çok sıkıcı bir film izlemenizi tavsiye etmem ama çok merak edeseniz ne kadar sıkıcı olduğunu buyryn görün derim.

ne çok iyi ne de çok kötü ama bu güzel konuyu daha iyi kullanmaları gerekirdi...

Pek az film beni bu denli rahatsız etmiştir. Her saniyesi ölüm kokan bu filmi içim burkularak izledim. Sinema perdesinde genelde idam mahkumlarının hikayeleri anlatılır. Bu defa madalyonun diğer yüzüne ışık tutulmuş ve bir cellat, çok başarılı bir şekilde perdeye aktarılmış. Dönem tasvirleri ve oyuncuların performanslarının da çok iyi olduğunu belirtmeliyim. [9/10]

Valla filmi anlayan anlar. Ben çok beğendim, zaten oldum olası gerçek yaşam öykülerini severim. Bazı sinema seyircileri sıkıldım diye yorum yapmış. Ne bekliyordunuz ki? Hayat fantastik değil...Timothy Spall\'ın oyuncuğuluğunu da çok başarılı buldum. Kendisinin birkaç filmini izlemişimdir. (Bkz. Harry Potter, Sweeney Todd, The Last Samurai, Alice in Wonderland) Bu filmin IMBD notuna baktım da o kadar kötü değilmiş (10/7.4) Ben de 8 veriyorum :)

Neredeyse 25 yıl boyunca insanların ölümünü seyreden bir insanın hayat hikayesi. Albert Pierrepoint insanları cezalandırıyor ama yargılamıyor. Cezalarını çektiğine inanıp, suçlarından arındıklarını düşünüp onları seviyor, saygı gösteriyor. Bu film için sıkıldım diyen arkadaşlar, konuyu okuduklarında izlemeselermiş bu filmi en başından iyi yaparlarmış aslında. Herkesin sevip, anlayabileceği, sonunu getirebileceği bir film değil kesinlikle. Benim favori filmlerimden bir tanesidir. Timothy Spall mükemmel bir oyunculuk çıkarmış. Filmde ona her baktığında Albert Pierrepoint\\\'in ne hissettiğini farkedebiliyor insan, idam ettiği insanların yüzlerine baktığında, idam edilen insanların yüzlerine baktığınızda, kesinlikle çok başarılı bir filmdi. IMDb puanı da düşük değil zaten. Burda da daha yüksek bir puan beklerdim ben. 10/10

Kesinlikle etkileyici bir film.. Bazı yerleri sıkıcı ama gerçek olay olması filmden kopmamı engelledi,engelleyen bir diğer unsur ise bir insanın yavaş yavaş psikolojisinin bozulmasını ve yalnızlaşmasını gösteriyor ve izleyiciye iliklerine kadar hissettiriyor.. Filmin bana göre en dokunaklı sahnesi  en yakın arkadaşını idam etmesi,etmek zorunda kalması idi 10/6.5

Bir insanın idamını defalarca izlemenin insanı ne hallere getirebileceğini çok güzel anlatıyor. İlk idamları öncesinde Albert endişeli iş arkadaşı ise sadistçe bundan zevk almaya meyilli gibi gözükürken, mahkum ile karşı karşıya gelen iş arkadaşının eli ayağı kesilip bocalaması, Albert\'ın ise tam tersine tamamen soğukkanlılıkla işi tamamlaması dikkat edilirse ilginç bir nokta. Sonrasında ise normal bir hayat sürüyor gibi gözükmeye çalışırken ve olan bitenlerle ilgilenmemeye çalışırken  zamanla içinde yaşadıklarını anlıyoruz. Aslında bazı kamera açıları çekimler faln çok güzel, mahkumların o son ana giderken sadece yüzlerini gösteren, o andaki ruh hallerini anlamamızı sağlayan çekimler falan var. Detaylarda görmekte zorlanacağımız birşey, sadece idam etmekle kalmadığı. İnfaz sonrasındaki cesetlerle de ilgileniyor, onlara saygı gösteriyor. Mahkumun idam edildikten sonra masum olduğuna inanması kafasında, ruhunda bazı çelişkiler olduğu sonucuna varmanızı sağlarsa eğer adamın tırlatmaya başlayacağını da görebilirsiniz. Aslında filim \"insan ruhsuz olmaya ne kadar dayanabilir\" veya \"bunu ne kadar devam ettirebilir\" gibi soruların bi anlamda cevabı gibi. İçinde bi yerlerde sorgulamaya yönelik bişeyleri bulunan herkez er geç bişeyleri sorgular. Sonuçta insanlar için mutlak iyi yada mutlak kötü diyemeyiz.  

film de su soru aklıma geldi.. adnan bey bile boynuzlandiğin bile daha kısa bir sürede öğrendi pekiii ya cellet vicdanının sesine ne zaman süre içinde kulak verecektiii.... sınırlarımı zzorladıııı...

ve cellat uyandı yatağında bir gece Tanrım dedi; Bu ne zor bilmece Öldükçe çoğalıyor adamlar Ben tükenmekteyim öldürdükçe...ve ataol behramoğlunun şu dizeleri geldi aklıma :)))

İnfaz bitmiş ipin ucunda ölü bedenini bırakmış mahkum için son prosedürler yapılmaktadır.Yardımcı biraz da cansıkıntısıyla söylenir :infazdan değil de,işin bu kısmından nefret ediyorum, Albert.Bu işi morgdan biri niye yapmıyor ki?Pierrepoint kendinden emin bir şekilde cevap verir: Çünkü onunla yeterince ilgilenemezler,öyle değil mi?Bedelini ödedi.Şimdi masum!.... Bu diyalogtaki inceliğe bakıpta Pierrepoint’in narin , yufka yürekli biri olduğunu düşünürseniz yanılmışınız demektir ..İş mesleğini icraya gelince bunu en kısa süre rekorları  kırarak yapmayı sevecek kadar da hissiz ve soğukkanlıdır..Adam asmanın bile hesap yönü vardır.Şahsın kilosuna ve vücut dayanıklılığına göre ipin boyu çizelgeden hesaplanır..Saddam\'ın adamları asılırken bu hesap tutturulamadığı için bazı kişilerin başları bedenlerinden ayrılmıştı..Bu işi kendi usulünce ve en az acı verecek  şekilde ve hatta sofistike detaylar eşliğinde yapan işinde \"bir numara olmayı isteyen\" son cellatın ilginç ve sürükleyici öyküsü..

sıkıcı ve ağır bir film.değişik bir tür ama maalesef olmamış diyorum.zaman kaybı

Ağır ilerleyen ama yine de kendini seyrettiren iyi bir film.. 10/6.5

Adam seriye takmış.Bu ne ya ? Filmde başka bir şey yok.Sanki entegre tesis.

Albert Pierrepoint gerçekten de bir biyografi eseri yaratmak adına seçilebilecek ender hayat hikayesine sahip insanlardan birisi..Cellatlık yaptığı yıllar boyunca hayatına ışık tutan bir yapım olarak The Last Hanngman 'de o denli başarılı bence...Her zaman yarattığınız biyografik eserde yaratıcılık bulamazsınız...Hemen hemen tahmin edilebilir biyografik kişilikler beyaz perdeye aktarılır ve bu kişilerin hayatı da çok fazla dikkat çekmez...Albert Pierrepoint'in hayatı ise oldukça dikkat çekici ve seyircisine onun hayatını annlatmak adınna birt dönem içinn d eolsa ışık tutuyor...Timothy Spall 'in başrolünü çektiği İngiliz yapımı İngiltere'deki Son Cellat ve son idamı edilen Ruth Ellis idamıyla da son buluyor...19555 'de İnngiltere'de idamın kaldırılmasına değin 1933'den 1955 ' e 600 kişininn infazını yerine getiren bir adam...Bunu yapma nedeninin para olduğunu filmde söylese de vicdanının sesine sonralarında kulak vermiş olacak ki karısınınn da yardımıyla mesleğini bırakıyor ama onda bıraktığı tahribatları tahmin etmek mümkün bile olmasa gerek...Her zaman bir biyografide geniş mekanlar , kaliteli kostümler , üst düzey cast ekibi olmak zorunda değil...Bu yapım için konuşacak olursak Timothy Spall tek başına bütün filmi alıp götürüyor ...Biyografileri sevenlerin, gerçek yaşam öykülerinde yaratıcılık arayanların ve bunun iyi kurgulanmasının sonucunda keyifl bir sinema filmi olduğunu bilenlerin bohem ve soğuk İngiliz topraklarında geçen kendine has havasını bu biyografiye de aktardığını gördüğünüz 1.sınıf bir yapım benim gözümde ve kesinlikle arşivinizde yer almalı...8.5/10

1933-1955 yılları arasında 608 kişiyi idam eden Albert Pierrepoint anlatılıyor bu filmde. Biyografi filmlerine ilgisi olan arkadaşlar için kolaylıkla izlenilebilecek bir film. Ama bu türe pek ilgisi olmayan seyirciler için sıkıcı gelebilir. Biyografi filmlerini seviyorsanız açın izleyin derim. Bence fazla sıkıcı bir film değil. Puanım: 8/10

Film, görevde bulunduğu 22 yıl boyunca 608 kişiyi idam etmiş, cellat diye adlandırılan Albert Pierrepoint'in bu görevi sırasında yaşadığı hayattan bir kesit anlatıyor, ikinci dünya savaşı sonunda Almanya'daki "Belsen" kampı sorumlularını da idam etmek için özel görevle Almanya'ya gidip, kampın meşhur azılı katillerinden İrma Grese ve Josef Kramer gibi isimleri de ölüm kervanına katıyor, Film, her ne kadar soğukkanlı bir cellat olsa da ölülere saygısızlığı kabul etmeyen ,bunu sadece iş için yapan Albert Pierrepoint'in biyografisidir, Bu filmde, bıçak yahut kılıç ile kurbanların kafasını uçuran bir sahne göremezsiniz, bol tazyikli kan fışkıran bir sahne yok, o yüzden bu film bazıları için sıkıcı gelebilir, zaten en başta bu filmi izlemeleri hatadır.

Çok sağlam bir film.İnsanın idam sahnelerinde etkilenmemesi mümkün değil.Mutlaka izleyin derim.

film, film denilen sanatın hakkını verse de tek söyleyebileceğim şey banane duygusu. bir cellatın mesleğini hiç duygusuz icra etmesi sonra pişmanlığı vs ama açık söyleyim ben kendime ait hiçbir şey bulamadım. mahkumlarım ölüm dakikaları gerilimleri korkuları daha ayrıntılı işlense belki biraz...bence zaman kaybı oldu gerisini bilmem

Güzel bir biyografi filmi...İnsan hangi mesleği yaparsa yapsın bu dünyanın en acımasız en gaddar mesleğide olsa merhamet denen o duygu bir yerde üstün geliyor işte...

başarılı bir film. izlemenizi tavsiye ederim.

Başarılı bulduğum filmlerden biri 7/10