Discover the movie Çocuk Pozu and access all information about it

Çocuk Pozu

Reviews

Hankan Buluş

05.01.2025 21:14

Barbu; 34 yaşında ve iş güç sahibi biri olmasına rağmen hala annesinin baskısının altındadır. Bu durum beklenenin aksine annesinden daha da uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Anne Cornelia çevresine yalnızca oğlunu sevdiği için bu şekilde davrandığını anlatmaya çalışsa da,baskıdan bunalan Barbu artık annesine tepkisini şiddet olarak göstermeye başlamıştır...Bir gün bir trafik kazasına sebep olan Barbu kazadan sonra polis karakoluna götürülür. Cornelia yine kendini tutamaz ve Barbu istememesine rağmen bu olaydan onu kurtarabilmek için kendince müdahalalere başlar. (Buraya kadar yazdıklarım spoilere girdiğini zannetmiyorum, çünkü ilk 15 dk.nın özeti bu...) Film sıkca Amerikan filmi seyreden ve hareket alışmış sinameseverlere biraz durağan gelebilir. Kamera hareketlerinde sürekli kişilere odaklanmış mesela, kişiyi adım adım takip eden bir tercihte bulunmuş ve hiç müzik kullanmamış yönetmen... Bu da filmi biraz durağanlaştırıyor. Bu arada Romanya da polis ve adalet sisteminin nasıl işlediğine dair ufak ipuçları da veriliyor filmde...Kısaca fazla beklenti içine girmeden, ağır ilerlediğini bilerek seyredildiğinde severek izlenecek bi dram filmi olduğunu düşünüyorum...( Ufak bir not: Filmde hastanede alkol ve kan testi yapan doktorun ismi Erdoğan idi...Closed Circuit” -Kapalı Devre filmindeki Türk teröristin adının da Faruk Erdoğan olması; yabancı filmlerde Türk karakterlere eskiden olduğu gibi Mehmet ismi verilmemesi ve binlerce alternatif varken içlerinden Erdoğan'ın seçilmesi (r.t.e.den olsa gerek ) bana son derece manidar geldi...)

Meymun Duyu

05.01.2025 13:56

Gerçekçi ve etkili bir film.. anne-oğul hikayesi yetkin bir sinema diliyle anlatılmış.. hem çok naif hem de çok sert.. ayrıca günümüz romanyasında hayat farklılıkları ve polis düzeni net bir dille yansıtılıyor.. oyuncu performansları son derece başarılı.. berlin film festivalinde altın ayı ödülü kazanan bu film muhakkak izlenmeli.. çocuk pozu 9/10

Veliyullah Hayrinnusa

05.01.2025 12:16

konusu ilginç olsada ilgimi çekmedi bu film sıkıldım izlerken ...

Eşiana Sondal

04.01.2025 11:56

Yahu Nasıl bir filmdi bu. Saçmalık tamamen. Boşluk bile bu filmden daha doludur. Çekilme amacı yok. 1/10

Fazlı Tandan

03.01.2025 19:17

ağır ilerleyen sıkıcı bir film.uykum gelmiyor diyorsan bu filmi aç ve uzan.en fazla 20 dakikaya uyursun.o kadar yavaş akan ninni gibi bir film yapmışlar.vakit ayrılmaması gereken filmlerden.

Abdürrahim Uçantürk

03.01.2025 18:15

oyuncular resmen yaşamışlar filmi. hiç bir detay atlanmamış yani. o yüzden sıkıcı belki. hayatı sıkıcı bulan bu filmi izlemesin. bu filmi sıkıcı bulan, kendi yaşamını bir gözden geçirsin.

Yazi Tokalp

03.01.2025 13:13

Ağır ve durağan işleyen bir Avrupa draması Poziția copilului.Ben Avrupa sinemasını sevdiğim için filmin ağır işlemesi beni sıkmadı fakat Avrupa sinemasına alışkın olmayanlar için Poziția copilului filmi sıkıcı gelebilir.Filmden baştan sona gerçekçilik akıyor,yani ne yapmacık bir oyunculuk ne olağan dışı bir olay yok filmde,sanki tanıdığımız birinin bize anlatmış olduğu bir hikayenin filmi,fakat dışarıdan böyle gözüksede filmin daha derinlerinde aile ilişkiler,anne-oğul ilişkisi gibi mevzular da işleniyor,hatta anne-oğul ilişkisine dair Freud ve Adler vari fikirlerin bir anlatımı da söz konusu diyebilirim.Film,dediğim gibi baştan sona gerçekçi,ciddi ve salt bir dram filmi,sanırım gerçekçiliği arttırmak için de filmde (cep telefon müziği hariç) herhangi bir fon müziği yok,sade ve gerçekçi bir anlatım söz konusu filmde.Oyunculuklar başarılı,fakat ben özellikle Luminita Gheorghiu oyunculuğunu çok beğendim,adeta tek başına filmi götürmüş.Filmin finalindeki ölen çocuğun ailesiyle olan görüşme de bence filmin en vurucu sahnesi olmuş.Son olarak ben filmi beğendim diyebilirim,kesinlikle izlenmeli diyebileceğim bir film değil belki,ama Avrupa sineması severlere tavsiye edebilirim. 6.5/10

Fikret Bediha

02.01.2025 21:23

Neden bu kadar düşük puan almış. Son zamanlarda bu tarz filmleri daha çok sever oldum. Her şey o kadar gerçekçi idi ki, film mi gerçek mi ayırt edemedim. Özellikle o taziye sahnesi çok acıklı ve sanki gerçekten bir cenaze varmış gibi etkilendim. Tekrar tekrar izlemeye değerdi.

Çelikkaya Üs

02.01.2025 11:17

Pozitia Copilului(Çocuk Pozu, Child’s Pose), Calin Peter Netzer'in yönetmenliğini yaptığı, Romanya'nın en önemli kadın oyuncularından biri olan Luminita Gheorghiu'nun başrolünde olduğu, 2013 yapımı etkileyici bir drama. Film, 63. Berlin Film Festivalinde Altın Ayı ödülü almıştır. Son derece gerçekçi ve yalın bir anlatıma sahip olan filmin ağır bir temposu olmasına rağmen, başarılı diyaloglar ve üst seviyede oyunculuklar sayesinde, sonuna kadar ilgiyle kendini izlettiriyor. Oyunculuklar genel olarak çok iyi. Barbu rolünde Bogdan Dumitrache ve özellikle de Cornelia rolünde Luminita Gheorghiu üstün performans sergiliyorlar. Filmin konusu kısaca şöyledir; varlıklı bir aileden olan 34 yaşındaki Barbu, trafik kazası sonucu, yoksul bir ailenin 14 yaşındaki çocuğunun ölmesine sebep olur. Kaza, Barbu'nun hatalı sollama yapması ve hızlı olması sonucu meydana gelmiştir. Film, Barbu'nun annesi olan Cornelia'nın bu kaza sonucu oğlunun içine düştüğü müşkül durumdan kurtarmak için verdiği mücadeleyi anlatır. Filmde, iki ana tema işlenmektedir; işlenen temalardan biri, zengin ve fakir insanların yaşamlarının karşılaştırılması. Yönetmen, farklı ekonomik gelir seviyelerindeki insanların giyim kuşamından, yaşadıkları evlere kadar, hayat standartları arasındaki uçurumu izleyiciye sunar. Ama asıl vurguladığı, zengin ve fakir insanların resmi makamlarca nasıl görüldükleridir. Tüm vatandaşlara eşit mesafede olması beklenen resmi görevlilerin bazılarının, basit çıkarlar için nasıl tarafsızlıklarını yitirdiklerini görürüz. Ne yazık ki bu durum bizi hiç şaşırtmıyor çünkü ülkemizde de durum çok farklı değil. İkinci tema olarak ise, son derece baskıcı ve otoriter bir karakter olan bir anne ile bu durumdan muzdarip oğlunun ilişkisi irdeleniyor. Muhtemelen çocukluk döneminden itibaren başlayan annenin yanlış tutumları sonucu, sağlam bir kişilik kazanmamış bir adamın benliğini bulma mücadelesi. Hikayenin merkezinde bulunan karakter, Cornelia’dır. Cornelia 60 yaşlarında bulunan, otoriter, dediğim dedik, herkese ve her şeye hükmetmeye çalışan bir kadındır. Oğlu Barbu tek çocuğu olduğundan bütün ilgisini ona vermiştir. Barbu'nun babası, eşinin gölgesinde ve etkisinde kalmış son derece silik bir karakter iken, annesi Cornelia, hayatı boyunca oğlu adına düşünmüş, O'nun adına kararlar almış, okuyacağı kitaplardan, birlikte yaşayacağı kadına kadar, oğlunun bütün hayatına yön vermeye çalışmıştır. (Yeri gelmişken yazayım; Cornelia'nın oğluna önerdiği yazarlardan biri de Orhan Pamuk'tur). Annesinin bu baskıcı tavrına, hayatı boyunca maruz kalmak, Barbu'da bir takım problemlere neden olmuştur; hiç bir sorumluluk yüklenemeyen, özgüveni düşük, mutsuz bir profil çizer Barbu. Yine de annesine rağmen bir şeyler yapmaya çalışır. Evden ayrılır, annesinin önerdiği kitapları değil kendi seçtiği kitapları okur, annesine inat, onun onaylamayacağını bildiği çocuklu bir kadınla yaşamaya başlar. Amacı annesinin etkisinden kurtulup, kendi benliğini ortaya koymaktır. Çok sevdiğim bir yazar olan Barış Bıçakçı'nın bir sözü vardır; ''aile bir mayın tarlasıdır, birey olmak için oradan sağ salim çıkabilmek gerekir.'' der. Anlaşılan o ki Barbu bu mayın tarlasından sağ salim çıkamamıştır. Zira bu ilişkisinde de annesinin etkileri görülür; muhtemelen annesinin tavırlarından dolayı aile kavramına inancı kalmayan ve hayatı boyunca hiçbir sorumluluk yüklenmemiş olan Barbu bir çocuğun sorumluluğunu yüklenemeyeceğini bildiğinden, birlikte olduğu kadının çok istemesine rağmen ondan çocuk yapmak istemez, hatta çocuk olması ihtimalinden delice korkar. Bu yüzden de sevgilisi ile ayrılmanın eşiğine gelmişlerdir. Yaptığı kaza sonucu bir çocuğun ölümüne sebep olmuştur, fakat bu olay sonucu yapılması gerekenleri bile kendisi yapmaktan kaçınır. Karşılaştığı her zorlukla kendisi yerine annesi mücadele etmiş olacak ki, bu olayda da annesinin sorunları çözmesini bekler. Kaza sonucu götürüldüğü karakolda, polise verdiği ifade annesi tarafından değiştirilirken dahi, Barbu buna direnmez. Cornelia'nın çocuğuna bu aşırı düşkünlüğü, içinde şefkat olmayan bir çeşit hastalık halini almıştır. Filmin bir sahnesinde; kaza haberini alan Cornelia oğlunun götürüldüğü karakola gider. Burada bir anne olarak ilkin çocuğuna gitmesi ve onu teselli etmesi beklenirken, Cornelia Barbu'nun yüzüne dahi bakmadan direk polislerle muhatap olur. Bu sahne, Cornelia’nın Barbu’ya karşı çok da şefkat duymadığını göstermesi bakımından önemlidir. Cornelia, sahip olduğu yüksek sosyal statü gereği, çeşitli mevki ve makamlarda birçok insan tanımaktadır. Bu ilişkilerini, oğlunun içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için kullanır. Devamlı elinde telefon, birilerini aramaktadır. Tanımadığı, kazaya tanıklık etmiş olanları ise parayla satın alıp, ifadelerini değiştirmelerini sağlamaya çalışır. Paran ve çeşitli makamlarda tanıdıkların varsa kanunlar da senden yana olur. Dünyanın her yerinde geçerli bir kural gibi, burada da zengin güçlüdür, zengin haklıdır, otoriteler ve hatta kanunlar zenginden yanadır. Film bunu çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Diğer taraftan çocuklarını kaybetmiş aile, ellerinden hiçbir şey gelmeden, adaletin yerini bulmasını umutsuzca beklemektedirler. Çünkü onlar da çocuklarının ölümüne sebep olan kişinin zengin olduğunu, bir şekilde bu işten sıyrılacağının farkındadırlar. Bu sebeple çocuklarının ölümüne üzülürken bir yandan da bu adaletsizlik karşısında çok agresiftirler. Çocuğu ölen babanın sitem dolu sözleri, yürekleri burkuyor. Bir takım gayri meşru yollarla suçunuzu örtbas edebilirsiniz ama vicdanınız sizi asla rahat bırakmaz. Barbu bu olaydan muhtemelen alabileceği en az cezayı alacak veya hiç almayacak. Ama vicdanı Barbu'nun peşini hiçbir zaman bırakmayacak. Filmin finalinde Barbu ölümüne sebep olduğu çocuğun babası ile yüzleşmeye karar verir. Bu kararı annesinin müdahalesi olmaksızın kendi başına alır. Bu Barbu'nun birey olması yolunda attığı çok önemli bir adımdır. Barbu acılı babayla ayaküstü konuşur. Oyuncuların seslerini duymadığımız bu sahnede (böyle bir sahnede, taraflar birbirlerine ne söyleyebilir ki, bence yönetmen bu sahneyi sessiz-sözsüz çekmekle çok isabetli bir karar vermiş ), konuşmanın sonunda iki adamın gönülsüzce tokalaştıklarını görürüz. Bu tokalaşma, acılı babanın, her şeye rağmen Barbu’yu affetmesi olarak değerlendirilebilir. Onca acısına rağmen babanın gösterdiği bu davranış sonrasında Barbu arabaya biner ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Bu döktüğü gözyaşları Barbu'nun sorumluluğunu fark etmesi ve bu yüzden vicdan azabı çekmesi açısından önemlidir.

İmihan Edgüer

02.01.2025 10:05

Çocuk Pozu tam adı gibi poz vermişler. Fakirler hep zenginler için ölsün, zenginler hiç bedel ödemesin. Sizin ki canda bizim ki patlıcan mı? demezler mi adama. Adalet fakiri suçlu, zengini haklı çıkarma eylemindedir. Genelde ceza evlerinde sürünenlerin çoğu fakirdir. Çoğu aslında mağdurdur. Geneli diyorum, hepsi değil. Sen çocuğu öldür, delileri karart, aileye rüşvet ver, iki ağla tamam, oh ne âlâ memleket.

Ismahan Şefki

02.01.2025 05:31

Çok rahat izlenen bir film değil, ağır bir havası var ama film ilgiye layık diye düşünüyorum, çatışmalı bir anne – oğul ilişkisi, farklı iki ailenin dramı, toplumdaki geniş çürüme, rüşvet olayları ve yüreğinize oturan bir son. Biraz sabır ile değişik bir film izleme şansınız mevcut.