Alacakaranlık Samurayı

western sineması için eastwood un unforgiven ı neyse uzak doğu sineması için de alaca karanlık samurayı da odur bence. hani bazı filmler vardır kendi kulvarlarında o güne kadar çekilen tüm filmleri başarıyla stilize edip neredyse o kulvarda çekilmiş tüm filmlerin düzeyli bir özeti olurlar. ve hatta kültleşirler. gangdter fiimi deyince tarantino nun ucuz roman ı polisiye deyince david fincher in se7en i kara film deyince roman polanski nin china town ı gerilim deyince jonathan demme nin kuzuların sessizliği geliyorsa samuray filmi deyince aklıma bir kurusawa nın yedi samuray ı bir de Yoji Yamada nın alacak karanlık samurayı geliyor. aslında japonya da bir samuray olmanın japonyada bir sıradan insan olmaktan pek de farklı bir yanı olmadığını anlatan film japon milletinin samuray denilen bu savaşçı insanları önce gurur cesaret onur gibi duygularla nasıl şişirdiğini sonra da onları yıllarca kendi farklı kişisel çatışmaların içinde kullandığını sömürdüğünü anlatan başarılı bir özeleştiri filimi olarak da algılanabilir. kesinlikle birinci sınıf.

alacakaranlık samurayı başlı başına bir eser.... kişilik, şeref, onur ve yaşanılıması gereken ama yaşayamadığımız her türlü insani kavramı içine alan bir yapım.... japon sinemasının en çok bu tarafı insanı etkiler o da; insani kavramların sade bir şekilde ama vurgulayıcı ve akılda kalıcı keskin bir kılıç gibi anlatım ustalığı dünyalı olupta bu filimi izlemeyen varsa derhal marsa yolculuk yapsın

imdb puanı baya yüksek en kısa sürede izicem         .