This is England

Milliyetçilik yapan ingiliz gençler hindistanlılardan neden bu kadar nefret ediyor anlamadım. Yıllarca hindistanlıları sömüren bunlar kendi memleketlerinde onları sindiremeyen yine bunlar. Vasat bir filmdi

Daha önceki yorumlarda film için \'American History X\'in İngiliz versiyonu denmiş. Tam anlamıyla doğru. American History X Amerika\'da göçmenlerden bunalıp ırkçılığa yönelen banliyö çocuklarını anlatırken, This is England ise Margaret Thatcher ve Muhafazajkar Parti\'nin etkisi altına girmiş gençleri anlatıyor. Konu açısından \'skinhead\' mevzusunu özetlediğini söyeyebiliriz; başta bir \'moda\', diğer süslü akımlara karşı bir başkaldırı olarak ortaya çıkan skinheadlik sonunda ırkçılıkla bütünleşir. \'Neden ırkçılık?\' sorusuna çok güzel cevap vermiş film. Irkçı olanlar babasını savaşta kaybeden bir çocuk, obez olduğub için aşağılanan bir diğeri... \'Eksiklikler ırkçılığı doğurur\' lafı çok güzel özetlenmiş. Aynı zamanda duvarda Skrewdriver (sonradan çok ırkçı/nazi olacak bir grup) yazması, bu esnada tv\'lerden Diana\'nın fotoğraflarının pompalanması vs gibi detaylara sdikkat edilmesi güzel. Ayrıca filmdeki çocuk mükemmel oynuyor. Başrolü çocuk aktöre vermek hep tehlikelidir fakat bu film için aynısı geçerli değil, çünkü oyunculuğu harika. Ve son sahne... \'Please Please Let Me Get What I Want\' da dahil olmak üzere bütün müzikler dönem filmine cuk oturmuş. Bunu en baştan anlıyorsunuz zaten. Diğer \'skinhead\' filmleri kadar sert olmasa da izlenmesi gereken, biraz düşünülürse çok daha derin anlamlar ifade eden bir film This is England.

Irkçılıkla ilgili bir çok film izlemişimdir, ama bu filmin ayrı bir işyenişi var diğerlerine göre. İngiltere dünyanın dört bir tarafında toprak parçasına sahip, bir çok yeri işgal etmiştir ama kendi ülkelerine gelen yabancılara ise düşman gözüyle bakmışlardır. İngiltere İngilizlerindir diyorlar ama hiç sormuyorlar bizim diğer milletlerin topraklarında ne işimiz var. 1983 yıllarında kendi ülkelerinde araştırmayan, toplumda özgürlüğün haddini aşan, ucuk noktalarda yaşayan gençlik coğrafyası filmdeki gibiyse içler acısı bir durummuş bu. Küfürle, şakayla her şeyi başaracağına inanan bir gençlik, maalesef bizim ülkemizde de oluşmaya başladı. Özellikle liselerde. Bana göre 83 İngiliz atmosferini şu an yaşıyoruz, dışardaki düşmanlarımıza karşı değil belki ama hep kendi içimizde birbirimize karşı ırkçıyız, bu daha kötü. Yine yeni gençliğin ağzı gerçekten bozulmuş, ne yazık ki aralarında böyle ağzı bozuk konuşmayana saygı duyulmaz anlayışı geliştirmişler. Filmdeki Shaun bir ilköğretim öğrencisi, kötü günler geçirmiş olabilir ama onu daha da kötü duruma getiren ve yaşına göre ağza alınmayan küfürler eden biri olmasını, annesin onu çok serbest bırakmasına yoruyorum. Çocuk serbest yetiştirilmemeli, kontrollü ortamlarda, onu daha iyi bir insan yapan her uyarıcıyla başbaşa bırakılmalı. Değerleri yerine getirme konusunda taviz verilmemeli. Ona istediğini yapacak özgürlük yerine adamakıllı seçenekler arasından seçim yapmasına izin vermelisiniz. Şu an Avrupa'da değerlerin çöktüğü biliniyor. Çocuk 18 yaşından sonra aileden kopuyor ve onlara bile hesap vermeden yaşıyor. Halbuki bizde neden hala değerler var, insanlar ailelerinden kopmuyorlar, kişi orta yaşlı olsa bile annesinin uyarılarını kulak arkası etmiyor. O yüzden biz Avrupanın iyi şeylerini almalıyız ama onlar gibi bir yaşamı kaldırabileceğimizi sanmıyorum. Neyse çok uzattım, pardon, gelelim filme; başroldaki çocuğun oyunculuğuyla hayat bulan bu doğal yapımın bakış açınızı zenginleştireceğini düşünüyorum.