindedir.İşin ilginç tarafı kadın adamın ondan ayrıldığını öğrenmesine devam ediyor olması.Ağır ilerleyen bi dram filmi.

Filmi beğenmesine beğendim ama çok fazla belirsizlik vardı.Yani tüm film boyunca Johnny,Nelly'yi gerçekten de tanıyamadı mı ya da tanıdı da onun olmasına ihtimal mi vermedi?Nelly gerçekten de Johnny'nin onu ihbar etmesiyle mi tutuklandı?Belki de Nelly'nin dediği gibidir olay,Johnny takip edilmiştir polis tarafından sonrasında elinden birşey gelmemiştir ve gidişini izlemiştir,bilemiyoruz sonuçta itiraf etmedi ki ihbar ettiğini Johnny.Bir de herkesin genel kanısı sondaki şarkıyı söylerken sesinden tanıdığı şeklinde,bundan bile emin değilim sonuçta tüm film boyunca sesini tanımadı da sondaki şarkıda mı tanıdı?Belki de kolundaki numarayı görünce kafasında dank etmiştir çünkü Nelly film boyunca uzun kollu elbise giymişti hep bi tek en sonda şarkıyı söylemeden önce kollarını yukarı kıvırıyor ve numaralar görünüyor.Kafamı çok karıştırdı bu film çok..Ama hakkını verelim sonu da çok güzeldi..

Güzel bir dram filmi. Farklı açılardan savaş anıları denilebilir. Ben beğendim. Gizem barındırıyor.

Vay be böyle bir durum da insan sevdiklerine kavuşmak için her şeyini feda ediyor. Peki ya sevdiklerin de senin için her şeyi feda edebilir mi? Güzel bir film ağır ama anlamlı bence izlenmeli bence 10/7

İzlediğime kesinlikle pişman olmadığım film. İzleyenleri gerek müziğiyle gerekse gerçekçiliğiyle etkileyen film. Savaş, Nazilerin yaptıkları, acılar her zaman anlatıldı. Bu filmse size farklı bir bakış açısı sunuyor. Geri dönen birinin yaşadıkları, hep orada olanaların gerçeklerden kaçınması, mahvolmuş bir ülke...Üzerinden zaman geçse de beni hala etkilemeye devam ediyor. Hafızamda yer eden filmlerden biri olacak.

Bence 8,0 puanı hakeden çok güzel bi filmdi dram ağırlıklı tavsiye ederim

şu anda sinemada vizyonda olan yani,izlenecek tek film bu işte.

Ağır tempoda ilerlemesine rağmen drama yönüyle başarılı bir film. Oyunculuklarda iyiydi.

Nelly, toplama kampından kurtulmayı başarmış ama işkenceden yüzü tanınmayacak hale gelmiş bir şarkıcıdır. Zorunlu olarak geçirdiği estetik ameliyat sonrasında, kendisinin bir benzerine dönüşür. Görmek için can attığı tek kişi ise kocası Johnny’dir. Karşılaştıklarında Johnny onu tanımayıp zihnini iyice bulandırır. Acaba kocası ona hâlâ âşık mıdır, yoksa sadece parasının peşinde midir? II. Dünya Savaşı sonrası Berlin’i bir nevi kara film sahnesine dönüştüren Yüzündeki Sır, Barbara’nın rüya ekibini, yönetmen Christian Petzold ve başrol oyuncuları Nina Hoss ile Ronald Zehrfeld’i tekrar bir araya getiriyor.Filmde bir şeyler eksikti,konu olarak güzel fakat iyi işlenememiş...10/5

çok güzel bir dram filmi. almanlar naziler tarih filmleri hep ilgimi çekmiştir. bu da çok güzeldi. izlenir.

Uzun zamandır aklımda olan yönetmenin izlediğim ilk filmi ve hiç beğenmedim ama yine de diğer filmlerine bakacağım. Filme gelirsek senaryonun ve oyuncuların sahiciliği çok düşük, klişe bir hikaye, sıkıcı ve bana hiçbir şey hissettirmedi. Tavsiye edemeyeceğim. Puanım 5

Spoiler : Bir insan ölümden kurtulduğuna pişman olabilir mi? Bunu sorgulatan buruk bir dram ve ihanet filmi. Bir insanın, çok sevdiği eşi tarafından ölüme yollandığı şüphesinden daha korkunç ne olabilir.. Bu şüphe ve iddialar belki de yanlış anlamanın sonucudur diye düşünmek ve inanmaktan başka çareniz yok. Unutamayacağım filmler listesinde kalacağı kesin. Öyle bir anda bitti ki, kalakaldım. 8/10

Bu haftanın iyi filmlerindendi

insanlar nslki parmak izleryle , kokulariyla dna"lariyla essiz ise ""Sesiyle"de esszdir ! bu yuzden bu film fantezi ve hayalgucunden oteye gidemez . yani sozde kocasi onu yuzundn taniyamasa bile sesinden , oturusndan , gozunun bebeginden , su icisindn ve vucudndan tanir.

Toplama kampları Komünizm, Faşizm eseridir. İnsanların zorla çalıştırıldığı ve bir çoğunun öldüğü işkence kamplarıdır. Dünya savaşlarında bu yönetimler halka özgürlük vaadettiler ama başa geçince erzaklarına, paralarına, evlerine hatta inançlarına bile el koydular. Filmin bu yönü değerlendirildiğin de tarihi acı gerçeklerde görülecektir.

Sanat filmi tadında bir dram izledim.Bir arkadaş senaryoya çok klişe demiş.Binlerce film izlemiş biri olarak hiç böyle bir senaryoya rastlamamıştım.Lütfen anlamadığımız konularda boş yorumlar yapıp insanları yanıltmayalım.Film güzeldi.Türü sevenler beğenecektir.

Soğuk bir dram. Derin ve anlamlı. O kadar paraları vardır ama, Yahudilerin sorunları acıları bitmez. Biz fakirlerin de acıları bitmez, Yahudi sömürüsü yüzünden, bunu da unutmayın lütfen. İyi seyirler...

Ellerinle yaktığın ateşte, baştan sona yanıp küllerimden yeniden doğdum sana, yeniden ve yeniden ölüp doğdum aşka! Yüzümdeki sırra da, sevdaya da, hayata da yabancı olan sen, orada yoktun oysa...