Açlık (III)

Taaa eski Mısırdan bu yana sürümde olan bir vampir prensesi olan Miriam (Catherine Denevue), kendine mesken tuttuğu New York’da erkek arkadaşı John (David Bowie) ile birlikte yaşamaktadır. Her şey yolundayken, işler birdenbire John’un yaşlanmaya başlaması ile bozulur. Vampir John, ünlü bir yaşlanma uzmanı olan doktor Sarah Roberts’a (Susan Sarandon) başvurur. Roberts, John’u kurtarmayı başaramaz ve John aşırı kırışıklık sonucu can verir. Buna karşılık dul kalan vampir prensesi, kendine yeni yavuklu olarak doktor Sarah Roberts’ı seçmiştir. Holywood’un en piyasa yönetmeni Tony Scott’un ilk filmi olan Açlık, oldukça seksi ve gotik bir film. Tony Scott aslında Vampirle Görüşme filminin senaryosunu MGM’ye sunmuş, buna karşılık MGM Açlık’ı çekmesi konusunda ısrar etmişti. Bir hayli karanlık bir tondaki bu filmde, David Bowie’nin yanı sıra dönemin ünlü gotik gruplarından Bauhaus’un da endam ve müzik olarak çeşnisi bulunuyor.

basit bir konu ama sıkıcı değil,klasik vampir filmlerinden çok farklı ve değişik bir havası var seyirciye tam bir görsel şölen sunulmuş müzikler ise bir o kadar etkili ve konuyla iç içe geçmiş durumda izlenebilecek güzel bir film

Artık benim bir parçamsın,seni asla bırakmayacağım - Sonsuza dek.. Kan,şarap ve klasik müzik.. Piyano,çello,keman,büyük odalar ve heykeller.. Derin fulyalara götüren,sahneleriyle bir düş izlenimi uyandıran ve her anında son derece mistik atmosfere sahip,fantastik yoğunluğu olan bir film.. Vampir temasının,popülerizme bulanmamış haliyle yansıtıldığı filmlerden.Şimdiki vampirlere göre çok daha fazla duygu derinliği,insani özelliklere çok daha yakın.Hallerinden mutlu değiller gibi,hayatlarının daha çok trajik boyutunu yaşıyorlar.Sonsuzluğun bir mutluluk değil,aslında bir ızdırap olduğu gerçeği kabullenilmiş.Vampirler sonsuzlukla lanetlenmiş ve ebediyen acı çekecekler.Şimdiki vampir anlayışına göre fazlaca farklı ve doyumsuz değiller.Az beslenen ama beslenirken o hazzı şimdiye göre çok daha fazla doruklarda hisseden bir yapıdalar.. Sahne geçişleri çok başarılıydı.Filmin belli bir başlangıcı yok.O yüzden hikayeyi bütün ve anlamlı bir haline getiren sahne geçişleri oldu.Aynı zamanda izlenirliği de artırdı.Hemen hemen her ana eşlik eden klasik müzik ve değişik gerilim anlarında arka fonda duyulan müziklerde filmin gizemli havasını tamamlıyor.. Farklı gelen bir film olduğunu söyleyebilirim.Türünde en tepelerde olmasa da kendine has bir tarzı var ve bu onu,farklı bir yere koymanızı sağlayacak şey.Benim için böyleydi ve izlerken bu farklılığın hissedileceğini düşünüyorum.. Tony Scott'ın burada,izlediğim filmlerine göre fazlaca sanatsal yapıdaydı.Bunun da ilginç bir not olduğunu düşünüyorum.Sevdiğim bir yönetmendi.Daha çok aksiyon türünde alışmıştım ona bu mistik-sanatsal-fantastik yapıyı onun gözünden izlemek farklıydı.Bu da ilk filmlerinden.Çok yetenekli bir yönetmendi,ölümü gerçekten üzücü.. Catherine Deneuve ve Susan Sarandon ikilisi izlemeden önce beni heyecanlandıran ikiliydi.Film de bu heyecanımı giderdi.Çok yetenekli gördüğüm iki isim bu feminen filmde başarılıydılar.Daha önce de feminen yapıda filmlerde yer almışlardı ama ikisinin birlikte olduğu bir film izlememiştim.. Tavsiye ederim.Gerçek vampir temasına bir bakış.Mistik ve usta oyunculuklarla da farklı bir film.. Puanım: [7/10] 'İyi seyirler'..